Done that tradutor Turco
19,903 parallel translation
And, um... we were all smoking weed and I had never done that before.
Beraber ot içiyorduk, ki daha önce hiç içmemiştim.
Yes, but no one's ever done that by choice before.
Evet ama daha önce kimse bunu yapmayı seçmedi.
Kind of been there, done that.
- Bu daha evvelden başıma geldi.
Have you... done that before?
Bunu daha önceden yapmış mıydın?
I've never done that before.
Daha önce hiç vermemiştim.
He shouldn't have done that to you, Ray.
Sana bunları yapmamalıydı Ray.
- I've never done that before.
- Daha önce hiç yapmadım.
I've done that drill more than once, and it does not include an FBI interrogation.
Bunları daha önce de yaşadım ama hiçbiri FBI soruşturması içermiyordu.
There are things that I've done.
Yaptığım bir şey.
Look, I know every single criminal thing that two-timing bucket-of-scum has done, okay?
Bak, bütün suç olaylarını biliyorum artık beni aldatan bu şerefsiz bitti, tamam mı?
But once that's done, it's all hands on deck to make you back into a redhead.
Ama yemekten sonra tek işim seni kızıl haline geri çevirmek olacak.
I need to get my head around... He's planning on killing Liv and me as soon as I'm done with that zombie list.
Adam zombi listesiyle işim biter bitmez beni ve Liv'i öldürmeyi planlıyor.
So that's it? You're done? You're not a priest anymore?
Bu kadar mı, işiniz bitti yani, bundan sonra rahip değil misiniz?
Dad could have done that.
Babam da böyledir belki.
I thought you would've done better than that.
Bundan daha iyisini yapacağını sanıyordum.
We were told there was nothing that could be done because... there's no law in place for... pictures of deceased people because when they pass away, their privacy rights go with them.
Bize, yapılacak hiçbir şey yok dendi çünkü ölü insanların fotoğraflarıyla ilgili bir yasa yoktu. Çünkü ölünce, mahremiyet hakları da onlarla birlikte gidiyordu.
I've done things that would make you hide under a blankie.
Yaptığım şeyleri duysan battaniyenin altına saklanırdın.
I would've just liked to get the attention of a few people so that way something could have been done with it.
Sadece birkaç kişinin dikkatini çekmek istemiştim. Böylece bir adım atılabilecekti.
I just wanted revenge and that's all I wanted and stuff, but... I mean, it's a lot harder just living your life full of hate and everything, so I just figured, at one point, I was like, " I'm kind of done with just being mad at everyone,
Başka bir arzum yoktu ama yalnızca nefretle yaşamak gitgide daha zor bir hal alıyor.
Then at some point, even a teenage boy has all the toys that they want. And they say, "i... I'm done."
Bir noktada, genç bir erkek bile tüm istediği oyuncaklara sahip olmuş olur ve "Benden... artık bu kadar" der.
They come to me beaten down, broken, full of guilt for the things they've done wrong and I take that guilt from them.
Bana yılmış, yıkılmış halde geliyorlar yanlış yaptıkları için suçluluk duyuyorlar ben o suçluluğu onlardan alıyorum.
I'll have you dog... to swear in court that all the murders... and past and present, monocracy you have done!
O zaman Yüzbaşı Çiçanin değil, sen, köpek, Mahkeme önünde gelmiş ve geçmiş bütün cinayetleri tek başına işlediğine yemin edeceksin!
Now, I stuck with you... because I always believed that when the time came, you'd do what had to be done.
Şimdi ise seninle kalakaldım çünkü her zaman şuna inandım zamanı geldiğinde, yapılması gerekeni yapıyorsun.
You don't have to live with the pain of the things that you've done anymore, the lives you have taken, and those you've lost.
Yaptığın şeylerin ve kaybettiklerinin acısıyla... yaşamana gerek kalmayacak.
You can't think that Bob done this!
Bob'un böyle bir şey yaptığını düşünemezsin.!
That's a nice speech, kid, but we're done talking.
Hepsi bu. Güzel konuşma yaptın, tebrikler ama konuşmamızın sonuna geldik.
That's what I told Jackson we'd do, and it's done.
Jackson'a bunu yapacağımı söyledim ve işimiz bitti.
That's a substantial breakthrough, Steph, well done.
Bu önemli bir dönüm noktası Steph, tebrikler.
