Attention tradutor Turco
25,394 parallel translation
Honey, juniper, a little warm milk, and your very best attention.
Bal, ardıç meyvesi.. biraz sıcak süt ve.. tüm ilginizi verin.
Even in Bath or Oxford, the poor will always be in greater need of attention than the rich.
Bath'da veya Oxford'da bile, fakirler zenginlerden daha çok ilgiye muhtaç olacaklardır.
Not even my attention.
İlgime bile.
But I will draw their attention over here if I don't get an audience with Agent McNally.
Ama eğer Ajan McNally ile görüşme koparamazsam, bütün dikkatleri buraya çekeceğim.
And yet when those things were brought to your attention, you did nothing.
Bütün bunlar dikkatinizi çektiğinde de, hiçbir şey yapmadınız.
Excuse me, uh, miss, I've been waiting for... if I drop dead will you pay attention to me?
Affedersiniz bayan? Buraya gelme nedenim- - Düşüp ölürsem benimle ilgilenir misiniz?
Attention all hospital personnel.
Hastane personelinin dikkatine.
( GROANS ) DR. OCTOPUS : Attention, former prisoners of S.H.I.E.L.D.
S.H.I.E.L.D tutsaklarının dikkatine.
Let's see how well I paid attention to how Scarlet made those bolo-webs.
Bakalım Scarlet'ten ağ toplarını yapmayı öğrenebilmiş miyim.
Attention all Paris-bound passengers...
Tüm Paris yolcularının dikkatine :
Attention, all Paris-bound passengers :
Tüm Paris yolcularının dikkatine :
I've been taught to pay attention to my surroundings, note anything or anyone suspicious.
Etrafımdaki şeylere dikkat, şüpheli şeyleri ya da kişileri de not etmem gerektiği söylendi bana bu güne kadar.
Nothing that would draw attention.
- Dikkat çekecek bir şey değil.
Don't draw any attention.
Dikkat çekmeyin.
May I have your attention, please...
Dikkatinizi rica edebilir miyim lütfen?
- Uh, might I point out that I was the one that brought the hacking to your attention in the first place, so...
Bu arada dikkatinizi çekmek isterim ki hack olayını size ilk haber veren de benim yani...
I always thought that girls t-that needed this kind of attention came from broken homes or whatever, but Madeline...
Bu şekilde bir ilgiye ihtiyaç duyan kızların sorunlu ailelerden geldiğini düşünürdüm hep ama Madeline...
Well, if you're not gonna pay attention, how can you expect me to help you?
- Eğer aldırış etmeyeceksen benden nasıl yardım etmemi bekliyorsun?
I work full-time, so I don't think I can really give it the attention that it deserves.
Tam zamanlı çalışıyorum. Hak ettikleri ilgiyi gösterebileceğimi sanmıyorum.
Give our team on the ground a little closer attention, please.
Yerdeki ekibimize biraz daha yaklaş, lütfen.
He was doing everything stupid people do to get her attention.
Dikkatini çekmek için saçma sapan hareketler yaptı.
Let's imagine you're an entertainer or an athlete, And you're looking for the kind of attention That's gonna make you a brand name,
Diyelim, eğlence sektöründe çalışıyorsunuz ya da sporcusunuz ve isminizi markalaştıracak bir ilgi, para kazandıracak bir ün istiyorsunuz.
- In his notes, Dr. Joe says that Dwight was probably trying to get attention from graff because he idealized him and seemed delusional on the subject of his father, ma'am.
- Dr. Joe notlarında diyor ki Dwight, örnek aldığı Graff'ın ilgisini çekmeye çalışıyor olabilirmiş. Babası konusunda da hayal kuruyor gibi görünüyormuş, efendim.
Just... pay attention to the speech.
Sadece... Konuşulanlara kulak kesil.
You just weren't paying attention.
Sadece dikkatini vermiyorsun.
That kind of attention to detail, I'd be impressed if I wasn't afraid for my life.
Bu tarz bir detaydan eger hayatimdan endise etmeseydim etkilenirdim.
Attention, Gage Dean, please return to your room.
Dikkat, dikkat! Gage Dean, lütfen odanıza dönün.
Attention, Gage Dean.
Dikkat, dikkat! Gage Dean. Şaka mı yapıyorsunuz?
- anything that would get your attention?
-... herhangi bir şey fark ettiniz mi?
You know, I am amazed at the attention to detail in your stories.
Hikayelerinde ki detaylara şaşırıyorum.
Ah, yes. Now, pay attention.
Şimdi, dikkat edin.
- Should've paid more attention in class.
- Derslere dikkatini daha çok vermeliydin. - Herhangi bir kuralı çiğnemedim.
- Oh. There's only so much we can do without drawing the wrong sort of attention your way, okay?
Dikkat çekmeden yapabileceğimiz çok fazla bir şey yok, tamam mı?
Okay, Gallo, you got my attention.
Peki Gallo, dikkatimi çekmeyi becerdin.
If you want to have a extra-marital affair.. ... then you must give some extra attention to me as well.
Eğer medeni bir ilişki istiyorsan o zaman bana ekstra ilgi göstermek zorundasın.
You clearly got their attention.
Kesinlikle ilgilerini çekmişsin demek ki.
He's getting the finest medical attention and therapy available.
Mümkün olan en iyi tıbbi tedaviyi alıyor.
Pay attention, ladies.
Odaklanın hanımlar.
- Jokers. Hungry for attention.
İlgi meraklıları.
Not enough attention.
- Daha çok ilgi.
Hey, can I have your attention, please?
Bir dakikanızı alabilir miyim?
I may not be a creative genius, but I know how to get people's attention.
Yaratıcı bir dahi değilim ama insanların dikkatini çekmeyi biliyorum.
It's just what kids do to get attention.
Çocuklara dikkat çekiyorum.
Attention, all bums, this is your 6 : 00 a.m. wake-up call!
Tüm popoların dikkatine! Saat 6 uyandırma servisi!
The attention to continuity, however, is laughable.
Sürekliliğine olan önemse, tam gülüp geçmelik.
Attention Shackleton, all hands!
Dikkat Shackleton, tüm birimler!
Do you even pay attention to the plot?
Hikayeye dikkatini veriyor musun sen?
She wanted the BAU's attention, but why?
DAB'nin dikkatini çekmek istedi, neden peki?
If I can direct your attention to Rossi's phone, I will introduce you to Eric Rawdon.
Dikkatinizi Rossi'nin telefonuna yöneltirseniz size Eric Rawdon'ı sunacağım.
[Stark on walkie-talkie] Attention all units.
Şimdi de kimsesi yok.
someone who might be jealous over the attention Nick gave you? No, but I have a girlfriend who lives in Austin and loves what I do because it means I can fly out to see her whenever I want to.
Hayır ama kız arkadaşım var, Austin'de yaşıyor ve yaptığım işi seviyor.