Existing tradutor Turco
942 parallel translation
Now, any existing conditions or injuries I need to know about?
Bilmem gereken, başka bir şikayet veya yaranız var mı?
After co-existing with them for such a long time, tell me, what are you trying to do to humanity now?
Onlarla uzun süre bir arada var olduktan sonra, söylesene, şu anda insanlığa ne yapmaya çalışıyorsun?
I believe they seek to shatter the existing order and create a new world.
Sanıyorum, mevcut düzeni parçalamaya ve yeni bir dünya yaratmaya çalışıyorlar.
Black people... existing for amusement as
Eğlence için... siyahi insanlar mevcut
The Supreme Military Court has found, after the hearings on the case, that the 21 accused are guilty of premeditated subversion of the ex-ex-existing domestic laws and orders, therefore according to the military penal code, sect. 5, vol. 1, art-art-art-art, art-article
Yüksek Askeri Mahkemeye dayanarak, davayla ilgili soruşturma sırasında, 21 sanığın suçlu olduğu, mevcut yasalar ve em-em-emirlere karşı çıktıkları, bu nedenle askeri ceza kanununa göre mak-mak-mak-makale yazarak..
" organized and existing, May 18, 1917.
"... iyi tanınan dini bir mezhep olarak kabul edemiyoruz. "
That other person existing who cares as much about your interests as you do.
Senin iyiliğini en az senin kadar düşünen öteki kişi.
As a mere figment, as a mere ghost existing in your wife's mind... I could hardly be said to have any business.
Karınızın zihninde varolan saf bir hayal, bir hayalet olarak... bir şey yaptığımı söylemem mümkün değil.
I'm tired of existing where one is neither hot nor cold, hungry nor full.
Birinin ne soğuk ne sıcak, ne de, ne aç ne tok olduğu bir yerde var olmaktan usandım.
We've only one excuse for existing.
Mevcudiyetimizin tek bir sebebi var.
I've made a careful study of the existing contract... between the heirs of the late John Garrison and Lawrence white publishing enterprises.
Merhum John Garrison'ın varisleri ve Lawrence White basın şirketi arasında yapılan mevcut sözleşmeyi iyice inceledim.
The existing contract is valid, made in good faith.
Mevcut sözleşme geçerli, iyi niyetle hazırlanmış.
Ancient settlements and missions no longer existing, ghost towns, ruins.
Eski yerleşimciler ve kiliseler gidince buralar harabeye dönüştü.
Every existing thing, is here on purpose.
Bu dünyada hiçbir şey tesadüf değildir.
And man, existing alone... seems himself an episode of little consequence.
Ve yalnız başına var olan insan... evrenin pek de önemi olmayan bir parçası gibi görünür.
The only known existing copy... is over 400 years old, you know.
Varlığı bilinen tek kopya 400 yıldan daha yaşlı biliyor musunuz.
I don't know of one nation, whether existing now or in the past... that was not born in violence.
Geçmişte veya şu an için şiddetle kurulmamış tek bir devlet yok.
I feel a sort of difficulty existing.
Var olmakta biraz zorluk hissediyorum.
I believe that if I go into court as myself... I can draw attention to the fault in the existing law.
Eğer mahkemeye kendim olarak gidersem mevcut yasaya dikkat çekebileceğime inanıyorum.
Our responsibility is to carry out existing orders.
Sorumluluğumuz mevcut emirleri yerine getirmek.
Only through the violent overthrow of all existing social order.
Var olan mevcut sosyal düzenin yıkılışıyla ulaşabilirler buna.
They are the negative and only existing work print of the producer's just-completed six-million-dollar spectacle,
Altı milyon dolarlık Eiffel Kulesi'ni Çalan Kız'ın tek kopyasını içeriyorlar.
After today you will have broken every existing speed record.
Bugünden sonra, var olan tüm hız rekorlarını kırmış olacaksınız.
And the West German Federal Government has kindly agreed to make a further search of existing wartime records with a view to finally identifying this missile.
Batı Almanya Federal Hükümeti halihazırdaki savaş kayıtlarında yeni incelemeler yapıp bu füzenin kimliğini tanımlama isteğimizi nazik bir şekilde kabul etmiştir.
A parallel universe co-existing with ours in another dimension.
Bizimki ile paralel varolan bir evren.
Existing so differently from any living matter or energy as we know it that it may have come here, planet by planet, from an entirely different galaxy.
Tanıdığımız tüm yaşam türlerinden farklı bir varoluşa sahip, başka bir galaksiden, gezegenden gezegene geçerek buraya gelmiş olabilir.
Of late I have begun to think that we have become bizarre and unproductive. We are existing merely to nourish our own power, it's time for some fresh air.
Biraz garipleşip verimsizleştiğimizi düşünmeye başladım, sadece gücümüzü geliştirmek için var olduk gibi, yenilik zamanıdır.
