But we just tradutor Turco
8,122 parallel translation
Sorry to bother you, but we just have a murder to discuss.
Selam. Rahatsız ediyorum üzgünüm ama konuşacağımız bir cinayet var.
But we just got word of a meet he'll be at tomorrow.
Yarın bir toplantı yapacağı haberini aldık.
I'm sorry I had to do that to you, but we just cannot go on with you treating me like I don't exist.
Bunu sana yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm ama yokmuşum gibi davranırsan seninle anlaşamayız.
It says temporary, but we just bought a house, so...
Geçici yazıyor ama daha yeni bir ev aldık.
But we just didn't have enough, and I cannot let Greece go into default.
Bizim durumumuz yeterli değildi, Yunanistan'ın temerrüde düşmesine izin veremezdik.
But we just need something a little less risky.
- Fakat daha az riskli bir iş istiyoruz biz.
But we just got to keep trying, right?
Ama denemeye devam etmeliyiz, değil mi?
But... after that, once we get to a city that's densely populated, every hand we shake, every cheek we kiss, every child we hold in our arms, it will spread, just like a common cold.
Ama daha sonra... Nüfusun yoğun olduğu bir şehre ulaştığımızda sıktığımız her el öptüğümüz her yanak ve sarıldığımız her çocuk ile birlikte tıpkı nezle gibi yayılacak.
It's not exactly how I wanted things to go down, but I can't change it now, so can we just drop it?
İşlerin oraya gelmesini ben de istememiştim ama artık olan oldu. Konuyu değiştirebilir miyiz?
♪ But can't we just be about it?
Artık yapsak olmaz mı?
But this thing we're trying to stop, Sarah, it's... it's bigger than just our family.
Ama durdurmaya çalıştığımız şey, Sarah ailemizin dışındaki insanları da kapsıyor.
I was just trying to hook up the Olympus data from Zooss, but it doesn't look like we have the right wiring.
Zooss'dan aldığımız Olimpos verilerini bağlamaya çalışıyorum ama doğru kablolarımız yok gibi duruyor.
We thought it was like the cop said- - a mugging- - but when I saw this guy was killed, I just... I thought I should say something.
Polislerin söylediği gibi olayın soygun olduğunu düşünüyorduk ama sonra bu adamım öldürüldüğünü görünce düşündüm ki... bir şeyler söylemem gerektiğini düşündüm.
But could we wait just a couple weeks?
Ama birkaç hafta bekleyemez miyiz?
Just this one, Um, but we do have meetings all through the week, though.
Sadece buna ama yine de hafta boyunca tüm oturumlara giriyoruz.
But we already made our decision, so let's get back to work and just forget about it, okay?
Kararımızı çoktan verdik. Boşverin bunu da işimize bakalım artık, olur mu?
Drew invited us to Portland for the weekend just to get a feel for the place, but we wouldn't move there till the end of the school year.
Drew yeri bir görüp alışalım diye bizi hafta sonu Portland'a davet etti fakat... -... okul tatil olana kadar taşınmayacağız.
But we have each other. Just like we did when we first arrived on this planet.
Biz birbirimize sahibiz, tıpkı bu gezegene ilk geldiğimiz zamanki gibi.
I said we should go to the hospital, but Mary, she just wanted to talk.
Hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledim. O da sadece konuşacağını söyledi.
Yes, honey, I know it's important, but can we just...
Evet, tatlım, önemli olduğunu biliyorum ama sadece...
I mean, if we were just anywhere, it would be a coincidence, but we're here in Miracle.
Yani, bir başka yerde görüşseydik rastlantı olurdu. ... ama burada. Miracle'dayız.
But come on, Rache, we're just changing the order.
Hadi ama, Rache, sadece sırayı değiştiriyoruz.
Hey, Kate, so we just found out the female partner was abducted by Alex, but she's not talking.
Kate, kadın ortağın Alex tarafından kaçırıldığını öğrendik, ama konuşmuyor.
We have entertained not just the Connaughts, but the Fife princesses!
Biz sadece Connaughtlar'ı değil aynı zamanda Fife prenseslerini de eğlendirdik!
I was aware we had someone on the inside, but I just didn't know who.
İçeride adamımız olduğunu biliyordum ama kim olduğunu bilmiyordum.
Okay, we're coming to get you, but just stay away from Matt until we get there, okay?
Tamam, seni almaya geliyoruz. Biz gelene kadar Matt'ten uzak dur ama.
Mr. Gillan, I apologize, but if you could just list the names of Kyle's friends, we need to contact them, and also any enemies he may have had.
Bay Gillan, özür dileyerek Kyle'ın arkadaşlarının listesini vermenizi rica edeceğim. Onlarla konuşmamız gerekiyor. Olası düşmanlarını da lütfen.
I'm sure it's been hard, but that just means that we're on the right track.
Zor olduğuna eminim, ama bu o zaman doğru yolda olduğumuz anlamına gelir.
