Create tradutor Turco
10,263 parallel translation
You're trying to create drama because you're bored.
Sıkıldığın için drama yaratıyorsun.
Don't tell me you're still clinging to the idea that you're going to create the most beautiful fragrance in the world, take it to Paris and sell it to the House of Mouffette.
Hala fikir tutunarak konum söyleme. Dünyanın en güzel koku yaratmak için gidiyoruz, Paris götürün ve mouffette evine satmak.
♪ When I create my own perfume
♪ Ne zaman ı benim kendi parfüm yaratmak. ♪
Find an opportunity, or create one.
Bir fırsatını bul veya yarat.
Right, but then Dr. Wells shut down the program, and we all thought it was to save Grodd from all the crazy mind-control experiments, but it was really so that Dr. Wells could use the accelerator explosion to create
Evet, ama Dr. Wells programı iptal etti. Hepimiz, Grodd'u, kötü zihin kontrol deneylerinden kurtarmak için yaptığını sanmıştık.
I needed to create some friends who are my cognitive peers.
Bilişsel arkadaşlar yaratmam gerekiyordu.
In this world, there are deities who create and give life, like you. On the other hand, there gods destroying planets and lives.
Evrende yapıcı ve hayat verici bizim gibi Kami'lerin yanı sıra birde bu hayatları ve gezegenleri yok eden Kami'ler de var.
For there to be balance in this plane of existence, if there are gods that create, there must also be gods that destroy.
Nasıl yaşamın dengesi için hayat veren Kami'ler gerekli ise yok edici Kami'ler de bir o kadar gerekli.
His blood has the antibodies to create a vaccine.
Kanında bir aşı üretmeye yarayacak antikorlar var.
I couldn't decide which restaurant to go to, so I thought we would create our own.
Hangi restorana gideceğimize karar veremedim. Ben de dedim ki, kendi restoranımızı yapalım.
It's not something you can create in a lab.
Laboratuvarda yaratabileceğin bir şey değil.
Uh, maybe, but I owe it to Rachel and to the others, and I sure as hell am not gonna let someone chase me away from the life that I've worked so hard to create.
Belki, ama Rachel ve diğerlerine bunu borçluyum, ve bu kadar zaman uğraşarak elde ettiğim, kariyerimi kaybetmeyeceğim.
My security personnel are under the opinion that you called that meeting so as to create an opportunity to have me followed.
Güvenliğim, o görüşmeyi takip edilebilmem için bir fırsat yaratmak için ayarladığını düşünüyor.
My people were using the harbor to create a certain type of algae.
Adamlarım limanı özel bir yosun üretmek için kullanıyordu.
Well, he's using his powers to alter the air pressure around him to create pockets of updraft that can...
Güçlerini kullanarak etrafındaki hava basıncını değiştirip yukarı yönlü hava kanalı oluşturu...
That without any particular skill or training with firearms, you were able to create a bloodbath here that would look like the work of a professional.
Herhangi bir özel yeteneğiniz veya silah eğitiminiz olmadan burada bir profesyonelin işi gibi görünen bir kan banyosu yaratabildiniz.
After everything my father did to create peace between the clans, never!
Babamın, klanlar arasında barış olsun diye yaptığı onca şeyden sonra asla!
After we erase L, we'll get the police to work with us, then work together to create a world without crime!
L'in işini hallettikten sonra polis de bizimle işbirliği yapacak. Sonra da beraber suçun olmadığı bir toplum yaratacağız!
Kira's dream is to create a world without crime, right?
KİRA'nın hayali suçun olmadığı bir dünya yaratmak değil mi?
Are there enough missing pages to create a manual?
Bir kılavuz oluşturmak için yeterli sayıda kayıp sayfa var mı?
Okay, you better be in position, because as soon as the HP solution hits the water main with the yeast, it'll create massive amounts of O2.
Tamam, yerinizi almış olsanız iyi olur çünkü HP çözeltisi mayayla karışıp su hattını patlattığında, ortaya devasa boyutta bir oksijen çıkacak.
Before the two walls meet, the first three rows of men act together to create a tall shield wall.
İki duvar karşılaşmadan önce uzun bir kalkan duvar yaratmak için ilk üç sıra birlikte hareket etmeli.
That is your purpose, to create warriors.
Amacın savaşçılar yaratmak.
We've modded Otomo's original codes to create a new guard as an added precaution.
