Exhaling tradutor Turco
73 parallel translation
[Dr. Wilbur exhaling]
Şimdi sadece hatırlamanın güvenli olacağı şeyleri hatırlayacaksın.
[exhaling] THAT'S WHAT IT IS WITH RICHARD THEN.
Peki ya Danny, o da sevgi miydi?
IT COULD WAIT TILL MORNING. [Exhaling]
Yola sabah da çıkabiliriz.
Exhaling!
Nefes vermek!
[Exhaling] How can I stop now?
Şimdi nasıl durayım?
( exhaling ) So, what did you want to tell me?
Evet, sen ne söylemek istiyordun?
[Inhales Deeply ] Inhale the positivity, [ Exhaling] exhale the negativity.
İyiliği nefesinle al kötülüğü nefesinle ver.
OR BREATHING. I'M STILL INHALING AND EXHALING.
Hala nefes alıp veriyorum.
That unfamiliar sound you hear is me exhaling with relief.
AlışıImamış seslerin olduğunu duyup ferahlıkta nefes veririm
Oh, let's see. [Exhaling] Uh...
Oh, bakalım.
[Exhaling]
[Nefes sesi]
The parasites spread by exhaling spores into their victims'mouths.
Parazitler sporlarını kurbanlarının ağzına boşaltarak yayılıyorlar.
[Exhaling] Oh.
Oh.
( exhaling ) My client has agreed to plead to possession and answer any questions.
Müvekkilim savunma hakkını kullanmaya karar verdi ve tüm sorularınıza cevap verecek.
Exhaling is letting go, is surrender.
Nefes verme rahatlama, teslim olma anlamına gelir.
Now we're exhaling slowly.
- Sonra, yavaşça boşaltıyoruz.
( exhaling ) Oh, hey, there she is.
İşte orada.
[Exhaling] Five minutes.
Beş dakika. Evet.
Exhaling back into downward-facing dog.
Şimdi tersini yapıp başınızı eğin.
Hey, hey, hey! ( Exhaling sharply ) ( yells ) I've noticed that very few people are scary once they've been poked in the eye.
Hey, hey, hey! Gözlerine vurulunca çok az kişinin korkutucu oldugunu farkettim.
- [Francine Exhaling] - Honey, I can explain.
Tatlım açıklayabilirim.
[Exhaling deeply] But no reason why we can't keep trying.
Ama denemeye devam edebiliriz.
We're smoking here, but we're actually exhaling thataway.
Sigara içiyoruz ama aslında dumanı nefesimizle uzaklaştırıyoruz.
Zarek's got them inhaling fear and exhaling anger.
Zarek sayesinde korkuyu içlerine çekip, dışarıya öfke soluyorlar.
( Exhaling ) What?
Ne?
But I'm assuming that, just like heaven and exhaling, he can wait.
Ama sanıyorum ki, cennet gibi, nefes vermek gibi, bekleyebilir. Ne var biliyor musun?
'Cause as long as she's exhaling, there's going to be smoke in this house anyway.
O, dumanı dışarı verdiği sürece bu evde duman hep olacak.
Let's just stand here for a second breathing in, letting go of our whole day, putting it out the door, focusing on the present moment, inhaling, exhaling through our nose.
Bir saniyeliğine ayakta durup nefes alıyoruz ve, tüm günümüzü kapının dışarısında bırakıyoruz, şuanki ana odaklanıyoruz, nefes alıyoruz, burnumuzdan veriyoruz.
Let's stay there, inhaling, exhaling, relaxing our shoulders.
Böyle kalın, nefes alın, nefes verin, omuzlarınızı rahatlatın.
Lt's exhaling!
Nefes veriyor!
How about your lungs, inhaling, exhaling, breathing?
Ciğerlerin nasıl? Nefes alma, verme, solunum?
[exhaling] It's good.
Çok iyi geldi.
I don't even feel like breathing and exhaling CO2!
Nefes alıp vermeye bile üşenirdim ben!
The road to recovery is reached by inhaling the positive, and exhaling the negative.
Çünkü bu beklediğimizden daha ilerde ve fazla
Inhaling the positive, and exhaling the negative. Now please repeat the motto.
Olumlu olmak sanılandan çok daha fazla
The road to recovery is reached by inhaling the positive and exhaling the negative.
Her zaman olumlu olmalı ve nefes almalıyız
It's time to stop waiting and start... Exhaling.
Beklemeyi bırakıp, nefes almaya başla.
Maybe next time, you'll show up ten minutes early without the attitude and the fidgety exhaling.
Bir dahaki sefere, tavrın ve kurtlu nefes vermelerin olmadan on dakika önce gelmelisin.
Paradise number four were your lips... exhaling a breath that steamed into the air in successive repetitions.
Dört numaralı cennet senin dudaklarından çıkan nefesin havada tekrar tekrar buhar oluşturmasıydı.
Paradise number four were your lips, exhaling a breath that steamed into the air in successive repetitions.
Dört numaralı cennet senin dudaklarından çıkan nefesin havada tekrar tekrar buhar oluşturmasıydı.
One, two... ( Exhaling )
Bir, iki...
Look, it's Tucker Franklin! [EXHALING HEAVILY]
Bakın Tucker Franklin!
( exhaling deeply ) No.
Hayır, bence -
and while exhaling, relax and let yourself go.
Burundan derin nefes alıyoruz ve nefes verirken gevşiyor ve rahatlıyoruz.
[Exhaling deeply] You don't know...
Bilemezsin...
No, no, no... [exhaling]
Hayır, hayır...
( EXHALING )
- Bak...
( EXHALING ) Okay, come on.
Haydi!
[Exhaling] Okay.
Aferin.
[EXHALING SHARPLY]
Beni izlesene.
Titans, go! ( exhaling ) ( titans crashing )
Titanlar, gidiyoruz! Herneyse.