Devices tradutor Turco
1,749 parallel translation
Well, and I then found a match to four other devices in the FBI's database. JESSICA :
Sonra da FBI'ın veritabanındaki dört başka düzenekle eşleşme buldum.
Granulated tracking devices that the government used to keep tabs on us.
Hükümetin, hakkımızda bilgi topladığı toz şeker şeklindeki izleme cihazları onlar.
No. There's no radio in that car. Only our wire-taps, cameras, and tracking devices.
Hayır, arabada radyo yok ; sadece bizim dinleme aletlerimiz, kameralarımız ve vericilerimiz.
What you don't know... is that we have quality intel that those warheads... have been converted into 25 small... high yield devices.
Bilmediğiniz şey ise bu nükleer başlıkların, 25 küçük aygıta bölnmüş olduğu konusunda aldığımız istihbarat.
And leave us to our own devices.
Bizi baş başa bırak.
They bring out measuring devices.
Ölçmek için alet getirecekler.
My mother's right- - when I'm left up to my own devices, I'm a failure.
Annem haklı. Tek başıma kaldığımda, ben başarısızın tekiyim.
The bug Chuck found is a GLG-20, one of the most advanced counter-espionage listening devices in the CIA arsenal.
Chuck'ın bulduğu böcek bir GLG-20. ClA'in mühimmat deposundaki en gelişmiş karşı istihbarat cihazlarından biri.
To be honest, Sophie and Frej were mostly left to their own devices.
Dürüst olmak gerekirse, Sophie ve Frej daha çok kendi hâllerindeydi.
Seat belts, safety devices and so forth. And your friend made a fortune.
Emniyet kemerleri, güvenlik aygıtları vs. Bunlarla arkadaşın bir servet yaptı.
See it makes sense that whoever put those bombs in the field would have tracking devices in every single one of them so he would know when they were in place.
Bombaları ortalığa kim çıkardıysa her birine izleme cihazı koymalıydı böylece yerlerinde olduklarını bilebilecekti.
So, living beings can enter the other universe but electrical devices can't?
Yani canlılar diğer kainata girebilir ama elektrikli cihazlar giremez öyle mi?
They use soothing devices like big houses and hotels and servants.
Büyük evler, oteller hizmetçiler gibi bazı rahatlatıcı araçlar kullanıyorlar.
Combine that with the technical specs of the security devices in the room, and you'll know where the holes in the security are.
bunları odadaki güvenlik aletlerinin teknik detaylarıyla birleştirdiğinizde, güvenlikteki boşluğun nerde olduğunu bulabilirsiniz.
They've got devices everywhere.
Her yerde aygıtları var.
You must insert your hands and push the buttons to start the devices before you.
Ellerini içeri sokup önündeki mekanizmayı çalıştırmak için oradaki düğmelere basmalısın.
A cable runs through your collar devices.
Tasmalarınızdan geçen bir kablo var.
The Technician, with her cold devices.
Soğuk aletleriyle gezen teknisyen.
Now, left to their own devices, the radiation will break down the canisters and then infect your people and planet.
Şimdi, kendi haline bırakırsak, radyasyon kutulardan sızarak açığa çıkacak. Ve insanlarınızla birlikte gezegeninize bulaşacak.
And maybe my devices helped a little?
Belki cihazlarımın da birazcık yardımı olmuştur?
Genji's devices never cease to amaze.
Genji'nin cihazları asla hayrete düşürmez.
Do you know what happens if you hold two identical sonic devices against each other?
Acaba, hemen hemen aynı iki sonik cihazı birbirlerine karşı kullanırsam ne olur, biliyor musun?
Tell me, boy, how many Atmos devices have been installed?
Söyle bakalım, delikanlı, kaç ATMOS cihazı kuruldu?
Yes, but truly excellent sleeping devices.
Evet, ama uyumak için harika bir araçtır.
protects outside interference from jamming devices.
