Cash only tradutor Turco
513 parallel translation
- For cash only.
- Sadece nakit.
- We take cash only.
- Nakitle çalışıyoruz.
Cash only.
Sadece nakit.
Oh, please, cash only.
Lütfen. Yalnızca nakit.
Cash only.
Yalnızca nakit.
No, it's cash only.
Sadece nakitle çalışıyoruz.
Cash only, deadbeat.
Paralar peşin, pis müflis!
Cash only, or we'll hold up your grades.
Yalnız nakit, yoksa notlarını vermeyiz.
Sorry, cash only.
Üzgünüm, sadece nakit geçerli.
Cash only, Bundy.
Sadece nakit, Bundy.
Regarding the safes on Oak Street... only cash is to be taken.
Oak Sokağındaki kasalarla ilgili sadece nakit alınacak.
- She can only use cash.
- Sadece nakit kullanabilir.
The Valastros are off to Catania to mortgage their house for cash. It's their only property, their only hope for winning a better future.
Valastrolar sahip oldukları tek mal varlıkları olan evlerini daha iyi bir gelecek için umut olması amacıyla ipotek ettirmek için Catania'ya doğru yola çıkıyorlar.
Once they ran up to 70 cents... which was about the only cash money I ever got.
Bir kez 70 sente kadar yükseldiler ve elime geçen tek nakit bu oldu.
Sure, like only a cop would know you couldn't use $ 1,200,000 in hot cash, but you could trade it in for a nice clean reward.
Elbette 1 milyonluk işaretli nakiti kullanamayacağını biliyordun ama onu ödül parasıyla kolayca takas edebilirdin.
- You were a freak... when I first met you, only I'm showing you how to cash in on it.
- İlk tanıştığımızda zaten bir hilkat garibesiydin, ben nasıl kar yapacağını gösterdim.
We only play for cash.
Sadece nakit çalışır.
The only place on Bourbon Street Without Maxie's fingerprints on the cash register. That's smart.
Kasasında Maxie Fields'ın parmak izi olmayan Bourbon Caddesi'nin tek mekanı.
The only funny thing, she paid me $ 700 in cash.
Tek tuhaflık bana nakit 700 dolar vermesiydi.
- Well, yes. Normally the only guys who work are strapped for cash.
Aslında paraya ihtiyacı olanlar sadece çalışanlardır.
Knows she'd have access to this kind of money only on Fridays... when the big commercial accounts bring their deposits in... so they won't be caught with a lot of cash over the weekend.
Bayanın bu meblâğda bir paraya sadece Cuma günleri erişebileceğini biliyor. Büyük ticari hesaplara para yatırılan günde. Böylece hafta sonu boyunca yüklü parayla yakalanmayacaklar.
You'll only get a new start when you have the cash and can get away with Thérèse.
Ancak paran olup Therese ile kaçabilecek duruma geldiğin zaman yeni bir başlangıç yapabileceksin.
It had a mortgage so I only got $ 9,000 cash.
O yüzden yalnızca, 9 bin dolar nakit aldım.
An armed unit escorting a cash box of gold coins meets a Yankee ambush, and only three of them are saved.
Silahlı birlik tarafından korunan bir altın kasası varmış. Kuzeyliler bunları tuzağa düşürmüş ve sadece üç kişi kurtulmuş.
All right, say only one third of the daily cash gets deposited in that bank.
Pekala, günlük paranın en az üçte birinin o bankaya koyulduğunu biliyoruz.
Besides, only idiots entrust their cash to banks.
Ayrıca, sadece aptallar bankalara nakit para emanet ederler.
However, this is merely to look at the matter in terms of hard cash... which is not the only consideration.
Tabii bu esas meseleye nakit para üzerinden yapılan bir bakış yani bizim asıl meselemiz değil.
The only cash we have in the house has to get us through till Friday.
Evde bulunan nakitle cumaya kadar idare etmeliyiz.
Uncle Ivan, all masters are the same, they only seek to cash in on the villager.
İvan Dayı, tüm hocalar aynı, sadece köylüye para arıyorlar.
I sold only for cash.
Ben sadece nakit satarım.
