Corners tradutor Turco
1,817 parallel translation
- Racers, when they lean into the corners, - their knees scrape the asphalt.
Yarışçılar, virajlarda çok eğilip, dizlerini asfalta sürterler.
The towers were not corners facing corners.
Kulelerin köşeleri karşılıklı değildi.
I remember, on our first visit, you said that you felt like you were cutting corners.
ilk konusmamizi hatirliyorum kestirme yoldan gidiyor gibi hissettigini söylemistin.
What happens if someone accidentally frightens him or corners him?
Eğer biri onu kazara korkutursa, yada zorlarsa ne olacak peki?
Well, what if we do if Mrs. Barrister corners me tries to get me, you know, to guess people's birthdays or the future... I don't know.
Yani, mesela Bayan Barrister insanların doğum günlerini ya da gelecekle ilgili şeyleri tahmin etmem için beni sıkıştırırsa... bilemiyorum..
Problem is, there're lots of corners in this place.
Sorunumuz şu ki, burada çok fazla köşe var.
But you can add ice and give it to little kids to sell on street corners.
Hayır. Ama biraz buz katıp satmaları için küçük çocuklara verebilirsin.
- You start with the corners.
- Köşelerle başla.
- Start with the corners.
- Köşelerle başla.
Start with the corners.
Köşelerden başla.
They're all corners.
Tamamı köşe bunların.
It was uh, all corners.
Tamamı köşeymiş.
Please. I may have cut a few corners back in the day, but I'm an honest-to-go B student now.
Geçmişte bazı dolaplar çevirmiş olabilirim ama artık onurlu bir öğrenciyim.
It's not like i'm gonna pull out a kleenex, wet it, and then wipe the corners of your mouth.
Kağıt mendil çıkartacakmışım gibi değil, Islat ve ağzının kenarlarını sil.
You can't cut corners.
İşin kolayına kaçamazsın.
Breifcase corners are hitting her in the temple, I don't give a shit.
Çanta kenarları gözüne vuruyor... Umrumda değil.
"Death lurks in the corners of your past, leaving her marks about your neck?"
"Geçmişinin köşelerinde Ölüm pusuda ve bırakır damgasını boynuna."
Hey, guys, keep it in your own corners.
Beyler, bunu burada tartışmayın.
You want to hear about the corners of hell i've seen, sam?
Gördüğüm cehennem köşelerini öğrenmek ister misin Sam?
Remarkable film footage captured his entourage on a series of expeditions as they pushed into the deepest corners of Yunnan.
Bu nadir bulunan filmde Yunnan'ın içlerine doğru ilerlediği keşiflerinde etrafı da filme almayı başarmış.
Living in herds of up to 200 in the remoter corners of the Tibetan plateau, wild yaks travel large distances, grazing on the alpine tundra.
200'e kadar ulaşan sürüler halinde Tibet Platosu'nun uzak köşelerinde yaşayan vahşi öküzler yüksek tundralarda otlamak için uzak mesafeler kat ederler.
We got a couple of them in the corners.
Köşede de birkaç tane var.
Ivan Gieorgiewiczu, it would be interesting to find the corners.
Ivan Georgevic cehennemde olmak iyi değil mi?
You know if I were you, I'd cut a few corners, head over to Bimini.
Sizin yerinizde olsam paramı cebime koyup Bimini'ye giderdim.
A cop's dead'cause quinn cut all of the wrong corners.
Quinn kolay yolu sectiği için bir polis öldü.
Not all of us cut corners, detective.
Hepimiz kolay yolu seçmiyoruz dedektif.
Cop's dead'cause quinn cut all the wrong corners.
Quinn kolay yolu sectiği için bir polis öldü.
Look, when I was a cop, me and my team we had to cut some corners to get the job done.
Polisken, ben ve takımım işleri halletmek için bazı kestirme yollar kullandık.
Maybe since your fiancee's Mexican and you'll have little half-Mexican babies, you can cut corners, do it on the cheap.
Belki nişanlın Meksikalı olduğundan yarı Meksikalı çocuklar doğurup, kestirme yoldan işi ucuz yoldan halledebilirsin.
That's why the two of you have been whispering in corners And acting so strange.
Bu yüzden ikiniz kuytu köşelerde fısıldaşıp tuhaf davranıyordunuz.
Yeah, and I'm thinking these angled air movers in the corners get the air swirling. Oh, dear.
Şu açı verilmiş olanlar da havayı döndürmek için.
- Tell me that y've never cut corners to get the job done.
İşini bitirebilmek için asla kolaya kaçmadığını söyleme bana.
oh, oh, oh, oh... all right, back to your corners.
Tamam, köşelerinize dönün.
I am the thing that lives in the darkest corners.
En karanlık köşelerde yaşayanım.
Get the corners. lt is delicious.
Şu köşeyi de al, bak kalitelidir burası.
And then, he almost had all the corners, but then, someone else called bingo, so on the next game, he started out with B-3.
Sonra kenarları da kapatmış ki birisi'tombala'diye bağırmış. Sonraki oyunda da ortadan başlayıp...
As the seasons turned, ever more blood was spilled in all corners of the land.
Mevsimler geçtikçe, ülkenin her köşesinde oluk oluk kan akıyordu.
So, when the Hubble space telescope looks into the far corners of our universe, it sees light that's been traveling for billions of years.
Robot bir sonda kenarı geçmeden hemen önce bizlere veri sinyalleri gönderebilir. Bir karadeliğin kenar sınırına "Olay Ufku" diyoruz. Uzay ve zamanın sınır çizgisi.
In order to get perfect right-angled corners on their buildings and pyramids, the Egyptians would haveused a rope with knots tied in it.
Ve bu denklemler de 3 boyutlu şekilleri elde etmede biçilmiş kaftandı. Mao'nun Mozolesi'ndeki gibi.
And then there's this freedom that comes of being able to wake up in any of the four corners of the world that I am addicted to.
Ve bu şey beni düşkünü olduğum dünyanın dört bir yanında uyanmamı sağlıyordu.
They come from all corners.
Onlar dünyanın her köşesinden geldiler.
I want youngsters in clubs and malls and on street corners talking about Doop, talking about how it holds your hair just so.
Ben gençlerin kulüplerde, çarşıda ve sokak köşelerinde Doop hakkında konuşmasını onun saçları nasıl yapıldığı gibi tuttuğundan söz etmesini istiyorum.
All right, check your corners.
Pekâlâ, köşeleri kontrol edin.
- Check your corners!
- Köşelere dikkat!
Check your corners!
Köşelere dikkat!
Libraries should be full of dusty old books, and nooks, and corners, and places to hide away in.
Kütüphaneler tozlu kitaplarla dolu olmalı, kuytular, köşeler saklanacak yerler olmalı.
Just stay away from sharp corners.
Sivri köşelerden uzak durun.
Men have traveled from all four corners of this great country to compete in feats of strength and agility.
İnsanlar dünyanın dört bir yanından buraya gelerek ustalık, kuvvet ve çeviklikle rekabet ediyordu.
It took me six years to build up them corners.
O köşeleri kurmak altı yılımı aldı.
For a time there, I could run them corners.
Bir zamanlar, köşelerde çalışabilirdim.
No, but he didn't look too happy about having the darkest corners of his psyche aired on television. "Unhappy" is good, Mrs. Dubois.
Memnun olmaması iyi birşey, Bayan Dubois.