Has he confessed tradutor Turco
72 parallel translation
Has he confessed what he did with my ring?
Yüzüğüme ne yaptığını itiraf etti mi?
- Has he confessed yet?
- İtiraf etti mi?
Has he confessed yet?
- Günaydın. - Daha itiraf etmedi mi?
Has he confessed?
Suçunu itiraf etmiş mi?
Has he confessed?
İtiraf etti mi?
- Has he confessed anything yet?
- Herhangi bir şey itiraf etti mi? - Hayır, efendim.
Has he confessed to sleeping with her?
Kızla yatıyor olduğunu itiraf etti mi?
- Has he confessed?
- İtiraf etti mi?
So, has he confessed yet?
Sonunda itiraf etti mi?
Has he confessed?
- İtiraf etti mi?
No, has he confessed at the police station?
Hayır, polis merkezinde itiraf etti mi?
- So has he confessed?
İtiraf etti mi bari?
Has he confessed?
İtiraf mı etti?
He has confessed.
" İtiraf etti.
He's no good, he has never confessed.
Yazık ki, hiç günah çıkarmamış.
He has confessed all, brothers.
Her şeyi itiraf etti, kardeşlerim.
Danjel has confessed that he has committed the graves sin there is.
Danjel en ağır günahı işlediğini kabul etti.
Warden Beale has confessed to the crimes after being turned over to Florida state officials... along with videotapes of the fights he engineered between prisoners.
Müdür Beale, mahkumlar arasında düzenlediği dövüşlerin görüntüleri ile birlikte Florida eyaleti memurları tarafından teslim alındıktan sonra suçlarını itiraf etti.
Sir, he has confessed.
Efendim, itiraf etti.
Sholto has confessed he was with his brother last night.
Sholto dün gece kardeşiyle olduğunu itiraf etti
He has defended the rights of the accused without denying those guarantees which the law imposes even for a confessed criminal.
Kanunun, suçu itiraf eden bir suçlu için dahi temin ettiği güvenceleri, inkâr etmeden sanığın haklarını savunmuştur.
Helge Roos has confessed that he unlawfully slaughtered and ate an ox.
Helge Roos, başkasının öküzünü kanunsuzca kesip yediğini itiraf etmiştir.
Ravi has confessed in his suicide note that he was Seema's lover, and his killer too.
Ravi intihar notunda itiraf etti O Seema'nın aşığı ve katili.
He has confessed.
İtiraf etti. - Ne?
- Has he confessed?
İtiraf etti mi?
Has Harris confessed that he's been following me?
Harris beni takip ettiğini itiraf etti mi?
He has confessed to the crime, admitting his intent to kill and... his will to commit the act.
Cinayeti, niyet ve davranışlarının öldürmek amaçlı olduğunu belirterek kabul etmiştir.
15 minutes ago he broke and confessed that for the last two years Faheen has been preparing for today's attack on Los Angeles.
15 dakika önce Faheen'in iki yıldır bugün Los Angeles'a yapılacak saldırıyı hazırladığını itiraf etti.
He has confessed to the crime and we're confident that he will soon confess the whereabouts of Siobhan Arintero.
Suçunu itiraf etti ve yakında Siobhan Arintero'nun nerede olduğunu itiraf edeceğinden eminiz.
He has confessed to lying under oath and dereliction of duty in a time of war.
Yemin altındayken yalan söylediğini ve savaş zamanı görevini ihmal ettiğini itiraf etti.
Nobody is seeking to deny SeviIin OzaI's past, but he has been offered nothing to testify in this trial, and he has confessed to crimes for which he was not even...
Hiç kimse Sevilin Ozal'ın geçmişini inkar etmeyi amaçlamıyor,... fakat bu mahkemede tanıklık etmesi için kendisine hiçbir şey önerilmedi ve suçlarını itiraf etti...
He has confessed to murdering Anne Mathis and eight other homeless women.
O zamandan beri Anne Mathis ve diğer sekiz evsiz kadını öldürdüğünü itiraf etti.
He has self-confessed.
İtiraf ediyor.
Walt Cummings has confessed that he arranged Palmer's assassination, framing Bauer.
Walt Cummings, Palmer suikastini tezgahlayıp,... suçu Bauer'in üzerine attığını itiraf etmiş.
In an emotional statement, he confessed that his wife's disappearance has taken a toll on his "emotional and mental well-being."
Bir başka açıklamasında da karısının kayboluşunun oy verirken duygusal ve zihinsel durumunu etkilediğini belirtti.
He has immediately confessed everything.
Birden her şeyi itiraf etti zaten.
He has confessed to me, and it is not impossible... he will welcome the opportunity to confess to you.
Bana günah çıkardı ve size de itiraf ederek ayağına gelen fırsatı tepmesi mümkün değil.
He pretty much confessed to both of us, and he has no alibi, remember?
Aşağı yukarı ikimize de itiraf etti. Ayrıca tanığı da yok, hatırladın mı?
Has he been interrogated? Confessed?
Sorgulandı mı?
He has confessed.
İtiraf etti!
He has confessed everything.
Her şeyi itiraf etti.
My lord, he has confessed.
Lordum, suçunu itiraf etti.
All the murders he has confessed to... are either unsolved or attributed to Inkubus... except for two.
İnkubus'a ithaf edilen davaların..... hepsi çözümsüz kalmış. İki tanesi hariç.
He has confessed.
İtirafta bulundu.
He has confessed to his crime.
O cinayeti itiraf etti.
Legend has it that even as he confessed his sin, he muttered, "but it does move."
Efsaneye göre, günah çıkarmış olmasına rağmen şöyle mırıldanmıştır : "Yine de dönüyor!"
He has confessed to this homicide exactly because he wants to remake his life.
Bu cinayeti tümüyle itiraf etmiştir çünkü hayatını yeniden düzenlemek istemektedir.
She confessed that she has a man she likes but she won't say who he is.
Birinden hoşlandığını söyledi ama kim bahsetmedi.
But we ask you to note that he has confessed to several other killings as well.
Ama dikkatinizi çekmek istiyoruz ki bir kaç tane daha cinayet işlediğini itiraf etti.
Legend has it that even as he confessed his sin, he muttered,
Yani sanıyorum ki, insan aklı ve çıkardığı anlam, çok basit kurallarla işleyen, büyük ve karmaşık bir sistemden yükseldi.
Not only is the evidence against the accused incontestable, he has even confessed.
Gerçek : Sanığın lehine tek bir delil bulunmadığı gibi kendisi de itirafta bulunmuştur.