English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / English accent

English accent tradutor Turco

160 parallel translation
I'm just coated with an English accent.
Ben değilim. Sadece aksan örtüsünün arkasına saklanmış biriyim.
- Do the engines have an English accent?
- Motorlarında İngiliz aksanı mı var?
I mean, what is so special about an English accent?
İngiliz aksanının ne özelliği var?
The guy's got a heavy English accent.
Herif, ağır bir İngiliz aksanıyla konuşuyor.
How do you like my English accent?
Aksanım nasıl, beğendiniz mi?
How come you don't have an English accent?
Nasıl oluyor da İngilizce aksanın yok?
[In English accent] Do not pass go. Do not collect your $ 200.
Piyasaya sürme, 200 $ verme.
[Mock English Accent] By the way... would you mind awfully if I borrowed your shiny little chopper?
Bu arada küçük parlak helikopterini ödünç almamın sakınası var mı?
I was trying to develop an English accent.
Orada edindiğim tek şey İngiliz aksanını kapmak oldu.
I don't know. I think it might be that girl with the English accent.
Şu İngiliz aksanlı kızın sanıyorum.
( IN ENGLISH ACCENT ) Nasty bit of weather outside.
Dışarıda hava biraz kötü.
( IN ENGLISH ACCENT ) Good show.
Güzel gösteri.
- With an English accent?
- İngiliz aksanlı ama!
Well, first of all can you drop that phony English accent?
Önce şu İngiliz aksanı taklidini bırakır mısın?
The voice you'll hear has an English accent.
Simdi duyacağınız ses İngiliz aksanıdır.
Because unlike some other Robin Hoods I can speak with an English accent.
Çünkü, başka Robin Hood'ların aksine ben İngiliz aksanıyla konuşabiliyorum.
- Hello, Gil. ( English accent ) I heard you coughing on the air.
Bugün daha önce de öksürdüğünü duydum.
Trust me, the English accent will sell it.
İnan bana, İngiliz aksanı kendini beğendirecektir.
( English accent ) Am I crazy or is there a bright golden haze on the meadow?
Peki. Ben delirdim mi yoksa çayırda parlak, altın renkli bir sis mi var?
( Posh English accent ) " Thank you, this is wonderful.
" Teşekkür ederim, bu harika. Büyük bir kurdele.
I mean... he really did have an English accent, just like in all those old movies.
Yani eski filmlerde de Tanrı hep İngiliz aksanıyla konuşmaz mıydı?
- That guy with the English accent.
— İngiliz aksanlı adam.
[English Accent] Oh, don't listen to him.
Onu dinleme. Hepimiz yaşıyoruz.
[English Accent] Actually, we prefer to stay.
Aslına bakarsanız kalmak istiyoruz.
[Lisa With English Accent] Our top secret tonight - gay divorcee Luann Van Houten... has been cheating on her boyfriend, Pyro... with his best friend, Gyro.
Bugünkü haber kuşağımızda erkek arkadaşı... Pyro'yu en yakın arkadaşı Gyro'yla aldatan lezbiyen dul Luann Van Houten hakkında.
Jessica doesn't have an English accent.
Jessica ingiliz aksanıyla konuşmaz ki
I can do an English accent?
Ben ingiliz aksanıyla konuşabiliyor muyum?
Okay, but I am not talking in an English accent all evening.
Tamam, ama gecenin geri kalanında ingiliz aksanıyla konuşmam.
[With Middle English Accent] "Experience, " though noon auctoritee were in this world,
Eğer deneyim... ve dünyada hiç otorite hüküm sürmeseydi...
I never trusted her and that English accent.
Ona ve İngiliz aksanına hiç güvenmemiştim zaten.
I wish I could tell you that Sally Sanmarco was a slim, 6-foot-6 guy who looked like a prince and spoke with an English accent.
Size Sally Sanmarco'nun 1.80 boyunda, zarif, İngiliz aksanıyla konuşan bir prense benzediğini söylemek isterdim.
Michael might have noticed her disability, if it had not been masked by her English accent.
Michael, İngiliz aksanı olmasaydı bu durumu farkedebilirdi.
She drives a blue Mercedes, speaks with an English accent.
Mavi bir Mercedes kullanıyor, İngiliz aksanıyla konuşuyor.
[IN ENGLISH ACCENT] "Le... tranger".
L'etranger.
How speak you the king's English with no trace of accent?
Kraliyet İngilizcesini aksansız nasıl konuşuyorsun?
It was Arlington or Kensington, something English, but he had an accent you could chop off with an axe.
Arlington ya da Kensington, İngilizce bir şeydi, fakat düzelmeyecek bir aksanı vardı.
Ayoung lady with an accent... English, for sure.
İngiliz aksanı olan genç bir kızla.
English with a Spanish accent?
İspanyol aksanıyla İngilizce mi?
No problem, pal. [English Accent] Well, that's very kind of you.
Çok naziksin.
I think English is so much prettier when spoken with a French accent, don't you?
Bence İngilizce, Fransız aksanıyla konuşulunca çok daha iyi.
Her English was terrible, but they adored her Russian accent.
İngilizcesi berbattı ama Rus aksanına bayılırlardı.
She has an accent because she's English.
Aksanı var çünkü o İngiliz.
( English accent ) Hello.
Merhaba.
You were brought up in Mexico, and when you speak English... you speak it with a Castilian accent.
Meksika'da büyüdün ve İngilizce konuştuğun zaman Kastilya aksanıyla konuşuyorsun.
Are you English? You've no accent.
İngiliz misiniz?
Fez, it's not real English when you speak it with a foreign accent.
Fez, yabancı aksanınla konuşunca o, gerçek İngilizce olmuyor.
[English Accent] Relax, Lanie, it's all right.
- Sakin ol.
MADONNA : ( IN FAKE BRITISH ACCENT ) I'm telling you, I'm English.
Oh, size söylüyorum ben İngilizim.
It's different. Your accent.... so English.
Aksanın çok farklı, sanki İngiliz aksanı gibi.
( American accent ) Look, a real English bookie's.
Bak, gerçek bir İngiliz kumarhanesi.
You move into a one-room apartment, start taking in laundry and speaking English with a Yiddish accent. start taking in laundry and speaking English with a Yiddish accent. ( Melanie laughs ) Hey, honey.
Tek odalı bir daireye taşınıp, çamaşır yıkamaya gidip, Yahudi aksanıyla İngilizce konuşuyorsunuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]