Fresher tradutor Turco
166 parallel translation
My pipes are weary and some shepherd will soon lure her with his fresher flute.
Kol kaslarım iyice gevşemiş durumda ve yakında bir çoban gençlik dolu flütüyle onu ayartacak.
Even the air feels fresher, and I feel lighter
Hava bile daha ferah hissettiriyor ve kendimi hafiflemiş hissediyorum.
Well, solly says the trail'll get no fresher.
- İzler çok taze. Ne olacak?
Now he speeded up as he smelled the fresher scent and his blue dorsal fin cut the water.
Taze kokuyu alınca hızını arttırdı. Sırtındaki mavi yüzgeç suyu yarıyordu.
I thought it'd feel fresher for you.
Temiz olsun istedim.
Tell me, sweet Kate, and tell me truly too. Hast thou beheld a fresher gentlewoman?
Söylesene sevgili Kate, gerçekten, Bundan daha şirin bir taze gördün mü?
I'll have her make a daily drink that'll be fresher, safer and more vitamin-rich than any pills.
Günlük olarak hazırlatacağım içecek haplardan daha taze, güvenli ve vitaminli olacaktır.
Fresher than if I bought them from the store. And cheaper.
- Dükkandan alacaklarımdan daha taze.
I'll try and find you some fresher ones.
Sizin için tazelerini bulmaya çalışacağım.
His ponies are going to be a lot fresher than ours.
O zaman atları da, bizimkiler kadar yorgun olmayacak.
So we've heard... fresher than fresh, but who knows where they come from?
Duyduk... Taze ve daha taze. Ama bunları nerelerden bulabiliriz ki?
We get the call, we roll. The scene will be fresher than we've ever had it.
- Hemen orada olabiliriz!
The air is cooler, fresher.
- Hava soğuyor ve temiz.
She was fresher than the river... blossoming orange tree.
Irmaktan daha tazeydi o Çiçekleyen portakal ağacı
The market research we've done so far has indicated that cocaine is thought of as a brighter, fresher product, therefore the blue.
Yaptığımız piyasa araştırmaları gösterdi ki kokain daha parlak, ferah bu sebeple mavi.
It must be much fresher there.
Orada bizden daha dinç olduğuna eminim.
You couldn't ask for the trail to be much fresher this time, Poirot.
Geç kaldık diye şikayet edemezsin, Poirot.
And set them on "stun," they stay fresher.
Ve onları afallatma konumuna ayarla. Daha taze kalıyorlar.
It's been dead for too long Try something fresher
Çok zaman olmuş öleli Daha taze bir şey dene
You mean that one that says "If this meat were any fresher, the jockey would still be riding it"?
Hani şu, "Eğer bu et taze olsaydı, jokey hala ona biniyor olurdu," diyen mi?
They won't let me- - one quality show after another, each one fresher and more brilliant than the last.
Kaliteli bir şovdan sonra beni bırakmıyorlar. Her biri bir öncekinden daha taze ve daha zekice.
you're less thin in your person, and your cheeks and complexion is fresher.
Yanakların cildin tazelendi. Ne kullanıyorsun?
And fresher too.
Üstelik daha tazede.
The air seems fresher.
Daha iyi nefes alacaksın.
I keep the beans in the fridge. Keeps them fresher, makes better coffee.
Dolapta saklıyorum, daha taze kalıyor, tadı daha iyi.
You deserve someone... fresher.
Daha iyisini... daha genç birini hak ediyorsun.
We make every fresher to sing a song.
yeni gelen herkeze şarkı söyletiriz.
Come on, big guy. They're not gettin'any fresher.
Haydi koca oğIan, bundan daha taze olamazlar.
Relieving lower level miners with fresher ones from above.
Düşük katlardakileri üst katlardakilerle değitirerek rahatlatıyorlar.
That's easy, AP. Their Wing Dings are fresher.
Ama AP'de kanatlar çok taze oluyor.
- The loin is fresher.
- Fileto daha iyi olur.
I should get these in fresher water.
- Evet. Bunların sularını değiştirmeliyim.
You must have had vegetables fresher than that growing up on a farm.
Çiftlikte büyürken bunlardan daha taze sebzeler yemişsindir.
But in the end, fresher legs prevailed.
Ama sonuçta, daha taze olan bacaklar üstün geldi.
I've known corpses with a fresher smell.
Daha az kokan cesetler tanıyorum.
Well, it... it was fresher.
Daha tazeydi.
It's, uh... It's fresher out here... the air.
Mm - Burada baya temiz - hava.
No, man, it's fresher than the morning snow.
Hayır dostum, sabah karından bile taze.
'Cause I don't play, boy Tell me who's fresher
Ben "Playboy" culuk oynamam Söyleyin kim daha yetenekli?
He was so obsessed that he started to kill pregnant women to have fresher placentas.
O kadar saplantılıymış ki, taze plasentalar için hamileleri öldürmeye başlamış.
Yeah, we told you last time we want fresher vegetables.
Evet. daha önce sana taze sebze istediğimizi söylemiştik.
- She's not getting fresher.
- Ceset çok çabuk bozulur.
That's fresher.
Daha taze.
I'm onto fresher bodies.
Taze cesetlerin peşindeyim.
Later on, I wanted to write the date on the eggs, otherwise, you see, we tend to eat the fresher eggs before the older ones, and that simply will not do...
Daha sonra yumurtaların üzerine tarih yazmak istedim. Yazmazsam, tazeleri eski olanlardan önce yiyebiliriz ve o da olmaz tabii.
Your face looks so much fresher.
Yüzün aydınlanmış. - Çok yakışmış.
You have fresher contacts, so I'm asking you... who was assigned the Hallick job?
Senin daha iyi ilişkilerin vardır, o yüzden sana soruyorum... Hallick işi için kim görevlendirildi?
If it's produced locally, it's not just fresher, it's less wasteful.
Yakınlarda mı yetiştirilmiş, taze mi, yada daha az ziyan ediliyor mu, edilmiyor mu.
I find I'm fresher if I start my work week on a tuesday.
İşe haftanın salı günleri başladığımda, daha iyi olduğumu öğrendim.
There's a fresher with lndu
lndu ´ nun yanında yeni biri var "
Fresher!
Ne diyorum ben :
fresh 199
freshman 32
freshmen 18
fresh fish 24
fresh air 133
fresh out 16
fresh meat 60
fresh start 71
fresh eyes 18
freshman year 55
freshman 32
freshmen 18
fresh fish 24
fresh air 133
fresh out 16
fresh meat 60
fresh start 71
fresh eyes 18
freshman year 55