English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Because it

Because it tradutor Turco

81,732 parallel translation
Well, because it would end his baseball career.
Çünkü bu kariyerini bitirir.
Because it's all conjecture.
– Çünkü hepsi varsayım.
Yeah, because it's impossible to find a sitter unless you fly one in from another country.
Başka bir ülkeden birini buraya uçurmadıkça bir bakıcı bulmak imkansız.
Because it looks nice.
Gözüme hoş göründü de.
Sam, I was saying nothing, because it is none of my business what goes on behind your sheets.
Sam, ben bir şey demedim çünkü yorganının ardında neler olduğu beni ilgilendirmez.
Because it is.
- Çünkü öyle.
Uh, probably because it took you seven years to ask.
Teklif etmen yedi yıl sürdüğündendir.
Yes, and you need to tighten up, man, because it's my responsibility to make sure you handle your business.
Evet, toparlanman lazım oğlum çünkü işlerini halletmen benim sorumluluğum.
I'm only sharing this with you because it's gonna be on the news at five, six, seven and 11.
Bunu seninle paylaşıyorum çünkü bu gece haberlere çıkacak. Beş, altı, yedi ve 11'de.
You make money because it feels good.
Para kazanıyorsun çünkü seni iyi hissettiriyor.
The reason that nothing levers up your happiness like giving is because it puts you back in charge of the only thing that you ever really cared about... yourself.
Vermek kadar iyi hissettiren bir şeyin olmamasının sebebi sonunda gerçekten ve tek değer verdiğin şeyi yönlendirmede yetkili kıldığından dolayıdır. Kendini.
It's only because my customers requested it.
Sırf müşterilerim istediği için getirttim.
It's because men are stronger.
Çünkü erkekler daha güçlüdür.
I'm doing it again because of you and your bimbo!
Sen ve sürtüğün yüzünden tekrar yapıyorum!
All of this is, of course, very complicated, but if something has been particularly unclear this evening, I can assure you it's because of my inability to explain it properly.
Tabii ki bütün bunlar çok karmaşık ama... FEDERAL POLİTEKNİK ÜNİVERSİTESİ ZÜRİH, İSVİÇRE – ARALIK 1944... bu gece özellikle net olmayan bir şey varsa sizi temin ederim, ben düzgün açıklayamadığım içindir.
- If you're getting this, it's because you haven't brought me back.
- Bunu aldığına göre beni geri getirmemişsin demektir.
I had it put in when I was 12 because I needed to keep my job.
Onu içime 12 yaşımdayken koydurdum. Çünkü işime devam etmem gerekiyordu.
Because then you realize the hunger's still there, and it never goes away.
Çünkü o zaman o açlığın hala orada olduğunu anlarsın ve asla kaybolmaz.
Yeah, I slapped your ass because I thought that you liked it.
Evet, şaplak attım çünkü bunu sevdiğini sandım.
But it really doesn't matter because you have this kind of remarkable habit of telling your wife everything.
Ama pek önemi yok çünkü her şeyi karına yetiştirmek gibi eşsiz bir alışkanlığın var.
Now, maybe that's because you don't need one, but I suspect it's because... you can't afford one.
Belki de sekretere ihtiyacın yoktur ama benim tahminim ona verecek paran yok.
She was onto Russ the other day, and you know that, and you gave him another shot because your dick wanted it that way.
Geçen gün Russ'ın niyetini anlamıştı ama Russ'a bir şans daha verdin çünkü uçkuruna söz geçiremedin.
And it's because of you.
Hepsi senin sayende.
Because in your statement you said it seemed important.
Çünkü ifadende "Önemli gibi görünüyordu" demişsin.
Because if it weren't for me, you and Robert would have been sharecroppers somewhere.
Ben olmasaydım Robert'la ikiniz kim bilir nerede marabalık yapıyor olurdunuz.
He then told me that he was doing it because he wanted to help.
Sonra da bana dedi ki, yardımcı olmak istediğinden yapıyormuş bunu.
Is it because I'm deaf?
- Evet. - Sağırım diye mi?