I mean, I know that he put our daughters through hell but I'm just saying that maybe we can't pin all of this on him.
Tabii kızlarımıza cehennemi yaşattı biliyorum ama kastettiğim şey belki de tüm suç onun değildir.
Yeah, I am. But not all of us have the luxury of just paying rent whenever we feel like it or, say, not at all.
- Tabii ki öyle de bazılarımız kirayı kafasına estiğinde ödeme ya da hiç ödememe lüksüne sahip değil.
I like Dorothy so much, but I'm scared that if we go past a certain point, I'll have to tell her about my problems, and I'm just not ready.
Dorothy'den çok hoşlanıyorum ama korkarım ki, belli bir noktaya kadar yakınlaşırsak derdimi anlatmam gerekecek ve buna hazır değilim daha.
Sorry. We just had dinner, but I can reheat something up for you if you're hungry.
Yemeği yeni yedik ama açsan sana bir şeyler ısıtabilirim.
And look... I know we'll probably never see each other again, but I-I just wanted to tell you...
Bak, bir daha muhtemelen görüşemeyeceğimizi biliyorum ama şunu söylemek istedim.
Well, that's just one more case for the pile, but we are gonna help you close it.
Yığınla davanın içinde sadece bir dava ama onu kapatmana yardım edeceğiz.
We used to get rookies to just tour the recording studio for a few days. But, that's very ineffective.
Önceden sırf kayıt stüdyolarını gezdirmek için 4-5 gün harcardık ancak bu tamamen zaman kaybıydı.
But for now, we're just waiting for them to find someone with a pulse.
Fakat şimdilik hayatta kalan birisine rastlanmadı.
We'd serve just two things, but do them really well, like..... lamb and carrots.
Sadece iki şey servis ederiz ama onlar da çok iyi olur mesela kuzu eti ve havuç.
I know you won't believe me, but when I met Kate, we just sparked.
Bana inanmayacağını biliyorum, ama... Kate'le tanıştığımda içimde bir şeyler tutuştu.
I don't have any details to give you, but just know that the entire bureau is looking for him, and we are gonna find him.
Detayları bilmiyorum, ama sadece tüm Büro'nun onu aradığını bil ve onu bulacağız.
There's just a little bleeding, which is normal after a delivery, but we're gonna get you checked out before you have your spinal surgery, okay?
Biraz kanaman var. Aslında doğumdan sonra normaldir ama omurilik ameliyatından önce kontrol etmek istiyoruz.
but we should just... We should have our own place.
Fakat kendi evimizde yaşamalıyız.
but that meteor never came, and... they just kept going, and going, and now here we are,
Ama meteor asla düşmedi onlarsa devam ettiler şimdiyse buradayız.
I think the Mother Cell is just accelerating these mutations in the animal kingdom that we would see occur naturally, but not for another... several generations. Maybe a couple hundred years from now, depending on how long it takes us to screw up the planet.
"Ana Hücre" doğal oluşumlarla... gezegenin içine tamamen etmemizin ne kadar süreceğine de bağlı olarak... belki de birkaç yüzyıl içinde... birkaç nesili kapsaması gereken... bu başkalaşımları hızlandırıyor...
It comes over here to britain, and we play the same music, but it slightly changes to fit in its new niche, just like animals do when they evolved into different biological niches.
Buraya İngiltere'ye geldi, biz de aynı müziği çalıyoruz,... ancak az da olsa bir değişime uğradı. Bu tıpkı hayvanların biyolojik evrimdeki minik değişimlerine benziyor.
You want to create another financial meltdown like the one we just had, but way worse.
Başka bir finansal çöküş yaratmak istiyorsun tıpkı şimdi olan gibi ama daha kötüsünü.
Yeah, but isn't it frustrating, so much of the stuff we go out for is just stereotypes?
- Evet ama başvurduğumuz rollerin çoğunun basmakalıp tiplerden ibaret olması can sıkıcı değil mi?
But, you- - We're just not at that point.
Ama... henüz o noktada değiliz.
No, but when we came in to Mexico, they just waved us through.
Hayır, Meksikaya geldiğimizde bize girerken sadece el salladılar.
But just in case we do I wanted to tell you that I'm sorry.
Ama böyle bir durum olursa sizden şimdiden özür dilerim.
But wait. Hold on. Let's just... can we... can we just...
Dur ya, bir el satranç oynayalım bari?
BUT SOMETIMES THE SIMULATION IS TOO MUCH FOR THE COMPUTER, AND WE GET GLITCHES, JUST LIKE IN A VIDEO GAME.
Ama bazen simülasyon bilgisayarı aşar ve oyunlardaki gibi hatalar görürüz.
but we haven't 20
but we're friends 22
but we're okay 18
but we can't 95
but we do 80
but we will 86
but we're good 22
but we 242
but well 40
but we won't 29
but we're friends 22
but we're okay 18
but we can't 95
but we do 80
but we will 86
but we're good 22
but we 242
but well 40
but we won't 29