You couldn't bear the thought of Bradford destroying your medical practice, so you decided to get rid of him first. Look, vandalizing Emil's car was not my proudest moment, but that doesn't mean I killed him. In fact, after I was done taking out my aggressions,
bu yüzden ondan kurtulamaya karar verdin bakın emil'in aracına barbarlık yapmak en gurur duyduğum şey değildi fakat bu adamı öldürdğüm anlamına gelmez aslında ona karşı agresifliğimi attıktan sonra emil ve ben tüm bu şeyler hakkında ufak bir knuşma yaptık
And for all the good that you've done, and all the kindnesses that you've shown me, I would love to help you discover who you really are.
Ve yaptığın tüm iyi şeyler, ve bana gösterdiğin nezaket için, kim olduğunu bulmana yardım etmek isterim.
Have I not done enough now to prove that I put this family first?
Bu aileyi her şeyin önüne koyduğumu daha sana kanıtlayamadım mı?
That Marco Bello has done this to me.
Bunu bana Marco Bello'nun yaptığını.
You guys said you were done lying to me, that it was different now because you could trust me.
Bana artık yalan söylemeyeceğinizi bana güvendiğiniz için işlerin değiştiğini söylemiştiniz.
When I heard that laugh, I was done for.
Acil. - Bak, biliyorum, ben...
I have done everything I can to help you keep your job, but if it comes down to that, I can't defend you.
İşini elinde tutman için yapabileceğim her yardımı yaptım ama iş oralara gelirse seni daha fazla savunamam.
I know you think they're pulling something, but that's because you can't imagine anyone ever valuing me as a real asset, when the truth is I've done more for you and the lawsuit than you've ever done for me or yourself.
Onların bir şey yaptığını düşündüğünü biliyorum, çünkü bu asla sana değer verebilecek, birini hayal edemediğinden, gerçek şu ki senden daha fazla, senin bana yaptığından ve kendine yaptığından daha çok iş yaptım.
Nevertheless, that don't change what's been done to you.
Yine de bu sana yapılanları değiştirmez.
She's probably the one who gave Doug Holliday the clap that done him in.
Muhtemelen Doug Holliday'e belsoğukluğunu da o bulaştırmıştır.
After everything that you've done for me, I'll see to it Ivan makes sure your father is safe.
Benim için yaptığın onca şeyden sonra Ivan'la konuşup babana göz kulak olmasını rica edeceğim.
If you had that much to lose, you shouldn't have done this in the first place.
Kaybedecek o kadar şeyin varsa başta bu işe bulaşmayacaktın.
If you ever needed a sign that our work is not done yet, this is it.
Hâlâ işimizin tamamlanmadığına dair kanıt istiyorsan, tam karşında.
That's all. I'm done.
Söyleyeceklerim bu kadar.
Well, I hope that money's worth it,'cause you're gonna have to live with what you've done for the rest of your life.
Umarım para yaptığına değer çünkü ömrünün sonuna kadar yaptığın şeyle yaşamak zorundasın.
Look, I'm not gonna pretend that I haven't done the same thing, but I am captain now.
Bak, aynısını ben de yapmamışım gibi davranmayacağım. Ama artık yüzbaşıyım.
I have done so much work on his mouth that he's paid for the hot tub on my boat.
Ağzında o kadar çalıştım ki teknemdeki jakuzinin parası ondan çıktı.
You're giving it back, and remember, the second that job interferes with your grades, you're done.
Geri vereceksin. Unutma, bu iş derslerine engel olduğu an ayrılıyorsun.
I'm thinking, at some point, Mark must have realized that he and Neil were both loose ends and that the crew was gonna clip them once the job was done.
Bence bir noktada Mark, Neil'la ikisinin açık uç olduklarını fark etmiş ve iş biter bitmez hırsızların kendilerinden kurtulacağını anlamış.
But I don't know if I can get that done without you.
Ama sensiz halledebilir miyim bilmiyorum.
Oh, that's the smartest thing Caroline's done since I've met her.
Caroline'ın tanıştığımızdan beri yaptığı en akıllıca şey bu.
Now that we're done catching up, here are the calls you've missed.
Arayı kapattıysak, cevaplayamadığın aramalar burada.
I'll tell her to join you with the Connollys, that's the shoe guy, as soon as she's done.
Ona Connollyler'le görüştüğünüzü söylerim hani şu ayakkabıcılar var ya. Bir an önce bitirir.
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16