English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / Don't say a thing

Don't say a thing tradutor Turco

236 parallel translation
I usually don't call you crazy, but that's a crazy thing to say.
Sana genelde deli demem ama... -... bu tam delilik.
Above all, don't say a thing to François, not one word.
Her şeyden önemlisi, François'ya hiçbir şey söyleme tek kelime bile. "
Don't you dare say a thing like that.
Böyle bir şeyi söylemeye nasıl cüret edersin.
You know it's a funny thing, but I don't know what to say.
Biliyor musun, tuhaf ama ne diyeceğimi bilmiyorum.
Don't say such a thing.
Söyleme öyle.
You don't believe a thing I say, do you?
Ne dersem diyeyim inanmıyorsun, değil mi?
Since this is my first visit, I don't see how you can say such a thing.
Bu daha ilk ziyaretim, neden böyle söylediğini anlayamadım.
- Don't say a thing like that.
Böyle bir şey söyleme şimdi.
Don't say a thing like that.
Böyle bir şey söyleme.
We don't have to say a thing if we don't want to.
Susma hakkımız var.
Don't say such a thing.
Böyle şeyler söyleme.
You know just the right thing to say to a girl at the right time, don't you?
Bir kadına ne zaman, ne söyleyeceğini nasılda biliyorsun!
- You say you don't know a thing.
- Bir şey bilmediğini söylemiştin.
Don't you ever let me hear you say a thing like that again!
Ağzından bir daha böyle bir söz duymayayım!
How can she say a thing like that when I saw her with my own eyes? If I hadn't been there, I don't know what she'd have done.
Kendi gözlerimle gördüm, nasıl böyle söyleyebilir?
I don't understand a thing you say.
Tek kelime anlamıyorum söylediklerinden.
A child still wanders about at one o'clock at night and you don't say a thing about it?
Bir çocuk gecenin 1'inde geziyor ve sen bundan bahsetmiyorsun.
- Don't they say a thing about Cheap John?
- Cheap John'la ilgili bir şey söylemiyorlar mı?
Don't say such a thing, for God's sake.
Allah aşkına böyle şeyler söyleme.
The boys on the new shift, they keep asking me... why a homicide lieutenant has requested to stay on this kidnapping thing, uh... I... I don't know what I'm supposed to say.
Görevi yeni devralan çocuklar bana sürekli soruyorlar... niçin bir cinayet masası komiseri bu adam kaçırma işinde kalmayı istedi, diye... ben... ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't think that's a particularly nice thing to say Mr. Mahoney.
Bu hiç de hoş bir yakıştırma değil Bay Mahoney.
Don't say a thing to Nicole.
Nicole'e birşey söyleme.
Nothing. Practice exams don't count. They don't mean a thing.
Hazırlık sınavları sayılmıyor... bir anlamı yok.
Don't say a thing like that!
Böyle bir şey söylemeyin!
At best don't say a thing.
En iyisi bir şey söylememen.
I know you're going to say, "Don't make a big thing out of this."
"Bunu fazla ciddiye alma" diyeceğini biliyorum.
Well, I don't have a thing to say.
Söyleyecek bir şeyim yok.
I know what you're going to say... but I don't regret a thing.
Ne diyeceğinizi biliyorum ama hiç pişman değilim.
( KITT ) Don't say a thing.
Hiçbir şey söyleme.
- Don't say a thing, OK?
- Kimseye bir şey söyleme, tamam mı?
I don't know if I understood correctly, but I think he meant to say, that if we are on the brink of war, we can't do a thing about it.
Ben doğru anladım mı bilmiyorum, ama öyle demek istediğimi düşünüyorum, eğer biz savaşın eşiğinde isek, bu konuda bir şey yapamayız. Saçmalık!
Don't say a fucking thing.
Kapa lanet ağzını!
Don't say a thing.
Hayır, hayır.
- And you don't say a thing.
- Sen bir şey demiyorsun.
It's your bad luck to be born into a family... where people don't always know the right thing to do or say.
İnsanların her zaman doğru şeyi yapmadıkları ya da söylemedikleri bir ailede doğmuş olduğun için şanssızsın.
Don't say a thing.
Baba! Bir şey söyleme.
You don't say a thing unless Christian tells you to!
Christian söylemeden tek kelime etmezsin!
I don't mean to say that friendship is a small thing.
Arkadaşlık, basit bir şeydir, demek istemiyorum.
That is to say... I don't hold with this notion... that one's mind can be read like a book... or some such thing.
Demem o ki bir insanın aklının başkaları tarafından kitap misali okunabileceği tarzındaki görüşlere katılmıyorum.
Oh, yeah, I say the same thing, but a celebrity tells you and you run, don't walk, to cream.
Tabi ya, aynı şeyi ben söyledim ama bir ünlü söyleyince kreme değil yürümek, koşarak gidiyorsun.
Don't say a thing.
Hiçbir şey söyleme.
And if this thing does have a mother, I'd say we don't want to be around when she gets back.
Ve eğer bu şeyin bir annesi varsa, geriye döndüğünde etrafta olmayı istemem.
YOU DON'T KNOW JAN, OR YOU COULD NOT SAY SUCH A THING.
Jan'i tanımıyorsunuz, yoksa böyle bir şey söylemezdiniz.
- Yeah, but don't let that bother you. - What a thing to say!
Ama benim için endişelenmene gerek yok.
- Don't say a thing!
- Sakın sesini çıkarma!
Don't say a thing!
Kapat çeneni!
The worse this Nazi thing gets... the less anyone's gonna sleep like a log. Well, I don't know.
Naziler yayıldıkça deliksiz uyuyanların sayısı çok azalacak.
Well, I am afraid that I'll make a mistake and say the wrong thing... and, you know, uh, uh, uh, make a wrong turn somewhere... and you don't wanna take that risk.
Bir hata yapıp yanlış şeyi söylemekten, yanlış adım atmaktan... korkuyorum. Bu tehlikeyi göze almak istemezsiniz.
Don't say a thing, or I'll blow my top and give you 30.
Tek söz bile etme. Yoksa vazgeçip otuz milyona inerim.
You say that as if it's a bad thing. I don't think that is what the World Wide Web was created for.
Kötü birşeymiş gibi söylüyorsun. yaratılmamıştır.
And one more thing if you got anything to say let us know who you are, because a lot of us don't know each other.
Birşey daha. Söyleyecek bir şeyiniz varsa kim olduğunuzu belirtin ; çünkü çoğunuz tanışmıyorsunuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]