Hard worker tradutor Turco
267 parallel translation
Your sister-in-law is a hard worker.
Baldızın çok çalışıyor.
A hard worker, inexpensive, easy to feed.
Çok çalışır, masrafsızdır, azla yetinir.
A hard worker, can't get a job.
Çok çalışkan ama iş bulamıyor.
She's a fine girl and a hard worker and she's a good salesgirl, and you shut up!
O iyi bir kız, çok çalışkan biri ve iyi bir satıcı, sen de çeneni kapat!
- Moreover, you're a hard worker.
- Dahası, çok çalışkansınız.
He was a hard worker.
Çok çalışkandı.
I'm very strong, you know? I'm a hard worker.
Güçlüyüm ve çok çalışırım.
He had been a hard worker in Johns's time.
Johns'un zamanında çok yoğun çalışırdı.
But you're a very hard worker.
Ama sen çok çalışan birisin.
You are a hard worker.
Sen çok çalışkan birisin.
You're a hard worker, Kaji.
Çok sıkı çalışıyorsun, Kaji.
She's not too bright, but she is a hard worker.
Pek zeki değildir ama çok çalışır.
" And he's a real hard worker and he's honest.
"Çok çalışkan ve dürüst biridir."
You're a hard worker
Çok çalışkan birisin.
She a very hard worker, and very tiring.
Hali kalmayana kadar çalışıyor.
He's a hard worker, but unlucky.
Çalışkandır, şansı yok sadece.
He's a hard worker, Miss Kelly. He's no playboy.
Çok çalışkandır, Bayan Kelly, playboy da değildir.
You had a reputation at the factory as a hard worker, for five years.
Beş yıldır, en çok çalışan işçi olarak fabrikada ün yapmıştın.
On the other hand, he is an honest, hard worker.
Bir bakıma, dürüst ve çalışkan bir çocuk.
I appreciate you're a hard worker.
Çalışkanlığını beğendim.
I'm a hard worker, and I have a daughter.
İyi çalışırım ve bir kızım var.
Your wife's a hard worker, too.
Karın da çok sıkı çalışıyor.
Nice man, Councillor Harris. And a hard worker.
Meclis üyesi Harris iyi insan ve de çok çalışkan.
She's a hard worker.
Kendisi çok çalışkan.
Instead you were such a hard worker.
Onun yerine bu denli çok çalıştın.
Nothing personal, I'm just a hard worker.
Kişisel almayın, çok çalışkanım da ondan.
She's strong. She's a hard worker.
Güçlüdür ve iyi çaliºir.
That they were the beautiful hands of a hard worker.
O bana bu elin ağır işlerde çalışan biri için çok güzel olduklarını söyledi.
And such a hard worker.
Böyle çalışkan biri!
He's going to be fine. You know what a hard worker he is.
Ne kadar iyi çalıştığını da biliyorsun.
A hard worker he was!
Çalışkandı!
I started taking vacations very late, because I was a hard worker.
Tatil yapmaya çok geç başladım çünkü fazla çalışıyordum.
- You're a hard worker.
- Çok çalışkansın.
But I'm a hard worker and I learn real fast.
Ama çok çalışan ve hızlı öğrenen biriyim.
Mr. Johnson sure is a hard worker.
Bay Johnson sıkı çalışıyor değil mi anne?
Your brother's a hard worker, Tommy...'cause he wants to be the best.
Ağabeyin çok çalışıyor Tommy... çünkü en iyi olmak istiyor.
She's a hard worker.
Çok hamarat bir kadın.
I'm a real hard worker.
Gerçekten de sıkı çalışıyorum.
Mr. White, I know I lack experience, but I'm a good writer and a hard worker.
Bay White, deneyimsiz olduğumu biliyorum, ama iyi bir yazarım ve çok çalışırım.
Entrust affairs to the hard worker...
Yaptıklarınızı bu işin içinde olanlar dışında kimseye anlatmayın.
- A hard worker.
- Çok çalışkan biri.
He's a very hard worker very caring honest. He's gentle. He's a good father.
Çok çalışkan çok şefkatli dürüst efendi iyi bir baba.
Sharecropper, hard worker.
Çiftçi ortakçısıydı ve çalışkan biriydi.
Okay. So now we know he's a hard worker.
Tamam, şimdi çok çalışkan olduğunu biliyoruz.
I'm a hard worker!
Ben çok çalışkan biriyim.
You're a hard worker. I'd like to give you a raise.
Sıkı çalışıyorsun ve sana zam yapmak isterim.
Well, I'm a really hard worker, and if you give me a job, I won't disappoint you.
İyi çalışıyorum. İş verirseniz, hayal kırıklığına uğratmam.
You know me, I am a hard worker, I am strong as an ox, I do not mind the work.
Beni tanırsın, eşek gibi çalışırım. Dayanıklıyımdır. Elimden her iş gelir.
Each worksite is hard labour, each worker, a slave, each soldier, a vicious warder.
Her bir çalışma kampında zorlu bir iş vardı. Her işçi bir köle, her bir asker ise gaddar bir gardiyandı.
If at least you were a hard worker.
En azından ağır işçiydin.
Hard worker, but he's a political neophyte.
Çok çalışkan.
workers 297
worker 183
hard pass 21
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
hard work 70
hard to tell 74
hard to starboard 26
hard right 23
worker 183
hard pass 21
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
hard work 70
hard to tell 74
hard to starboard 26
hard right 23