English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / Doesn't make sense

Doesn't make sense tradutor Turco

5,439 parallel translation
It doesn't make sense for the Panthers to be shutting me out.
Panterlerin beni şimdi dışarıda bırakması hiç mantıklı değil.
That doesn't make any sense.
Bu mantıklı değil.
- This doesn't make any fucking sense!
- Çok anlamsız!
Doesn't make any sense, but I figured I ought to report it.
Hiç mantıklı gelmiyor ama galiba polise haber vermeliyim.
This doesn't make any sense!
Bu hiç mantıklı değil!
This doesn't even make any sense!
Bunun hiçbir anlamı yok! Dur lütfen!
Something doesn't make sense.
Bir şey hiç mantıklı değil.
That doesn't even make sense.
Hiç mantıklı gelmiyor.
Oh, come on, Leonard, I know the car was a thoughtful gesture and I really appreciate it, but it doesn't make sense to have both.
Hadi ama Leonard, araba düşünceli bir jestti ayrıca çok sağ ol da ama iki taneye gerek yok ki.
It just doesn't make sense.
-... artık canavar mı değil mi anlıyorum. - Sadece bu hiç de mantıklı değil.
Ah, it doesn't make any sense.
Hiç mantıklı değil.
It doesn't make sense, but I'm not doing this because of the journal, I'm doing this because what does make sense is protecting Vincent from Gabe.
Mantıklı gelmiyor, bunu günlük dedi diye yapmıyorum. Bunu Vincent'ı Gabe'den korumak mantıklı geldiği için yapıyorum.
Doesn't make sense.
Mantıklı değil.
Then Mr. Padilla here went to town on him. Oh, come on. - That doesn't even make sense.
- Yapmayın, hiç mantıklı değil.
That doesn't make sense.
Bu hiç mantıklı değil. - Evet, şakası yok.
That doesn't make sense.
- Nasıl olur?
That doesn't make sense.
Hiç mantıklı değil.
That doesn't make any sense.
- Bu hiç mantıklı gelmedi.
It doesn't make any sense.
Bu çok mantıksız.
Look, the whole thing doesn't make sense.
Bak, tüm bu seyahat çok anlamsız duruyor.
- It doesn't make sense.
- Ahmed, beni almalarına izin verme.
It doesn't make much sense.
Pek mantıklı gelmiyor.
It doesn't make sense.
Bu mantıklı değil.
This doesn't make sense.
- Bu hiç mantıklı değil.
What doesn't make sense?
- Ne hiç mantıklı değil?
Doesn't make any sense.
Hiç mantıklı değil.
That doesn't make sense, Barry.
Bu hiç mantıklı değil Barry.
But there's no other blood event in the car, and... the pattern doesn't make any sense.
Ama arabada başka kan sonucu yok, ve... Numune hiçbir anlam ifade etmiyor.
I spoke to her, what she says doesn't make any sense.
Onunla konuştum ama mantıksız şeyler anlatıyor.
Considering the ruse, the unsub is extremely controlled, but his M.O. doesn't make any sense.
Kullandığı numaraya bakarsak şüpheli aşırı kontrollü, ama yöntemi çok mantıksız.
- This doesn't make any sense.
- Bu hiç mantıklı değil.
This doesn't make sense!
Eğer uzun yaşamın ve dayanıklılığın sana güç verdiğini düşünüyorsan buradaki tek aptal sensin demektir.
That doesn't make sense.
Bu çok saçma.
Well, that doesn't make sense.
Bu çok saçma.
That doesn't make sense.
- Hiç mantıklı değil.
So this, like, totally doesn't make sense.
Yani bu sanki, tamamen mantıklı değil.
I mean, this doesn't really make sense, does it?
Pek de mantıklı değil değil mi?
God, it doesn't make sense.
Tanrım, bu bir şey ifade etmiyor.
That doesn't make any sense.
Bu Hiç mantıklı degil.
I know this doesn't make a lot of sense to you, but Helen and I are trying to raise decent human beings, good citizens, not just happy idiots with nothing in their heads but how to get more, spend more, make more.
Bu size mantıklı gelmeyebilir ama Helen ve ben düzgün ve iyi insanlar yetiştirmeye çalışıyoruz. Sadece'nasıl kazanalım, nasıl harcayalım'diye düşünen boş kafalı, mutlu ve aptal çiftlerden olmasınlar diye.
I'm sorry, but it doesn't make any sense.
Kusura bakmayın ama hiç mantıklı değil.
I mean, that doesn't technically make sense?
Demek istediğim, teknik olarak kulağa mantıklı geliyor mu?
I'm not quite sure, it doesn't make sense.
Tam anlamadım, mantıklı değil.
It doesn't make any sense.
Hiç mantıklı gelmiyor.
~ Somewhere familiar. ~ But that doesn't make any sense.
- Bildiği yerlere. - Hiç mantıklı gelmiyor.
That doesn't make any sense at all.
Hiç mantıklı değil.
It doesn't make any sense.
Bu hiç mantıklı değil.
"The warden wasn't born." That doesn't make any sense.
"Müdür bono çekti." Çok anlamsız.
This doesn't make any sense.
Bu hiç mantıklı değil.
That doesn't even make any sense.
Saçmalama.
It's just the shirt, isn't it? It doesn't make sense.
Mantıksız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]