I don't feel I'm existing.
Etrafımda olanları hissetmiyorum.
This one is still existing!
- Hala burada bekliyor.
Not every demand for change in the existing order should be heeded.
Her zaman her istenen değişiklik yapılamaz.
You tell us that if we work within the framework of the existing system... that we will get what we want.
Diyorsunuz ki bize, eğer var olan sistem çerçevesinde çalışırsak... istediğimizi elde ederiz.
You saw how the black man has waited... to go through the appropriate legislation or wait on your existing government, as you say.
Ne kadar beklediğini gördünüz.
Pre-existing will is wishful thinking!
Varoluş öncesi irade, hüsnükuruntudan ibarettir.
There may be a way of reversing the irillium's effect and saving the existing antitoxin.
Irillium'un etkisi tersine çevrilebilir belki.
Just how'd you figure on existing?
Nasıl var olmayı düşünüyordunuz?
For God's sakes, that's more than the number existing in the States.
Tanrı aşkına, Birleşik Devletler'de mevcut olandan da fazla, bu rakam.
I can take an existing gun, make the modifications.
Varolan bir silahı alıp bazı değişiklikler yapabilirim.
You have written : " no existing religion
Yazmışsın : " Var olan hiçbir din
From physicist such attitudes might sound astounding but modern science does not exclude the fact that the future exists in the present in away similar to our pasts existing in our memories.
Fizikçilere düşünceleri şaşırtıcı gelse de modern fizikçiler geleceğin, geçmiş ve şimdiki zaman gibi hafızamızda yer etme gerçeğini dışlamıyorlar.
That it is the key to knowledge of our existing reality.
Yani var olma gerçekliğimizin bilgisinin anahtarı.
First attempts at escape add two years in solitary to existing sentences.
İlk kaçma girişiminizde cezanıza iki yıl eklenecek ve bu iki yılı hücrede geçireceksiniz.
First attempt at escape add two years in solitary to existing sentences.
İlk kaçma girişiminizde cezanıza iki yıl eklenecek ve bu süreyi hücrede geçireceksiniz.
The spectacle, understood in its totality, is both the result and the project of the existing mode of production.
Bütünüyle anlasildiginda gösteri, egemen üretim biçiminin hem sonucu hem de amacidir.
In its very style, the exposition of dialectical theory is a scandal... and an abomination according to the rules of the dominant language, and for the taste they have educated because in the... positive use of existing concepts, it includes both the intelligence... of their rediscovered fluidity, and their necessary destruction.
Diyalektik teorinin bizzat biçemi, dilin hakim olan ölçülerine ve bu ölçülerle biçimlenen hassasiyetlere karsi duyulan öfke ve nefrettir... çünkü mevcut kavramlardan somut... bir sekilde yararlanirken ayni zamanda da bu kavramlarin akiciliginin ve kaçinilmaz yikiminin farkina varir.
What, in theoretical formulation, presents itself as openly detourned, in denying all durable autonomy to the sphere... of the expressed theoretical, by causing the intervention there, by means of this violence, of the action that destroys and carries off all the existing order, recalls that this existence of the theoretical... is nothing in itself, and only come to be known... through historical action, and the historical correction which... is its true fidelity.
Détournement teorik alana, var olan tüm düzeni bozan ve yerle bir eden ayni türde bir siddetli yikimi dahil ederek teorinin kendi basina bir anlami olmadigini, yalnizca tarihsel eylem ve gerçek anlamda bagli oldugu tarihsel düzeltme vasitasiyla kendini through historical action,
Information on existing witnesses we have from Mario the cook.
Aşçı Mario'nun mevcut tanıkla ilgili bilgileri de var.
At this time in Kristiania a small core of radical writers, artists and students are gathering to protest the existing order,
Kristiania'da bu zamanlarda radikal yazarlar, sanatçılar ve öğrencilerden oluşan küçük bir grup mevcut düzeni protesto etmek için toplanıyorlardı.
But you see, Jonathan, I'm... I've grown very tired of waiting for you to step up behind me one day and relieve me of existing.
Ama ben... arkamda bitiverip beni haklayacağın günü beklemekten... çok yoruldum.
Article 1 The government will ensure, according to the constitution and established democratic principles, the free expression of the political convictions of the citizens, abolishing of all pre-existing, repressive laws.
Hükümet, anayasa ve... belirlenmiş demokratik ilkelere göre, vatandaşların siyasi inançlarını... özgürce ifade etme haklarını güvence altına alır... ve daha önceki baskıcı kanunları fesheder.
Uh, still existing, alive.
Hala yaşayan, Canlı.
We are indebted to Timothy Ryan, bugler, 5th United States Cavalry... the company's sole survivor, for his diary... the only existing record of this tragedy, and the campaign that followed.
Birleşik Devletler süvarilerinden borazancι Timothy Ryan... sağ kalan tek askerdi.