Dependent tradutor Turco
797 parallel translation
Three billion years ago, planet Earth was much more like what we see in Yellowstone - boiling acid, very high temperatures, where life was dependent not so much on photosynthesis, but on the chemicals that are found
3 milyar yıl önce dünya gezegeni Yellowstone de Gördüğümüz gibiydi Kaynayan asit, çok yüksek sıcaklık, Hayatın çok fotosenteze çok bağımlı Olmadığı bir yer,
You're far too dependent on your flying.
Uçmaya fazla muhtaçsın.
All these living things are totally dependent on the Earth's own energy.
Tüm bu canlılar, tamamen Dünya'nın kendi enerjisine muhtaçlar.
And then, as he learnt more about civilization he'd realize he was dependent on his rich wife.
Uygarlığı öğrendikçe de zengin karısına bağımlı olduğunu fark eder.
No need for him to be dependent.
Size bağımlı olmasına gerek yok.
We're all of us dependent on one another, every soul on Earth.
Hepimiz birbirimize bağlıyız, dünyadaki her ruh.
I'll let you see whether I'm dependent on you.
Sana bağımlı olup olmadığımı göstereceğim.
But remember You shouldn't be too dependent on his kindness
Ama unutma onun bu kibarlığına çok da güvenme.
I never realised I could be so dependent on anyone.
Birine bu kadar bağımlı olabileceğimi hiç düşünmemiştim.
I'm not dependent on...
Ve kimseye bağlı...
As dependent as a baby that doesn't know how to get anything except cry for it.
Sadece ağlayan, bir şey almayı beceremeyen bir bebek kadar bağımlıyım.
Discipline and confidence, the one dependent on the other.
Disiplin ve inanç, biri diğerine bağlıdır.
You've become so dependent on me... you won't be happy until I feel the same way about you.
Bana o kadar bağımlısın ki ben de senin için böyle düşünene kadar mutlu olmayacaksın.
- She's very dependent on me.
- Bana çok bağlıdır.
I wonder if they are, in any way, dependent on each other?
Merak ediyorum, acaba bunlar birbirleriyle bağlantılı mıdır?
Lonely and dependent on a man...
Yalnız ve bir adama muhtaç...
- Doubly dependent, then.
- Katmerli muhtaç, o zaman.
He feels himself totally dependent on others.
Tamamıyla başkalarına bağımlı olduğunu düşünüyor.
I'm dependent on him somehow.
Eline muhtaç olmuşum.
- Some for each dependent.
- Herkese biraz.
You want him wholly and utterly dependent.
Onu tamamen bağımlı halde istiyorsunuz.
Bernie accused me of wanting you completely dependent, of wanting to control your life.
Bernie, bağımlı olmanı istemekle ve hayatını kontrol etmeyi istemekle suçlamıştı beni.
- To be dependent on a man.
- Erkek eline bakıyor.
They're dependent mostly on winds and thermal currents to carry them along.
Çoğunlukla rüzgara bağlıdırlar, onları hava akımları taşır.
Television audiences are becoming entirely too dependent.
Televizyon izleyicileri gittikçe bağımlı oluyorlar.
My mother and I were entirely dependent upon Victor.
Validem ve ben, tamamen Victor'a bağımlıydık.
I don't like it when you're limp and dependent, or odd and wayward.
Zayıf ve bağımlı olmanı kesinlikle istemem.
I've got a job, a secretary, a mother two ex-wives and several bartenders dependent upon me and I don't intend to disappoint them by getting myself killed!
Bir işim ve benim elime bakan... bir sekreterim, annem, iki eski eşim, birkaç da barmen var. Ölüp giderek onları yüzüstü bırakmaya hiç niyetim yok!
We're almost totally dependent on our maid.
Hizmetçimize tamamen bağımlıyız.
Especially now, with your whole family dependent on you?
Hem evlenip hem de ailene bakacak kadar zengin mi oldun?
