Either that tradutor Turco
7,852 parallel translation
I thought that was your car out front... either that or someone's on their way to the airport.
Dışarıdakinin senin araban olduğunu anlamıştım. Çünkü ya sendin ya da biri havaalanına gidiyor.
It's either that or you hold it.
Ya orada yaparsın, ya da tutarsın.
Yes, either that or it's a safe zone.
Evet ya öyle ya da orası bir güvenli bölge.
Either that or fire them.
Ya bu iş ya da kov.
Either that, or someone she knows will.
- Ya da tanığı birileri biliyordur.
Either that, or the taco carts don't like the competition.
Ya anladılar, ya da Taco'cular rekabet sevmiyor.
Either that person succeeded in vomiting the poison before it took effect or they took an antidote prior to the taking of it.
O kişi ya zehir etki etmeden önce istifra etmiştir. Ya da zehirden önce panzehrini almıştır.
It was either that or...
Ya öyle olacaktı ya da...
Either that, or I finally had a psychotic break.
Ya da sonunda psikotik bir krize girdim.
What's left is a husk that either rots away behind bars or is executed outright.
Kalan şeyse ya parmaklıklar ardında çürümeye bırakılır ya da öldürülür.
But they do say "chief deputy," Officer Lappicola, so you can either change your attitude right quick or I'll tear you a new asshole that you can carry a watermelon in.
Ama "Müdür Yardımcısı" yazıyor memur Lappicola. Ya tavrını hemen değiştirirsin ya da kafanı sokabileceğin yeni bir delik açarım kıçında.
If he's at the Bennett shed, it means that Loretta is either partnered up with him, or...
Bennettlerin barakasındaysa, bunun anlamı ya Loretta onunla... -... ortak oldu ya da...
I have a feeling he's gonna come after me again, and if that happens, I don't want either of you near me.
İçimde benim peşimden geleceğine dair bir his var ve öyle olursa ikinizi de yakınımda istemiyorum.
None of that fowl play either.
Kuş cinayetine dair iz de yok.
That way I don't have to look at either one of you two liars.
Böylece siz iki yalancının da yüzüne bakmak zorunda kalmayacağım.
Why would he want to do that... either of those things?
Neden bunu yapsın? Bu ikisini de.
I don't suppose that concerns you, either.
Bunlar da sizi ilgilenmiyordur sanırım.
I don't know about that, either.
Bunu da bilmiyorum.
Cuz I don't either, but that was insane.
Çünkü ben de bilmiyorum. Manyaktı bu.
Eh heh heh heh heh heh heh... No. I don't like that one, either.
Bunu ben de sevmedim.
That could go either way.
Her yolu deneyebilirler.
I'm amazed either one of you two walked off the field after that hit.
İkinizden birinin o çarpışmadan sonra sahayı ayakta terk edebilmesi etkileyiciydi.
I don't know what that means either.
Bununda ne anlama geldiğini de bilmiyorum.
I never did get a rematch with that douche from eastern, either.
Doğu yakasındaki pisliklerle ödeşme fırsatı da bulamadım.
Either you tricked their beloved grandfather into signing away his rights, or you're the kind of son that dumps his demented old man in a nursing home.
Ya sevgili dedelerini kandırıp haklarını elinden aldığını söyleyeceksin. Ya da bunak babasını bakım evine tıkan bir evlat olacaksın.
If you want that laptop, you won't follow us, either.
O bilgisayari istiyorsan sen de bizi takip etmezsin.
Yeah, I didn't like that part, either...
Tabi! Bütün bu toplanma ve yerleşme...
Because if that is the case, he's not competent to stand trial, either.
Eğer dediğim gibiyse, zaten duruşma için de yeterli değil.
He didn't like that one, either.
Onu da beğenmedi. Şimdi ne olacak?
You're either fighting for an idea that's bigger than you, or you're fighting for yourself.
Ya kendinden çok daha önemli bir fikir için savaşıyorsun ya da kendin için savaşıyorsun.
But nobody suspicious entered at either the front or the back entrance around that time.
Ama o saatte kimse, ön kapıda... ve arka giriş kapısında şüpheli birini görmemiş.
What do you want to bet that Charlie Ganz's suicide wasn't real, either?
Charlie Ganz'ın da intiharının... gerçek olmadığına da iddiaya girer misin?
So I'm assuming that you then went to her for money... but she doesn't have any money either so, of course, you came to me.
Anladığım kadarıyla para için ona gittin ama onda da para yoktu, sen de tabii bana geldin.
No, I didn't do that either.
Hayır, onu da yapmadım.
Does that sound like either of me?
İki kişiliğimden birine benziyor mu?
So I'm gonna guess that no one's gonna let me watch Harvey, either?
Sanırım kimse Harvey'i izlememe izin vermeyecek öyle mi?
That's where D.O.C. will classify you either as minimum, medium or maximum.
Ceza İnfaz Kurumunun sizi minimum, medium ya da maximum olarak ayıracağı yer orası.
Don't call me that either.
- Bana öyle de deme.
I guess I never heard that story either.
Bu hikayeyi de hiç duymadım sanırım.
And when he wakes up in the morning, he does it all over again... because anything else is either speculation or suffering a future pain that will likely never happen.
Sabah uyandığında, sürekli aynı şeyleri yapar çünkü başka türlü ne duyumlara ne de gelecekte çekeceği acıya inanır.
Well, then you'll also know that if I don't find the author, Regina won't get her happy ending, either.
O zaman sana, yazarı bulamazsam kendi mutlu sonunu bulamayacağını da söylemiş olmalı.
And with that cuff, you won't have the magic to do it either.
- Ve bu kelepçeyle, büyü yapamayacaksın.
She got so deep in the shit in the end that she realized it's either dying or give in.
Sonunda öyle berbat bir duruma gelmişti ki ya ölecekti, ya da teslim olacaktı.
Did either of you see anything that could help us identify anyone?
İkinizden birisi kim olduğunu tespit etmemize yardım edecek birşey gördünüz mü?
You won't believe it, but I can't remember that either.
İnanmazsınız ama hatırlayamıyorum.
If that happened to me, I wouldn't have told anybody, either.
Aynısı bana olsaydı ben de kimseye söyleyemezdim.
That's how long we either shared a bedroom or an apartment or a damn tent in the woods.
Aynı odayı, aynı daireyi ya da ormanda aynı çadırı paylaştığımız süre.
- You know what? If one more person tells me that my baby is either hungry or full, I swear...
- Biliyor musun eğer bir kişi daha bana bebeğimin acıkmış ya da doymuş olduğunu söylerse, yemin ediyorum...
Kelly, I was hoping that either you or Dawson would say a few words.
Kelly, sen ya da Dawson'ın bir kaç şey..... söylemek isteyebileceğinizi düşündüm.
I take it from your abrupt pause that you either had a small stroke or Sarah walked in.
Aniden susmandan anladığım kadarıyla ya felç geçirdin ya da Sarah içeri girdi.
I don't really care about that either.
Bunu da umursamıyorum. Espri bombası oldun, değil mi?
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16