English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / For dinner

For dinner tradutor Turco

12,098 parallel translation
Before you go, tonight's the night we're supposed to go over to Violet and Gregory's for dinner.
Çıkmadan önce, Bu akşam yemek için Violet'e gitmemiz gereken akşam.
I've found my new editor, and we've got a government minister coming for dinner on Friday.
Yeni editörümü buldum. Hem cuma akşamı bir hükümet görevlisi yemeğe geliyor. Hepimiz teyakkuzdayız.
My parents wanna have you over for dinner.
Bizimkiler seni yemeğe çağırıyor.
Bring her for dinner.
Akşam yemeğine getir onu.
So I wanted to see if you would join me for dinner tomorrow.
Yarın akşam yemeğinde bana katılır mısın diyecektim.
What's for dinner? Aw, Mom, carrots again?
Anne, yine mi havuç?
Last week, he didn't come out of his room for three days, so I had a mustard sandwich for dinner.
Geçen hafta, üç gün odasından hiç çıkmadı ben de akşam yemeğinde hardallı sandviç yedim hep.
- Is Granny coming back for dinner?
- Annem yemeğe gelecek mi?
Would you like to join us for dinner?
- Yemek için bize katılmak ister misiniz?
Maybe, uh... maybe we could all meet up later for dinner or...
Belki akşam yemeği için buluşuruz.
Come to my house for dinner.
Akşam yemeği için evime geldin.
I invited him for dinner.
Onu akşam yemeğine davet ettim.
So, where you going for dinner?
Yemek için nereye gideceksiniz?
How about you have us over for dinner?
- Bizi yemeğe çağırsan nasıl olur? - Ooh.
Okay, why don't you two go set the table for dinner, please?
Neden ikiniz akşam yemeği için masayı kurmuyorsunuz?
- Thank your wife for dinner.
- Karına yemek için teşekkür ederim.
When we first moved here, you and David had us over for dinner and looked after us.
Buraya ilk taşındığımızda sen ve David bizi yemeğe alıp ilgilenmiştiniz.
Does Tom know what he's having for dinner?
Tom akşam yemekte ne var biliyor musun?
Yeah, they're staying for dinner.
- Evet, yemeğe kalacaklar.
For dinner.
- Akşam yemeğine.
Because i don't want chicken nuggets for dinner,
Çünkü akşam yemeğinde tavuk nuget yemek istemiyorum.
But now that I got you, What are you doing for dinner?
Ama şimdi seni bulduğuma göre akşam için ne yapıyorsun?
- I came over for dinner and...
- Akşam yemeği için gelmiştim ve...
Everyone, time to dress for dinner.
Akşam yemeği için giyinme vakti millet.
You worked with her that day. You went for dinner, for Christ's sake.
O gün beraber çalıştınız Akşam yemeği için gittiniz.
- Come round for dinner sometime.
- Görüşürüz. - Bir ara yemek için uğrayın.
Hey, do you want to come by for dinner?
Akşam yemeğine gelmek ister misin?
Hey, sweetie. The Gellars said they're good for dinner tonight.
Gellar'lar bu akşam yemeğe gelebilirlermiş.
Mum's inviting me and Jóhanna for dinner tonight
Annem benimle Johanna'yı bu akşam yemeğe davet ediyor.
- Staying for dinner, Andri?
- Yemeğe kalacak mısın Andri?
I thought you were coming home for dinner.
Akşam yemeğine geleceksin sanmıştım.
It's time for dinner.
Yemek zamanı.
But for now, let's just enjoy a good dinner and some dancing.
Fakat şimdi akşam yemeğimizin tadını çıkaralım ve dans edelim.
There's a dinner that delivered more than you bargained for.
Beklediğinizden farklı bir yemek olmuştur.
Conversation was recorded last night. We pulled the receipts and found a late dinner for two paid for by a Leo Andropov.
Konuşma dün gece kaydedilmişti, biz de tüm makbuzlara baktık ve Leo Andropov diye birinin iki kişilik geç yemek için ödeme yaptığını bulduk.
We talked about what it's like to cook dinner for you.
Senin için yemek pişirmenin nasıl bir şey olduğunu konuştuk.
Sorry. We just had dinner, but I can reheat something up for you if you're hungry.
Yemeği yeni yedik ama açsan sana bir şeyler ısıtabilirim.
Hey, isn't it funny that you guys came over for a dinner party, and all we're doing is standing in the kitchen, drinking wine?
Buraya akşam yemeği için geldiğiniz hâlde mutfakta dikilip anca şarap içmemiz tuhaf, değil mi?
So what's for dinner?
- Ee yemekte ne var bakalım?
Thanks for inviting me over to dinner.
Beni yemeğe davet ettiğiniz için teşekkürler.
Thanks for dinner.
Yemek için teşekkürler.
So you've come for... dinner?
Bu yüzden akşam yemeği için mi geldin?
We haven't seen Booth in a while, so, I wanted to brew him a really nice IPA for tonight's dinner.
Booth'u görmeyeli bayağı oldu. Ben de akşamki yemek için güzel bir bira mayalayayım dedim.
You sure you don't want to go for a nice dinner?
Dışarıda yemek istemediğinize emin misiniz?
No, you don't need to take us out for any fancy dinner.
Bizi öyle lüks restoranlara götürmene gerek yok.
Using her marriage to Prince Richard to justify throwing this overpriced White House state dinner for the nation of Caledonia?
Iowa'lı mütevazı kökleri olan bir aileden gelen sağlam ortabatı gelenekleri ile yoğurulmuş Prenses Emily'mizin Prens Richard'la evliliği meşrulaştırmak için bu pahalı Beyaz Saray yemeğini vermek Kaledonya halkına yaranmak için mi?
Let's only have conch noodle soup for the lunch and dinner menu this weekend. You want us to work on the weekends?
Hükümet konağına nasıl girelemiyorsa, orası nasıl kısıtlıysa domuz gribi ve kuş gribi olduğu zamanlardaki gibi öyle bir şey işte.
Or dinner for that matter.
Veya akşam yemeğini, bu durumda.
FOR EXAMPLE, AT THE END OF THE DAY, PAUL ENJOYS AN ANNIVERSARY DINNER WITH HIS WIFE.
Örneğin günün sonunda Paul eşiyle evlilik yıldönümü yemeği yiyor.
PAUL DOES ATTEND THE DINNER IN THE FUTURE, AND THAT MAKES IT IMPOSSIBLE FOR PAUL TO DO ANYTHING THAT WOULD PREVENT IT.
Yemeğe katılacağı gelecekten belirlendi ve Paul'un bunu engellemek için yapabileceği bir şey yok.
Now go to your room and close the door until I call you for dinner.
Şimdi odana git ve seni yemeğe çağırana kadar kapıyı kapat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]