Being physically dependent on other people doesn't build up your seIf-confidence.
Bedenen ba § kaslna ba § ; lmll olmak insanln ézgiivenini artlrmlyor dogrusu.
Do you think that I Iike being tied to this chair dependent on anyone who can spare me a moment?
Bu sandalyeye § aklll kalmak ve bana bir an aylrabilen herkese... no... baglmll olmak hoguma ml gidiyor sizce?
My sister Agnese, unmarried and still dependent, officially compromised...
Kız kardeşim Agnese, evli değil ve aileye bağımlı durumda.
We're dependent on each other.
- Hayır efendim, daha çok ellerimi kullandım. - Güzel.
I received nothing but abuse, in the course of which, the elder Kwimper boasted that he habitually received relief funds as well as aid to dependent children.
Sayın Yargıç, teknik bir detaydan yararlanan bu insanlar kendi çıkarlarını altı milyon vergi yükümlüsünün üzerinde görüyorlar.
She has to be dependent on me.
Tamamıyla bana bağlı olmalı.
Well I guess... one gets very dependent on one's advocate as time goes on. The truth is, he likes it.
- Demek avukatına bağlanıyor insan.
You've always been so dependent, and you're taking this like a Trojan.
Hep öyle desteğe muhtaç biriydin ki. Şimdi ise arı gibi koşturuyorsun.
The public health is dependent on the bodies of the deceased being burned,
Halkımızın sağlığı için hayatını kaybeden vatandaşlarımızı yakmak zorunda kalıyoruz.
You get dependent on'em coming, see.
Ziyaretçilere bağlanırlar.
And it don't do to get dependent on nobody in this life.
Hayatta kimseye bağlanmak doğru değil.
Quite on the contrary, everything's done to relieve suffering with... uh clothing collections... uh... medical aid and... uh... soup kitchens and in this very clinic, we're dependent on the goodwill, not only of the temporal government but even more on the goodness and understanding of the church and particularly of our friend, Monsieur Laday, eh?
Bilakis, acıyı dindirmek için her şey yapıldı, mesela... eee giysi yardımları... eee... tıbbi yardım ve... eee... aş evleri gibi Ve bu klinikteki bizler iyi niyete muhtacız, geçici hükümetten çok kilisenin fazilet ve anlayışına ihtiyacımız var özellikle de dostumuz Bay Laday'e, ha?
He's paralyzed now, completely dependent on you.
Şu anda felçli, ağır bir yükün altında.
You are therefore dependent upon each other.
Birbirinizden sorumlusunuz.
Osen, a woman dependent on Gonzo's generosity shouldn't be feeling sorry for the likes of Shokichi.
Sen, Gonzo'nın cömertliği üzerinde olan bir kadının Shokichi gibiler için üzülme duygusu olmamalı..
I'd give anything not to need this, not to be dependent.
Buna bağımlı olmamak, muhtaç olmamak için herşeyimi verirdim.
Soon, they will become completely dependent upon us.
Sonra bize bağımlı hale gelecekler.
But we will be dependent on her, so we can't have quarrelling, can we?
Fakat biz ona tabii olacağız ve onunla dalaşamayız, değil mi?
underdeveloped, dependent and colonized.
Aslında bizler az gelişmiş, bağımlı ve sömürge bir ülkedeyiz.
Mr Ackerman, you don't seem to have any dependent relatives, or any occupation essential to national defence.
Oraya oturun, Bay Ackerman. Bay Ackerman, Milli Savunmaya gerekli bir mesleğe veya... bakmakla yükümlü olduğunuz herhangi bir akrabaya sahip gözükmüyorsunuz... 1A sınıfında olmamanızla ilgili bir sebep düşünebiliyormusunuz?
They don't cost us much, though, on account of we collect aid for dependent children.
Bu yol, büyük bir kamu iyileştirme programının bir parçası.