We are the only ones who pay in cash.
Akıllıca bir yatırımdı.
Now, the only way I'm going to turn over $ 100,000 in cash... is to make sure he gets it.
100.000 doları nakden teslim etmemin tek şartı hakimin bunu alacağından emin olmam.
Now, I figured you were the only man... whose signature could bring me $ 100,000 in cash.
Ben şimdi bir imzasıyla bana 100.000 dolar nakit getirecek senin gibi adamı elimde tutuyorum.
We import 200 hookers from around the world, and each camper, armed with only a Thermos of coffee and $ 2,000 cash, tries to visit as many countries as he can, and the winner, of course,
Dünyanın her yerinden 200 fahişe getirip, her kampçıya sadece 2000 dolar nakit para ve bir termos kahve vererek gidebildiği kadar ülkeye gitmesini sağlayacağız.
The only way I know to push him out of business is to steal his cash.
Onu işin dışına itmek için bildiğim tek yol, parasını çalmaktır.
The only way I know how to stop him is to steal his cash.
Onu durdurmak için bildiğim tek yol parasını çalmaktır.
He stunned the crowd here at Weatherby's auction house by not only paying in cash for the wine, but by opening all 60 bottles at a reception for the public afterwards.
Açıkartırmada milleti şaşkına çevirdi.Şarap için nakit ödemekle kalmadı ayrıca halka açık bir resepsiyonda 60 şişesini açtı.
I only wanted to give you the cash for the ring I sold.
Sadece sattığım yüzüğün parasını vermek istedim.
I only have enough cash to get to Memphis.
Yalnız Memphis'e gidecek param var.
It's very nice. The only thing is that I can't pay you cash down.
Gayet güzel ama sana nakit veremem.
I work on a cash-only basis.
- Ben sadece nakitle çalışırım.
- Only cash impresses him.
- Onu sadece para etkiler.
The only way is to give up your shareholding and get some cash to tide us over
Tek çare hissedarlarının vazgeçmesi ve süreyi uzatmak için biraz nakit bulabilmek.
- Nope. I only do encores for cash.
Sadece para karşılığı istek şarkı kabul ediyorum.
We are driving now, and I only have enough cash to get to Amarillo.
Arabayla devam ediyoruz ve Amarillo'da param tükenecek.
Like we were buying something Only we get the cash
Sanki bir şey satın almışız gibi. Fakat nakit alacağız.
The only bright spot of the whole affair... was the individual who borrowed the restaurant's cash register... on the way out the door.
Bütün olayın en akılda kalan yönüyse kapıdan çıkarken, restoranın kasasını ödünç alan beyefendiydi.
As the attorneys for Tango and Cash left the courtroom their mood can only be described as grim.
Tango ve Cash'ın avukatları mahkemeyi terk ettiklerinde yüzlerinde karamsar bir hava vardı.
Wentz travels incognito, uses only cash, no credit cards.
Takma adla dolaşır. Sadece nakit kullanır.
Oh, spoken by a true whore who believes only in cash.
Sadece nakit paraya inanan fahişenin söylediğine bakın.
When the only project you'll be developing is selling baseboard heaters at the local Cash'n'Carry.
Seninse, geliştirdiğin tek proje kasabadaki mağazada süpürgelik ısıtıcısı satmak olacak.
only 1631
only you 239
only me 129
only the best 34
only a little 36
only time will tell 38
only you can 21
only for you 27
only then 35
only now 58
only you 239
only me 129
only the best 34
only a little 36
only time will tell 38
only you can 21
only for you 27
only then 35
only now 58
only thing 21
only i 19
only better 42
only if you want to 26
only one problem 30
only child 42
only one way to find out 127
only once 48
only two 46
only one 202
only i 19
only better 42
only if you want to 26
only one problem 30
only child 42
only one way to find out 127
only once 48
only two 46
only one 202
only this time 157
only joking 24
only just 22
only in america 16
only that 31
only about 26
only problem 18
only us 19
only by reputation 21
only problem is 60
only joking 24
only just 22
only in america 16
only that 31
only about 26
only problem 18
only us 19
only by reputation 21
only problem is 60