He's done it tradutor Turco
1,150 parallel translation
"He couldn't have done it." He was trying to cover for his brother.
Böyle bir şey yapmış olamaz. " demiş kardeşini korumaya çalışmıştı.
Sammy's done it again. How come he always spots the gorgeous ones first?
Sammy yine yaptı.Nasıl oluyor da bütün güzelleri ilk o görüyor?
He said he's never done it before.
Jack ise daha önce hiç olmadığını.
- This time he's really done it.
- Bu sefer becerdi.
He's an easy target, but add it up, he's done fine.
Belki kolay biridir ama sonuçlara bakarsan Frank'in iyi iş çıkardığını göreceksin.
He's never done it, Jessie.
Daha önce yapmadı, Jessie.
It's funny the way he described towns finding you a job so that you could play on their team. They haven't done that for years.
Kasabalarda oyunculara iş bulunduğunu... böylece takımlara adam ayarlandığını söylemesi çok tuhaf.
He's done it to us again.
Yine bize vurdu.
He's done it.
Barley temas kurdu. - Pekâlâ!
He might as well have done it himself, Jack.
Bunu kendi başına da yapmış olabilir Jack.
He's done something to it.
Bir şey yapmış.
He's done it again!
Yine aynısını yaptı!
He's done it.
Başardı!
- No, he's done it, all right.
- Yaptı bile.
He's already done it twice.
Şimdiden iki kez öptü.
He's done it ever since we were little kids.
Çocukluğumuzdan beri hep bunu yapar.
It would never, not in a thousand years... enter that man's mind he'd done anything wrong.
Eminim, binlerce yıl geçse de bu adamın aklına hiç hata yaptığı gelmez.
- He's done it!
Başardı!
He's done it again.
Yine yapacağanı yaptı.
He's done it a thousand times. It's practically a gimme, and he's won the Masters.
Bu pratiği belki binlerce kez yapmıştır ve o Ustaları kaybetti.
When he's done with it, you think I could get that?
"İşi bittiğinde, sizce alabilir miyim?"
Could he have done it?
Yapmış olabilir mi?
He's done it! Another victory for Zahriki!
Grewcica'nın yokluğunda yeni şampiyonumuz artık o!
He's done that already twice and he didn't even take it out.
Zaten iki kere yaptı, üstelik dışarı bile çıkarmadan.
It was the third time he'd done that.
Bu üçüncü yapışıydı bunu.
- It's for his own good - What's he done?
- Onun iyiliği için.
He said they were missing,... but that only two people could have done it,... and one might have done it as a joke.
Yerlerinde yoklar dedi,... sadece iki kişinin bunu yapmış olabileceğini,... bunlardan birinin de şakasına yapmış olabileceğini söyledi.
He's done it!
Başardı!
He's done it.
Ama o yapmış.
No matter what he's done, you tell us about it.
Her ne yaptıysa bırak, bize söyle yeter.
He has, miss. He's done it to himself.
- Evet bayan, o kendi kendine yaptı.
He's done it before?
Demek daha önce de yaptı.
Tooms was admitted into the hospital. Agent Mulder could not have done it because he was with me.
Ajan Mulder, bu işi yapmış olamaz, çünkü benimleydi.
All right, so you can't scream at him, but after all he's done... you should still kind of stick it to him.
Pekala, o zaman bağıramayacaksın, ama tüm bu yaptıkları için hala ona sokabilirsin.
He's done it before.
Ama o benim şişem.
I hate the Moor and it is thought abroad that'twixt my sheets he's done my office.
Nefret ediyorum Mağripliden herkes söylüyor yatağıma girip benim görevimi yerine getirdiğini.
I'd like you to put it inside. Look what he's done.
Onu içine koyabilirseniz sevinirim.
He orders that a sacrifice should be done, says that during a period of mourning, you have to do it.
O yas döneminde.. fedakarlık yapılmasını emrediyor, bunu yapmalısın.
And you could just see it in his eyes the knowledge of what he'd done.
Gözlerinde, yaptığının sonuçlarını bilmenin acısı vardı.
But so far, he's done nothin to prove it.
- Biz de öyle sanmıştık. Ama şimdiye kadar hiçbir hayrını görmedik.
So, you see, he couldn't have done it.
Gördüğünüz gibi, o yapmış olamaz.
We must've done it when he passed out.
Yanımızdan geçtiği zaman yapmış olmalıyız.
Well, he never done this before, but seeing as it's special circumstances and all, he says I can knock $ 100 off that TruCoat.
Daha önce bunu hiç yapmadı. Ama bu özel koşullar altında, hakiki deri için 100 dolar indirim yapabileceğimi söylüyor.
- He gets shit until it's done.
- Çekerse işin sonunu getiremez.
It's all he's done since he was a kid.
Çocukluğundan beri uğraştığı yegâne şeydir.
- He's done it again.
- Yine yaptı.
I think he's done it.
Başardı galiba.
'Then he realised nothing could be done about it'except stay in Zaire an extra six weeks and make the best of it.'
Bir süre sonra sakinleşti ve fark etti ki bu konuda hiçbir şey yapılamaz Zaire'de altı hafta daha kalıp elinden geleni yapmaya devam etmek dışında.
He won't appear again until he's ready to move, but it can be done.
Harekete geçene kadar bir daha ortaya çıkmaz. Ama mümkün.
It's the most unselfish thing he's ever done.
Yaptığı en cömert şeydi.
He assigns it to you, you don't do it somehow it gets done and now he's telling you what a great job you did.
O sana görev veriyor, sen yapmıyorsun bir şekilde halloluyor ve o da sana ne kadar iyi bir iş yaptığını söylüyor.
he's done it before 39
he's done it again 17
he's done 124
he's done nothing wrong 24
he's done nothing 16
he's done this before 21
done it 42
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
he's done it again 17
he's done 124
he's done nothing wrong 24
he's done nothing 16
he's done this before 21
done it 42
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's just 7387
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's just 7387