Framer tradutor Turco
22 parallel translation
Walt Framer has agreed to break precedent just this once... which means the cash value of the prizes that your knight in shining armor... has won for you, will be sent to Harry Foster Malone as rent... immediately following the program.
Walt Framer bu seferlik olmak üzere bir karar aldı parlak zırhınızdaki şövalyeliğin size kazandırdığı ödüllerin nakit tutarı programdan hemen sonra kira bedeli olarak Malone'a gönderilecek.
He's a good picture-framer... but no longer a competent restorer.
Çok iyi bir, çerçeveci ama artık, iyi bir restoratör değil.
Now here's somebody- - your cousin Betsy, the poet / waitress / picture framer.
İşte biri daha. Kuzenin Betsy. Şair, garson, çerçeveci.
Walter just got it back from the framer.
Evet, Walter çerçeveciden yeni getirdi.
I went to the gallery in the morning and the framer's in the afternoon.
Sabahtan galeriye gittim, öğleden sonra da çerçeveciye.
- The picture framer. He's got leukaemia.
- Çerçeve ustasına.
I'm a picture framer.
Çerceve ustasıyım.
Your drawings have just come back from the framer's.
Resimlerin çerçeveciden şimdi geldi.
It took it to the framer.
Onu çerçeveciye götürdüm.
You attended high school at Winston Framer? I did.
Liseyi Winston Framer'da mı okudun?
She's a framer.
O bir iftiracı.
This frame was constructed by Rembrandt's master framer who used wood from the acacia tree of Iusaaset.
Bu çerçeve, Rembrandt'ın usta çerçevecisi tarafından Iusaaset akasya ağacından yapıldı.
Your framer obviously didn't force their way in, so they either picked the lock or they have a key.
Sana tuzak kuran kişi belli ki zorla girmemiş. Ya kilidi açtı ya da anahtaları var.
Don't you think it's time for us to tell Captain Gregson about the framer?
Yüzbaşı Gregson'a komplo kuran kişiden bahsetme zamanımız gelmedi mi?
Or a framer.
Yada bir çerçeveci.
Yeah, you got the picture, framer.
Evet, kafan çalışıyor vallahi çerçeveci.
Well, when I crack this case, I might just let you frame the headlines, framer.
Bu davayı çözdüğümde manşetleri çerçevelemene izin verebilirim çerçeveci.
Framer's back.
- Çerçeveci geldi.
Okay, framer, go in there and look for exit doors and side rooms, things like that.
Pekâlâ çerçeveci. Gir içeriye, çıkış kapılarını ve yan odaları falan kontrol et.
He's a framer for one of my latest commissions.
Aldığım son işlerin biri için çerçevecilik yapıyor.
James Madison, the main framer, who was as much of a believer in democracy as anybody in the world in that day, nevertheless felt that the United States system should be designed, and indeed with his initiative was designed, so that power should be in the hands of the wealthy... Because the wealthy were the more responsible set of men.
Esas kurucu, James Madison o zamanlar dünyada olan herkes gibi, onlar kadar demokrasiye inanıyordu ama Birleşik Devletler sisteminin şöyle tasarlanması gerektiğini düşündü hatta kendi girişimleriyle sistem öyle tasarlandı güç zenginlerin elinde olmalıydı çünkü zenginler en sorumluluk sahibi adamlardı.
It's Axe's settlement check, but I forgot to give it to him by the time it came back from the framer, with the, uh, Donnie of it all.
Axe'in anlaşma çeki, çerçevelettikten sonra Donnie'ni başına gelenlerden sonra Chuck'a vermeyi unuttum.