Both of' em tradutor Turco
194 parallel translation
Both of'em put together aren't worth a dime.
İkisini toplasan 5 kuruş etmezler.
He'd killed'em both and raised a big cloud of dust a mile and a half the other side of them.
Her ikisini de vurdu ve sürünün geri kalanına 1,5 millik bir toz bulutu çıkarttırdı.
- Yes, sir. They's all right, both of'em.
- İkisi de iyi.
Gentlemen... did you ever hear about the time in the Black Hawk War when I... butted two fellas'heads together... and busted both of'em?
Baylar... Black Hawk Savaşı zamanında geçen bir olayı hiç duydunuz mu? İki adamın kafalarını tokuşturup ikisini de patakladığım zamanı?
Well, I - I just began to realize... that if I don't tell, maybe both of'em will get hung.
Anlıyorum ki eğer anlatmazsam ikisi birden asılabilir.
- Both of'em!
- İkisini de!
Then I pay both of'em, see?
Sonra ikisine de ödeyeceğim, anladın mı?
Send'em in. Both of'em.
- İkisini de içeri gönder.
Both of'em.
- İkisine de.
Both of'em.
İkisine de.
Both of'em!
İkisine de!
Both of'em.
İkisinin de mi.
- Both of'em.
- İkisi de.
You'll find plenty of both of'em on the farm.
Çiftlikte ikisinden de bolca bulacaksın.
This joint is the home of fine bourbon and fast women, and we need plenty of religion to keep'em both in line.
Bu batakhane iyi burbon ve hızlı kadınların yuvasıdır, ikisinde de sınırı aşmamak için dine ihtiyacımız var. Öyleyse, hadi bakalım.
Well, I'm sick and tired of both of'em.
Pekala, onlar beraberken hasta ve yorgun oluyorum.
Both of'em. That great?
Harika değil mi?
- Got to hand it to him, though, he held on to both of'em an awful long time, even after he died.
- Yine de helal olsun ikisini de bayağı uzun zaman elinde tuttu, öldükten sonra bile.
Killed both of'em!
İkisini de öldürdüler.
- Both of'em. 100-6 and 4-1.
- İkisi de. 6'ya 100 ve 1'e 4.
- Both of'em.
- İkisinden de alın.
Both of'em.
Annesi de babası da.
But fellas, as you know, we can't throw anything at him except dangerous driving and failure to stop misdemeanours, both of'em, over here.
Beyler bu saydığınız şeylerle doğru düzgün bir suçlamada bulunamayız ki ona. Belki tehlikeli araç kullanma, kamu görevlisine itaatsizlik veya her ikisi, gibi.
The Farm, both of'em.
Çiftlik, ikisi de.
We went back and told him that I'd learned'em, and he said, "Let me hear," so I sang both sides of the record instead of just one.
Giyinip kuşanıp oraya geri gittik ve adama öğrendiğimi söyledim ve adam da "söyle bakalım" dedi, ben de sadece bir şarkı yerine plağın iki tarafını da söyledim.
I'm both of'em! 'A'and'A'.
Her ikisi de benim!
Both of'em full of water.
Her ikiside suyla dolu.
Both of'em.
İkisi de.
- Both of'em.
- Her ikisinden de.
- Both of'em?
- İkisi birden mi?
Oh, I liked your book, Professor. Both of'em.
Kitaplarınıza bayıldım, profesör.
I liked both of'em.
İkisine de bayıldım.
And I push my arm and swing my left leg- - my right leg- - both of'em around.
Kolumu koyup sol bacağımı sallıyorum- - sağ bacağım- - ikisinin etrafında.
Land says that both of'em belong to Morgan.
İkisi de Morgan'ın adamıymış.
And get this- - both of'em had their heads chopped off.
Dinle bak- - Her ikisinin de kafaları kesilmiş.
He killed both of'em.
Herifleri orda öldürmüş.
I want'em dead, both of them.
Onları ölü istiyorum, ikisini de.
I must've lost it. I got both of'em.
Bendeler.
There are two kinds of women, and I've known'em both.
İki tür kadın vardır. Ben ikisini de biliyorum.
- It's too much trouble to take care of both of'em.
- İkisine birden bakamam.
This was just payback for both of'em.
Bu ikisi için de bir intikam oldu.
Both of'em?
İkisi de mi?
Both of'em just to crack your ass up.
Sizi göğe çıkartacak.
- Both of'em?
- İkisini birden mi?
Both of'em.
Her ikisini de.
- Yeah, both of'em.
- Evet, ikisini de.
I got a bottle of whiskey for both of'em for savin'our asses.
Kıçımızı kurtardıkları için ikisi için bir şişe viskim var.
Both of'em!
İkisini de!
Both of'em!
İkisi de!
They're good boys, both of'em.
Bunu biliyorum. Onlar iyi çocuklar, her ikisi de.
- Both of'em.
- Hem de sıkıca.