English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / Executions

Executions tradutor Turco

330 parallel translation
Gin for executions, beer for birthdays, wine for weddings and champagne.
İdamlar için cin, doğum günleri için biraz, düğünler için şarap ve şampanya.
It is not more prisons we need, it's more executions. We're far too lenient.
Daha fazla hapise gerek yok, daha fazla idama gerek var.
The Reich Protector himself will supervise personally... the necessary executions at the Skoda plant.
Skoda fabrikasındaki gerekli infazlarla... Reich Koruyucusu kendisi kişisel olarka kendisi ilgilenecektir.
"In retaliation for the cowardly murder of the Reich Protector... it is ordered that commencing at 2 : 00 today... executions will be carried out every 2 hrs instead of 24... unless the assassin is surrendered."
"Reich Koruyucusuna karşı korkakça işlenen cinayete misilleme olarak... verilen emre göre şayet katil teslim olmazsa... bugün saat 2 : 00'den itibaren her 24 saat yerine... her 2 saatte bir infaz yapılacaktır."
Remember, we won't stop the executions until we have the assassin.
Unutmayın, katili buluncaya kadar infazları durdurmayacağız.
The executions will cease the minute the case is finished.
İnfazlar dosya kapandığı zaman bitecek.
I don't like to cover executions... but I must say this is one I don't mind.
İdamları haber yapmayı sevmem ama söylemem gerekir ki bu hiç umurumda bile değil.
The mass executions take place in the gas chambers constructed here with carbon monoxide and in the cremation ovens
Burada, inşa edilen gaz odalarında karbon monoksit gazıyla ve fırınlarda kitle katliamları gerçekleştiriliyor.
I'd put in a Chamber of Horrors : Murder, torture, executions... scare the life out of people. I don't care for that kind of patronage!
Korkuların Meclisine koyardım cinayet, işkence, infaz... dışarıdaki insanları korkutur.
This yard in Block 11, shielded from view, has been specially arranged for executions,
Orası 11 No'lu blokta ve, dışardan görünmüyor, özellikle infazlarda,
I knew that executions took place within the prison.
İdamların hapishanenin içinde bir yerde yapıldığını biliyordum.
These executions will be a perfect tonic for the entire division.
Bu infazlar bütün tümeni canlandıracaktır.
- As in executions?
- İdamlar gibi mi?
Plots... executions.
Suikastler... idamlar...
There were executions, yes, but nothing like that.
İdamlar oldu, evet. Ama böyle değildi.
It's not unusual that we televise executions.
İdamları yayınlamamız alışılmadık bir olay değil.
It's not unusual that we televise executions.
- İdamları yayınlamamız alışılmadık bir olay değil, Bay Woodsworth.
Last year, in the mass executions, we televised around the clock.
Geçen yıl toplu idamlarda gün boyu yayın yaptık.
Executions are suspended!
İnfazları bitirin!
I could fix for you to attend executions.
İnfazlara katılmanı da ayarlayabilirim.
I walked through the threaten of executions
İnfazların tehdidi altında yoluma devam ediyordum.
Relief arrived, but too late to prevent the executions.
Yardım ulaştığında infazlarını önlemek için çok geçti.
They stand huddled together there and hear through the windows the guards talking about executions.
Orada birbirlerine sokulmuş duruyor ve pencerenin dibinde idamlardan bahseden gardiyanları dinliyorlar.
The executions will begin at once.
İnfazları toplu şekilde yaparız.
The time they carry out executions.
İbadetleri tamamlandığı zaman.
If you tell, there'll be a rash of executions, and you don't want that.
Eğer ağzından bir şey kaçırırsan ortalık kan gölüne döner, sen de bunu istemezsin.
Proceed with the executions, then.
İnfaza başlayalım öyleyse.
And I can say that all my executions have been perfect.
Ve diyebilirim ki bundan öncekiler kusursuzdu.
He was responsible for executions, which is considerably worse than the sentence he gave me.
İnfazlardan o sorumluydu ki bu da bana verdiği cezadan çok daha kötüydü.
Must billet troops, give forage to horses, make a couple of executions.
Askerler konaklamalı, atlara yem verilmeli, bir kaç infaz yapılmalı.
We don't need executions.
Ölümlere lüzum yok.
" Then, there are the false executions.
" Bazı günler sahte infaz haberi geliyor.
For those reasons, the trial and executions were inevitable.
Bu nedenlerle, mahkeme ve idamlar kaçınılmazdı.
The detentions had started, deportations and executions.
Hemen akabinde tutuklamalar, sürgünler ve infazlar başladı.
Too many executions.
Bir sürü infaz.
How many executions during your cut?
Sen içerideyken kaç idam oldu?
Yes, I agree the army should take over but I think it should not interfere with the programme of street executions which have been the shot in the arm the economy needed.
Bence de ordu yönetime el koymalı ama ekonomiyi canlandıran sokak idamlarına müdahale etmemeli.
More executions are still taking place.
Halen başka infazlar da gerçekleştiriliyor.
Executions are taking place all over the city.
Kentin her yerinde infazlar yapılıyor.
They have killings and executions and assassinations.
- Cinayetler, idamlar, suikastlar.
Executions should be interesting
İdamlar eğlenceli olabiliyor.
There will be executions this morning,... therefore Major Volkmann asks that your men be present and armed.
Bu sabah infazlar gerçekleştirilecek. Binbaşı Valkmann, adamlarınızın hazır ve silahlı olmalarını istiyor.
There were nine executions the next day.
Ertesi gün dokuz kişi idam edildi.
All three are to receive summary executions today.
Üçünü de bugün idam edin.
Executions and terrorism.
İnfazlar ve terörizm.
Ritual executions.
Ritüel İnfaz
I must attend to some executions.
Ben bazı idamlara katılmalıyım.
All the executions she orders, they never come about.
Onun emrettiği idamlar asla yerine gelmez.
The executions, the victims'cries, the screams, but we couldn't see anything.
İdamları, kurbanların ağlamalarını çığlıkları, fakat hiçbir şey göremiyorduk.
Able to resist the executions...
Baskılara, işkenceler, sistemin tuzaklarına rağmen direnmeye muktedir olmak...
- Sanctioning executions?
Hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]