Haven't they tradutor Turco
4,821 parallel translation
They want to know why we haven't taken possession of Travis Murphy's trailer yet.
Travis Murphy'nin karavanını neden hala haciz etmediğimizi bilmek istiyorlar.
You haven't even scratched the surface of what they can do.
Yapabileceklerinin birazını bile görmedin daha.
I mean, this so-called family of yours, they haven't done you much good, have they?
Senin bu ailem diye geçindiğin kişilerin sana zamanında pek de hayrı olmadı di'mi?
I haven't always agreed with your methods, but the jobs I've helped you with, the ones no one else was willing to do, they needed to be done.
Yöntemlerini her zaman kabul edemedim, ama beraber yaptığımız işler, kimsenin yapmaya yanaşmadığı işler, onların yapılması gerekiyordu.
- They haven't charged him.
- Onu mahkûm etmediler ama.
But they have me doped-up to the gills and I really haven't tried moving around, yet. So...
Ama çok ilaç vermişler, daha yattığım yerde yana bile dönmedim.
Of course, there's movies, but for my money, they haven't made a good one since Godfather.
Tabii ki, filmler var ama bence Godfather'dan bu yana iyi bir film yapmadılar.
He could've hid it before the detectives got there and they just haven't found it yet.
Belki de detektifler gelmeden saklamıştır, henüz silahı bulamamışlardır.
They haven't either.
Onlar da yemedi.
Everyone you've ever known has left, haven't they?
Tanıdığın herkes seni terk etti, değil mi?
I haven't been here since they built the cable car.
Teleferik yapıldığından beri buraya gelmedim.
Something's wrong... but they still haven't reformed.
Yanlış giden bir şeyler var. Kırmızı işareti gördüğümüzden beri epey süre geçti ama hâlâ yeniden düzene girmediler.
They haven't had much contact since.
Ve o zamandan beri birbirleriyle iletişim kurmamışlar.
The F.B.I.- - they've been watching me, haven't they?
F.B.I. beni izliyor değil mi?
I hope they haven't pissed themselves...
Umalım da içindeki altına işemesin.
They haven't charged you yet.
Seni henüz suçlamamışlar.
It's a big world, maybe this is just one they haven't encountered yet.
Dünya büyük. Belki de henüz buna rastlayan olmamıştır.
Probably made worse by the fact that they haven't
Belki de Simon'ı bu kadar uzun zamandır görmemiş olmaları
Why haven't they called back?
Neden geri aramadılar?
What does it mean if they haven't called back?
- Geri aramazlarsa bu ne anlama geliyor?
That would explain why the kidnappers haven't made another ransom call- - they've already been in touch.
Bu kaçıranların fidye için neden tekrar aramadıklarını açıklıyor : Zaten birbiriyle irtibattalar.
They haven't reacted yet
İlginin paylaşılmasından hoşlanmazlar. Mutlaka bir şeyler yapacaklardır.
Haven't they got a damn a security system?
Güvenlik sistemleri falan yok muymuş?
Maybe they just haven't spotted him yet.
Belki henüz görmemişlerdir.
Only one of us is taking something they haven't paid for.
Yalnızca birimiz daha önce ödenmemişi alacak.
These past few weeks have been... interesting, haven't they?
Şu geçen birkaç hafta ilginçti, değil mi?
- She comes here every day, but they said that they haven't seen her since Tuesday.
- Buraya her gün gelir ama onu salı gününden beri görmediklerini söylediler.
They haven't changed the names of the street signs.
Sokakların isimlerini değiştirmemişler.
And things have been going great... Haven't they?
- Her şey çok iyi gidiyor, değil mi?
They haven't announced it yet, but it's also pretty likely I'm gonna be performing my dance solo at Presentation Day.
Daha duyurmadılar ama büyük olasılıkla Gösteri Günü'nde de solo dansımı sergileyeceğim.
There are anti-psychotic medications in the cabinet, they haven't been refilled.
Banyo dolabında antipisikotik ilaçlar var ;
How do they know all that if the bodies haven't been found?
Cesetlerin bulunamayacaklarında nasıl biliyorlar?
At the end there, I was pooping out cereals they haven't made since the'70s.
Günün sonunda 70'lerden beri yapılmamış mısır gevrekleri yorgun düşürüyordu beni.
If the Patriots want Rachel, why haven't they just come and grabbed her?
Vatanseverler Rachel'ı istiyorsa neden gelip onu yakalamıyorlar?
They haven't laundered the money.
Parayı aklamadılar ki.
They haven't moved from the location of the mortar attack.
Havan saldırısının olduğu yerden ayrılmamışlar.
I'm not sure of anything. I just haven't seen any indication that they are.
Wesen olduklarına dair bir belirti görmedim.
If they haven't hired anyone, why?
Eğer birini almadılarsa neden olmasın?
If your family's here, Henry, why haven't they come for you?
Ailen buradaysa neden senin için gelmediler, Henry?
Why haven't they killed us yet?
Bizi neden öldürmediler hâlâ?
I mean, I'm glad that they haven't killed us yet.
Yani, bizi henüz öldürmedikleri için mutluyum.
They still haven't found her and Robyn.
Hâlâ onu ve Robyn'i bulamadılar.
Because of their amazing skills, they haven't needed to change for all that time.
Muhteşem vasıflarından dolayı, tüm bu süre boyunca değişim geçirmeye ihtiyaç duymamışlardır.
No, they haven't.
Hayır, değişmedi.
I haven't seen'em since my wife left me. Are they in here? Sabrina?
Eski eşim beni terk ettiğinden beri görmedim onları.
Tina and Lyle haven't because they know they're innocent.
Tina ve Lyle tutmaz, çünkü masum olduklarını biliyorlar.
I never wanted to think he could have hurt Kim, but if someone else did this, why haven't they been found by now?
Kim'i inciteceğini hiç düşünmedim. Ama bunu başka biri yaptıysa neden bu zaman kadar bulunmadı ki?
Haven't they lost enough already?
Zaten yeterince şey kaybetmemişler mi?
Neighbors reported seeing Malcolm and Lida Taffert leave earlier today and they haven't returned.
Komşular Malcolm ve Lida Taffert'ı bu sabah erken saatte giderken gördüklerini ve geri dönmediklerini bildirdi.
- They haven't changed.
- Hiç değişmediler.
And they say I've been drinking, but I haven't.
Bana içki içtiğimi söylediler, ama içmiyordum.
they 3238
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they're 1306
they can't see you 17
they are my friends 21
they have 241
they come 53
they said 545
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they're 1306
they can't see you 17
they are my friends 21
they have 241
they come 53
they said 545
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they do 1025
they are everywhere 27
they can't 247
they are my family 17
they are good 26
they are delicious 17
they did 777
they are cute 16
they are beautiful 39
they do 1025
they are everywhere 27
they can't 247
they are my family 17
they are good 26
they are delicious 17
they did 777