Cash money tradutor Turco
578 parallel translation
- I'm aiming to cut five targets and win the beef critter and then put him up for cash money.
Niyetim sığırı kazanmak sonra da peşin paraya onu satmak.
I'm a-needing cash money and I'm gonna get it.
Nakite ihtiyacım var ve bu parayı da kazanacağım.
And Zeb here paid me cash money all down.
- Zeb bana hepsini peşin ödedi!
Once they ran up to 70 cents... which was about the only cash money I ever got.
Bir kez 70 sente kadar yükseldiler ve elime geçen tek nakit bu oldu.
- Cash money, too.
- Nakit para.
Cash money is all we need to get a tight tail-hold on the world.
Bütün ihtiyacımız, dünyada elde edilmesi en güç şey olan nakit para.
Cash money.
Nakit para.
I'm sorry it's not cash money, doctor, but....
Nakit para olmadığı için kusura bakmayın ama...
To cash money orders, you have to be known... you have to show identification.
İsme para gönderildiğinde kendini tanıtman lazım, kimlik göstermen lazım.
There's... right around $ 150 cash money there.
Burada tam olarak 150 dolar nakit para var.
- Give you anything but cash money?
- Nakit para dışında her şeyi verir?
Forty cents a bottle, cash money.
Şişesi 40 sent. Peşin.
You boys pay your tally here in cash money?
Siz oğlanlar hesabınızı nakit olarak mı ödüyorsunuz burada?
I trade my plews to the highest bidder, cash money.
Kürklerimi en çok verene satarım. Nakit.
This is real... money, cash.
Gerçek olan bu... para, nakit.
I took money from her cash register.
Parayı kasasından aldım.
All the cash-business money is handled right here.
Nakit paralar burada hallediliyor.
That's all very nice, but the best present we could give him is a bare-looking shop with nothing in it except money in the cash register.
Hepsi güzel fikirler ama ona verebileceğimiz en iyi hediye kasadaki paralar hariç bomboş bir mağaza olacaktır.
I got money, cash money.
Param var, nakit para.
With the cash left over, I'll buy some tobacco seed for the spring money crop.
Elde kalan para ile, baharda toprağa ekmek için biraz tütün tohumu alıcam.
He told me they needed extra cash to buy the land... so I loaned that $ 2,500 that Father left - Did you give Paul some money on that playground deal?
Oyun alanı işi için Paul'e para mı verdin?
What'll you do with your hard-earned money... when we get back and cash in?
Geri dönüp altını paraya çevirdiğimizde... kazandığın parayı ne yapacaksın?
Wait a minute. That's a large sum of money, you know considering present-day conditions and considering the fact that we had to have it in cash.
Bu çok yüksek miktarda bir para, biliyorsunuz Bugünkü koşulları düşünürsek Ve paranın nakit olması gerektiğini göz önüne alırsak.
He insisted in keeping his money in cash.
Parasını nakit tutmak konusunda ısrarcıydı.
Bring back the money, cash.
Parayı nakit olarak getir.
Have you got enough money on you to cash my cheque from yesterday?
Üzerinde dünkü çeki bozacak kadar para var mı?
"Give me the money from the cash drawer."
Parayı ver çekmeceden. "
"Give me the money from the cash..."
Parayı ver... "
Give me the money from the cash drawer.
Kasadaki parayı ver.
Police ruled out robbery as a motive when the victim's wallet and the money in the cash drawer were found untouched.
Polis, kurbanın cüzdanına ve yazarkasadaki paraya dokunulmamasından dolayı bunun soygun olmadığı kanısında.
The cash register was there with the money still in it.
Kasa, içindeki parayla ortalıkta duruyordu.
We should cash our enlistment money and parade right after.
Törenden hemen sonra paramızı nakit olarak öderler.
- You're about to come into some money. When my dad died, he left my mother boatloads of cash.
Babam öldüğünde, anneme bir vapur dolusu para bıraktı.
Knows she'd have access to this kind of money only on Fridays... when the big commercial accounts bring their deposits in... so they won't be caught with a lot of cash over the weekend.
Bayanın bu meblâğda bir paraya sadece Cuma günleri erişebileceğini biliyor. Büyük ticari hesaplara para yatırılan günde. Böylece hafta sonu boyunca yüklü parayla yakalanmayacaklar.
What Larry Flint had left me in cash... plus the sale ofhis remaining pictures... brought me in the neighborhood of $ 4 million in American money.
Larry Flint'in bana bıraktığı nakit paraya kalan tablolarının satışı da eklenince mal varlığım yaklaşık 4 milyon Amerikan dolarını bulmuştu.
How I love to hear that old money plink, that beautiful sound of cold, hard cash.
Şu güzel sıcak para şıngırtısını duymak ne hoştur.
He told her to tell Albert to cash in some bonds and get some money ready.
Albert'a çanta ve bir miktar para hazırlatmasını istemiş.
I gave Kenny the money to pay cash for it.
Ödeme yapması için Kenny'ye para verdim.
I deposited all the money in a safe-deposit box in cash.
Bütün parayı nakit olarak kasaya koydum.
It would've been quicker if you had taken the money out in cash.
Parayı nakit olarak alsaydın daha çabuk olurdu.
We need to find out why Lisa wanted the money in cash and why she was in such a hurry to get to Tokyo.
Lisa'nın parayı neden nakit istediğini ve neden Tokyo'ya gitmek için telaşlandığını öğrenmemiz lazım.
You're gonna make sure my money finds its way into the cash register.
Paramın muhasebeye gitmesi sağla.
I have my money in cash.
Nakit param vardı.
Cash money?
- Nakit mi?
Spend 40,000 rubles cash and stop because they won't lend us money?
40 bin ruble nakit harca ve kalakal, çünkü bize borç vermiyorlar!
You see, I raised that money in cash and I have a winter home in Florida.
İşte, ben o parayı nakit olarak topladım ve Florida'da bir evim var.
It is no small anxiety to keep by one a large sum of money and happy is the man who has all his cash well invested and who needs not keep by him more than he wants for his daily expenses.
Bu işe yaramaz sürüngeni görmekten nefret ediyorum. Evinde o kadar para saklamak hiç de kolay şey değil.
All the money's in the strongbox and in the cash drawers.
Tüm para çelik kasada ve veznede.
And there's money in it, cash ;
İçinde de para var. Çil çil para.
So it was an insignificant case of an apothecary, who suspected his laboratory technician of taking money from the cash register.
Evet ama dur bakalım biraz! Bir eczacının, kalfasının kasadan para yürüttüğüne dair şüphelerini araştırdığın dandik bir vakanın üzerindeydin, değil mi?
Perez also told me that there was a girl in the pharmacy, who took the money from the cash register, whose name was...
Devamı da şu : tüm bu keşmekeşin ortasında siz Perez'i izlemeye başladınız. Sanırım eczacı patronu için.