English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ C ] / Can't believe it

Can't believe it tradutor Turco

6,780 parallel translation
- I can't believe it either.
- Ben de inanamıyorum.
I mean, I can't believe it.
- Evet. Buna inanamıyorum.
It's just, I can't believe an amish guy's got a car, and I don't.
Hayır, hayır. İnanamadığım şey, Amiş'in birinin arabası var ve benim yok.
You know, I can't even believe I'm saying this, but it looks like that bloodsucker at the bank is gonna screw me on the bar.
Teşekkürler. Bunu söylediğime inanamıyorum bile, ama bankadaki kan emiciler beni kapının önüne koyacak gibi görünüyor.
I can't believe it.
Buna inanamıyorum.
I can't believe you pulled it off, Ellen.
Bunu başardığına inanamıyorum Ellen.
I can't believe it.
İnanamıyorum.
Okay, I got one last question for you. And I can't believe I haven't asked it yet.
Son bir sorum var ve hâlâ sormadığıma inanamıyorum.
I can't believe that Ted wouldn't let us see it.
Ted'in izlememize izin vermemesine inanamıyorum.
I can't believe I said those things to you. I can handle it.
Bununla başa çıkabilirim.
I can't believe I didn't figure it out sooner.
Nasıl oldu da daha evvel tahmin edemedim?
I can't believe he would do it.
Bunu yapacağına inanamıyorum.
I still can't quite believe it.
Hala inanamıyorum.
I gotta say, I love that guinea pig so much, but I can't believe how nice it feels to give it to the doctor who fixed my heart.
Ben, ben o kadar ki kobay seviyorum, demek lazım ama nasıl hissettiğini güzel inanamıyorum Kalbimi sabitdoktora vermek.
I can't believe it, seriously.
- FIRSATIM OLMADI. Cidden buna inanamam.
Still can't believe it.
Hâlâ inanamıyorum.
I can't believe it's over.
- Bittiğine inanamıyorum.
I can't believe I forgot it.
Unuttuğuma inanamıyorum.
I can't believe I waited this long to try it.
Denemek için bu kadar beklediğime inanamıyorum.
- I can't quite believe it. - That I'd be kind?
- buna inanamıyorum - kibar oluşuma mı?
I can't believe it's the end of the day already.
Günün bittiğine inanamadım.
I just can't believe she's gone. It's so messed up.
Berbat bir durum.
Well, they do have something called "I Can't Believe It's Not Body Butter."
Evet, öyle bir şey var, adı da "İnanamıyorum, vücut yağı değil bu."
Now I can't believe it.
Buna inanamıyorum.
I can't believe it's 12 weeks.
- 12 haftalık olduğuna inanamıyorum.
I can't believe I fell for it.
- Tongaya geldiğime inanamıyorum.
Can't believe you made it out.
Yaptığına inanamıyorum.
I still can't believe it.
Hala inanamıyorum.
I don't like it either, Daniel, but I'm starting to believe we can't trust him.
Benimde hosuma gitmiyor daniel, Ama artik ona guvenebilecegimize inanmaya basladim
! I can't believe it.
İnanamıyorum.
'Cause I know I can't believe it.
Çünkü ben inanamadığıma eminim.
I just can't believe it.
İnanamıyorum.
You don't believe it's out of tune? I don't think you can play.
Çalabileceğini sanmıyorum.
I guess I kinda of can't believe that she didn't tell me about it, you know?
Böyle bir şeyi bana anlatmadığına inanamıyorum da.
I can't believe it. I'm a one-termer?
İnanamıyorum, tek dönemlik mi oldum yani?
- I can't believe it.
- İnanamıyorum.
If it can alter memories, could it make someone believe they had done something they actually hadn't?
Eğer hafızada değişikliğe neden oluyorsa, pekala birisinin gerçekten yapmadığı... -... bir şeyi yaptığına inandırabilir mi de?
I can't believe you didn't make him do it in front of a bigger crowd.
Daha büyük bir kitlenin önünde yaptırtmadığına inanamıyorum.
And you can't just murder people, Debbie, no matter how much you might believe they deserve it.
Öylece çıkıp insanları öldüremezsin Debbie. Hak ettiklerine ne kadar inanırsan inan.
I can't believe I didn't remember it until now. That day...
Şimdiye kadar hatırlayamadığıma inanamıyorum.
It was nice meeting you. I can't believe you!
Seninle tanışmak güzeldi.
It's my husband's exam day. I can't believe I totally forgot about that.
Kocamın bugün sınavı var.
I really don't understand what you just said... and I can't believe it either, so talk to my first daughter when she comes home.
Neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok. Üstelik hiç inanasım da gelmiyor. Bu yüzden büyük kızım geldiğinde derdini ona anlatırsın.
" Oh, my God. I can't believe it's so nice.
Aman Tanrım, buna inanamıyorum.
I still can't believe it.
Hâlâ inanamıyorum.
I just can't believe you kept it from me.
Bunu benden sakladığına inanamıyorum.
AND START ANOTHER SEASON OF HUSKIES BASKETBALL! I CAN'T BELIEVE WE DID IT.
Hadi oyuncularımızı alkışlarla sahaya alalım ve maç başlasın.
! I can't believe it! I changed in front of her!
Bir de onun önünde üstümü değiştirdim!
I gotta tell you, I can't believe you all loved it.
Size söylemem gerek, hepinizin sevdiğine inanamıyorum.
I can't believe it!
İnanamıyorum!
Still, I can't believe Daniel had a tail on me and I didn't know it.
Daniel peşime adam takmış, ben de fark etmemişim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]