And I'm not going to do that because there is one policy for you out here, and it is to box you up for eternity.
Ve bunu yapmayacağım, çünkü burada sizin için bir tedbir var, ve sizi kutuplaştırıyor.
- Yeah, well, you see, that's not gonna be a problem because somebody just stole it.
- Evet, şey... Bu bir sorun olmayacak çünkü birisi bisikleti çaldı.
It's because we had an eyewitness.
- Bir görgü tanığımız vardı çünkü.
It's because she can have kids?
Çocuk doğurabiliyor diye mi?
Because I think I know why Becca couldn't make it work in this lab.
Çünkü. Becca neden bunu, labaratuarda yapamadı sanırım biliyorum.
I'm gonna keep asking you about it, because if she doesn't come back here, they're gonna make her a suspect.
Sormaya devam edeceğim, çünkü buraya dönmezse onu şüpheli sınıfına sokacaklar.
Is that because you think she's gonna need it when she comes back after the trial, or is that something she told you?
Mahkeme bittikten sonra dönünce ihtiyacı olur diye düşündüğün için mi yoksa o sana satma dedi diye mi?
And you know what? It's okay, because he's done plenty of shit that he never got busted for. Okay.
Ama şu var ziyanı yok, çünkü daha önce bir sürü halt işledi ve yakalanmadı.
It's like I can't... trust happiness because I know it could be taken away any second.
Sanki mutluluğuma çok güvenmemeliymişim gibi, çünkü biliyorum ki her an elimden gidebilir.
Because what it is that I need to do is double down and do what it is that I do best, and that is be a fucking cop.
Çünkü asıl ihtiyacım olan, işime sıkı sıkı sarılmak ve en iyi yaptığım şeyi yapmak, yani iyi bir polis olmak.
But I for one plan on fighting to the death, because that's exactly what it's going to take.
Ama ben bununla ölümüne mücadele edeceğim çünkü tam olarak bunu gerektirecek bir şey bu.
Let's face it... you don't like me because I'm not a fancy businessman like you or Cody.
İtiraf et. Sizin gibi havalı bir iş adamı değilim diye beni sevmiyorsun.
It's because of you, Benny, I was late to my wedding!
Senin yüzünden düğünüme geç kaldım Benny!
Does it bother you that you can't get to your wedding because you have to repeat the same hour over and over?
Art arda aynı saati tekrar yaşamak zorunda olduğun için düğününe gidememek seni rahatsız ediyor mu?
Because you were too much of a pussy to use it.
Kullanmak için.
I didn't fix it because I didn't want to be late.
Geç kalmamak için takmadım.
It's only because the Mayor seat was reserved for women, that I have to sit in this back-seat and rule the city.
Bu yüzden belediye başkanı için ayrılan arka koltuğa kendim oturuyorum.
It's a great feeling to see happiness on poor people's faces because of us, right?
Sayemizde fakir insanların yüzünün güldüğü görmek harika bir duygu.
I wouldn't have heard it because of the noise here, Ravunni.
Gürültü yüzünden duymadım, Ravunni.
But even though it's been 24 years since she died, your dad didn't marry again because he has great will-power!
Öleli 24 yıl olmasına rağmen güçlü iradem sayesinde, yeniden evlenmedim.
It's because you don't know him.
Onu tanımıyorsun bile.
It's because of the mental strength I gained back then, that I'm still not dead in spite of all these earthquakes that happened.
Zihinsel gücüm sayesinde geri kazandım, ki onca depreme rağmen hâlâ ayaktayım.
Isn't it because I want to be with you for a longer time, that I didn't buy it for you?
Seninle daha uzun süre vakit geçirmek için sana sigara almıyordum.
But the way I saw it... and it bought me a 911 my first year... is never give them a reason to say no, because if you take "no" out of their vocabulary...
Ama ben başladığımda ki o zamanlar ilk yılımda 9 Eylül olayları da oldu. Onlara "hayır" diyecek bir sebep vermemek. Çünkü "hayır" kelimesini sözlüklerinden çıkartırsan...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]