İlave bir önlem olarak Otomo'nun orijinal kodlarıyla yeni bir koruma yarattık.
You did not create this situation.
Bu duruma sen neden olmadın.
They regretted having wasted trillions of dollars and helping to create new groups like ISIS.
Trilyonlarca doları heba ettikleri ve IŞİD gibi örgütlerin ortaya çıkmasına yardım ettikleri için pişmandılar.
That would just create more hatred.
Sadece daha fazla nefret yaratır. "
I need past Mordecai and rigby back there to create the timenado so I can get revenge on rigby.
Genç Mordecai ve Rigby'nin Rigby'den intikam alabilmem için Zaman Hortumu'nu yaratması gerekiyor.
We create all these vaccines, antibiotics... cures for diseases that should never be cured.
Ürettiğimiz aşılar, antibiyotikler bunu asla tedavi edemez.
All you have to do is create one slight misdirection, and you can steal just about anything, like this gun.
Tek yapman gereken hafif bir dikkat dağınıklığı yaratmak ve böylelikle neredeyse her şeyi çalabilirsin, mesela bu silahı.
Okay, now for chemistry class : Ferric oxide and aluminum shavings create thermite.
Pekâlâ, kimya dersi başlıyor : demir oksit ve alüminyum parçaları termit oluşturur.
Budd was able to create a phony red flag arming the sub's warhead.
Budd denizaltındaki savaş başlığının ateşlenmeye hazırlandığını gösteren sahte tehlike işareti yayınladı.
Caroline, how about I create a juice for you that will optimize your workout?
Caroline, egzersizlerinle uyum sağlayacak bir içecek oluşturmama ne dersin?
The iron screws fell into the nitric acid to create nitric oxide.
Demir vidalar nitrik asidin içine düşerse azot oksit oluşturur.
You don't think I'd be stupid enough to create that mess without also being able to make an antidote, do you?
Böyle bir şeyi yaratıp da panzehirini yaratmayacak kadar aptal olduğumu düşünmüyorsun değil mi?
Had to create some new scheme to keep Citadel running.
Citadel'in devam etmesi için yeni bir dümen bulmalıydı.
He thinks I helped him create an immortal mouse.
Ölümsüz bir fare yaratmasına yardımcı olduğumu düşünüyor.
So Mr. Nesbit allows you to create your own stuff here in his lab?
Bay Nesbit kendi laboratuvarında bir şeyler üretmene izin mi veriyordu?
Bertolt Brecht uses the alienation effect to create emotional distance from the audience.
Bertolt Brecht seyircide etkiler yaratmak için birçok efekt kullanırdı
We've been able to create 16 matches worldwide - - 32 victims.
.. dünya çapında 16 eşleşme yaptık.. .. buda 32 kurban demek.
In order to create the world, God had to give up the only thing he'd ever known.
Dünyayı yaratmak için tanrının tek bildiği şeyden vazgeçmesi gerekti.
But only God is able to create - the fearsome plague and destruction...
- Sadece tanrı korkunç bir yıkım ve felaket yaratabilir.
Don't create a dangerous situation.
Tehlikeli bir durum yaratmayın.
Using potassium, we need to create a man-made cardiac arrest.
Sonra potasyum ile yapay kardiyak arreste sebep olacağım.
I need you to create a task force.
Senden bir görev gücü oluşturmanı istiyorum.
We need to create more resources.
Daha fazla kaynak yaratmalıyız.
Huh? I'm probably the one who inspired her to create the character.
Muhtemelen o karakteri oluştururken benden ilham almıştır.
Teaching it to create a protein that kills common pests that would eat it.
- Tohumun DNA'sını modifiye ediyorlar tohumu yiyecek yaygın böcekleri öldürecek proteini yaratmayı öğretiyorlar.
The virus you helped Eli matchett create has been contained.
Eli Matchett'in yaratmasına yardım ettiğin virüs ele geçirildi. - Neden bahsettiğini bilmiyorum.
I need to create some tension around the leg.
Tamam, "c" planı.
♫ They decided to create a dream come true ♫ Wow, that's awesome!
Çok güzel!
created 22
creatures 28
creative 70
creature 40
creation 39
creator 31
creating 22
creature of the night 26
creativity 16
creatures 28
creative 70
creature 40
creation 39
creator 31
creating 22
creature of the night 26
creativity 16