Englishman tradutor Turco
694 parallel translation
Did you get a load of that englishman with the single cheater?
Gözünde gözlük varken... -... o İngiliz'i gördün mü?
Er, what do you think of the average Englishman?
Sıradan İngiliz erkeği hakkında ne düşünüyorsun?
There's an Englishman, a professor.
Evet. Bir ingiliz var, profesör.
Capt. Blood, are you, an Englishman, thinking of leaving... when yonder, an English town is being taken?
Kaptan Blood, bir İngiliz olarak siz İngiltere işgal edilirken buradan ayrılacak mısınız?
But you must listen to an Englishman about tea.
Ancak çay konusunda bir İngiliz'e kulak vermelisiniz.
It's self-respect, like the Englishman dressing for dinner in the jungle.
Bu kendine saygıdır, bir İngiliz'in ormanda yiyeceği akşam yemeği için giyinmesi gibi.
I think, an Englishman. He brings best regards from Captain Buckler.
Sanırım bir İngiliz Yüzbaşı Buckler'in iyi dileklerini getirmiş.
- The Englishman.
- İngiliz bey.
Of course, there was a tall old Englishman who came here after you had gone. He said...
Tabi ya, uzun boylu bir ingiliz Bey siz gittikten hemen sonra geldi ve dedi ki...
No true Sangali would enter a room with the self-assurance of an Englishman.
Hiçbir gerçek Sangali içeriye bir İngiliz gibi kendinden emin girmezdi.
Since mighty roast beef is an Englishman's food
Kızarmış biftek olduğu için İngiliz'in yemeği
One Englishman fly walks in, and now our web is baited.
Bir İngiliz sineği ağımıza düştü ve yem oldu.
" Thwaite visited the place in the company of another Englishman.
" Thwaite başka bir ingilizle birlikte buraya geldi.
They had a telegram from Paris... and it seems there was an Englishman who made a bet- -
Paris'ten bir telgraf gelmiş... ve görünen o ki, bir İngiliz ile bahse girmişler...
He thought perhaps you could help identify this Englishman.
Belki senin İngilizin kimliğini tespit edebileceğini düşünüyor.
Well, for one thing, you're an Englishman, not an American.
Bir kere sen İngilizsin, Amerikalı değilsin.
It's a good thing I wasn't born an Englishman.
İngiliz olarak doğmamam isabetli olmuş.
Once I said I didn't know a typical Englishman.
Bir zamanlar tipik bir İngiliz tanımadığımı söylerdim.
An Englishman's home is his umbrella...
Bir İngiliz'in evi onun şemsiyesidir.
I'm trying to look at it with an Englishman's eyes.
Bir İngiliz gözüyle bakmaya çalışıyorum.
And... You see, in this very nursing home, sir, I met my wife for the first time. And I met an Englishman who became my greatest friend.
Anlayacağınız üzere, bu özel klinikte eşimle ve daha sonra en iyi arkadaşım olacak bir İngiliz ile tanıştım.
I never thought it possible that an Englishman could be so romantic.
Bir İngiliz'in bu kadar romantik olabileceği aklıma gelmezdi.
But don't underrate that Englishman.
Fakat o İngilizi hafife alma.
She married an Englishman called Potts.
Potts diye bir İngilizle evlendi.
And he hates the guts of every Englishman.
İngilizlerden ölesiye nefret eder.
Besides, I think it ought to be an Englishman.
Kaldı ki, bence bir İngiliz olmalı.
Peter D Carter, an Englishman, should have died on the second day of May, 1945, at ten after four of the clock, British Double Summer Time.
Peter D Carter, bir İngiliz, İngiliz yaz saatine göre, 1945 yılı mayısının ikinci günü, saat dördü on geçe ölmesi gerekiyordu.
The next points are, is this young Englishman in love with this girl of American stock?
Diğer önemli nokta, bu genç İngiliz, güzel Amerikan soyundan gelen bu kıza aşık mıydı?
It can happen between an Englishman and an American girl.
Bir İngiliz erkeği ile Amerikalı bir kız arasında da aşk olabilir.
Is Peter D Carter what you'd call a good Englishman?
Peter D Carter'ı iyi bir İngiliz olarak nitelendirebilir misiniz?
That could not have been said by an Englishman.
Bir İngiliz bunu söyleyemezdi.
An Englishman thinks as he likes in religion and politics.
Bir İngiliz, dinde ve politikada istediği gibi düşünür.
The agent at Mopu is an Englishman.
Mopu'daki temsilci bir İngiliz.
What Englishman could be more handsome than I
Hangi İngiliz benden daha yakışıklı olabilir ki
The sea's the only high road for an Englishman.
Bir İngiliz için tek yol, denizdir.
Are you serious, Englishman?
Şaka mı yapıyorsun İngiliz?
You're not a native Englishman.
Doğuştan İngiliz değilsin, değil mi?
This is no joke, Englishman.
Bu şaka değil İngiliz.
Englishman, I am much older than you.
Bak İngiliz. Ben senden çok yaşlıyım.
I'm an ordinary Englishman.
Ben sıradan bir İngilizim.
That's an Englishman named Rudolf Rassendyll! "
Rudolf Rassendyll adlı bir İngiliz! "
And let the Englishman reign for the rest of his life?
O ingiliz'in ömür boyu saltanat sürmesine izin mi vereceğiz?
But if the Englishman died first and was buried in the cathedral as the king...
Ama İngiliz benden önce ölürse ve kral olarak gömülürse...
Goodbye, Englishman.
Hoşçakal İngiliz.
That young Englishman claims I encouraged him.
Bu genç İngiliz erkeği kendisini teşvik ettiğimi iddia ediyor.
No, but there's a type of Englishman goes off to coffee plantations without caring whether there's any money in it or not.
Yok. Ama bu işte para olup olmadığını zerre kadar önemsemeden kahve çiftliğine giden tipte bir İngiliz var.
I suppose that type of Englishman is like a story I once heard.
Sanırım bu İngiliz tipi, bir zamanlar duyduğum hikayedekine benziyor.
Now i s an important Englishman.
Şu anda bir İngiliz için önemli bu.
You know, " Fee, fie, fo, fum, I smell the blood of an Englishman.
Şunu biliyorsundur, " Tik, tuk, tak, tum, Bir İngiliz'in kokusunu alıyorum.
I do not know that Englishman alive with whom my soul is any jot at odds... more than the infant that is born tonight.
Aklıma hiçbir İngiliz yurttaşı gelmiyor ki onunla bir alıp veremeyeceğim olsun. Tıpkı yeni doğmuş bir bebekle sorunum olmadığı gibi.
" Englishman will pay $ 150 and expenses...
" 150 dolar maaş artı giderler ödenecektir...