Yayın bozucu cihazları, dış etkilerden korur.
Protects outside interference from jamming devices.
Yayın bozucu cihazları, dış etkilerden korur.
Copying devices are notoriously unreliable psychic fetters.
Hayır, kopyalama cihazları herkesin bildiği gibi,... güvenilmez psişik engellerdir.
Explosive devices.
Bomba.
Explosive devices...
Patlayıcı madde...
Just explosive devices.
Bunlar bomba.
You know, we also, uh, found one of those portable GPS navigation devices in Meechum's van.
Şu portatif GPS navigasyon aletleri var ya Meechum'un minibüsünde bir tane de ondan bulduk.
We, uh... we don't really know where our competitors are,'cause all the tracking devices are lost or malfunctioning.
Rakiplerimizin nerede olduklarını bilmiyoruz çünkü tüm iz sürme aygıtları kayıp ya da bozuk.
The devices are viable.
Cihazlar gerçek.
'All other devices neutralised.
Diğer bütün bombalar etkisiz hale getirildi.
'Due to the courage of our security services,'three devices did not explode, and the one that did caused no civilian casualties.
'Gizli servisimizin cesaretinden dolayı üç bomba patlamadı, patlayan bir tanesi ise sivil kayba yol açmadı.'
Three devices did not explode...
Üç bomba patlamadı.
One of them, "Rain from Heaven", involved secreting portable nuclear devices around the United Kingdom for use in future deployment.
Onlardan biri olan "Cennetten Gelen Yağmur" Birleşik Krallık civarında gelecekte kullanılmak üzere taşınabilir nükleer cihazlar gizlemeyi içeriyor.
Russia claims the devices may have fallen into the hands of terrorist organisations.
"Ruslar cihazların terörist grupların eline düşmüş olabileceğini iddia ediyorlar."
It's the ATMOS devices.
ATMOS cihazları.
Did he have like devices and stuff?
Küçük oyunları falan var mıydı?
People are being told to stay away from all cars with Atmos devices attached.
ATMOS cihazı takılı tüm araçlardan herkesin uzak durması söylendi.
Increase the Atmos devices to maximum.
ATMOS cihazlarını maksimuma çıkarın.
We're equipped with a forest of amazing devices, including touch receptors sensitive enough to feel a single beat of a fly's wing.
Bir sineğin kanat çarpışını bile hissedebilecek kadar hassas dokunma alıcılarının da aralarında olduğu ilginç cihazlardan oluşan bir ormanla donatılmış haldeyiz.
We have nothing like these fancy devices in our time!
Bunun gibi süslü cihazlar bizim zamanımızda yoktu.
I go in and manually connect both devices at the precise moment of synchronicity with the time-space continuum.
Uzay-zaman sürekliliğinin tam senkronizasyonu sağlandığı anda içeri girip iki cihazı da birbirlerine elle bağlayacağım.
Two weeks ago, he purchased state-of-the-art Remote triggering devices.
İki hafta önce, uzaktan kumanda ile tetiklenen cihazlar satın aldı.
Please return your seats to the upright position and turn off all electronic devices.
Lütfen koltuklarınıza dönüp, dik pozisyona getiriniz ve tüm elektronik aletleri kapayınız.
So you're saying these people could control electronic devices?
Yani bu insanlar elektronik aletleri kontrol edebiliyorlar mıydı?
A person who has developed the ability to affect or maybe even control electrical devices.
Elektronik aletleri etkileyebilme hatta kontrol edebilme yeteneklerine sahip bir insan.
They're a real-time, practically instantaneous link between two ancient devices.
İki Eski cihazı arasında gerçek zamanlı, neredeyse ani bağlantılar.
In fact, it's high-grade, Japanese silicone skin. They use it to protect keyboards and electronic devices from scratches.
Özellikle klavye ve elektronik eşyaların çizilmesini önlemek için üretiliyor.