English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / He's fine

He's fine tradutor Turco

5,275 parallel translation
He's gonna be fine.
İyileşecek.
Ray got shot in the stomach and he's, like, totally fine.
Ray midesinden vurulmuştu ve durumu iyi.
Come on, if you know something, you gotta tell me. He says he's fine, but I'm not so sure.
İyi olduğunu söylüyor ama ben emin değilim.
Stupid, but he's fine.
Aptal, ama iyi.
He's fine, he's... looking forward to the future.
O da iyi ve gelecek için sabırsızlanıyor.
Well, Finn's with his grandparents, he's fine.
Finn büyükbabalarının yanında, gayet iyi.
He's fine, don't worry.
- Keyfi yerinde merak etme.
I just got to get him to El Rey, and he's gonna be fine.
Sadece onu El Rey'e götürmeliyim, sonra iyileşecektir.
I'm sure he's fine.
Onun iyi olduğuna eminim.
I'm sure he's fine, sweetie.
İyi olduğundan eminim, tatlım.
He's fine.
Bir şeyi yok.
You're ok. Raven, he's fine!
Raven, Bellamy iyi!
And he's just fine.
Durumu iyi.
He seemed fine, so we did the same.
İyi gözüküyordu. Sonrasında biz de aynısını yaptık.
He'd prefer we keep his fine establishment out of it.
O, biz tutmak tercih ederim onun iyi kurulması bunun dışında.
- Fine. It's better that he's with us.
Gözümüzün önünde olması daha iyidir.
No, if he doesn't want to get married, that's fine.
Hayır, eğer evlenmek istemiyorsa eğer, öyle olsun. İyi misin?
Yeah, you know, he's three, so... he's fine with a cardboard box or a set of keys.
Ah, evet, üç yaşında, o yüzden karton bir kutuyla veya anahtarlıkla mutlu olur.
He's fine when he comes to.
Geldiğinde gayet iyiydi.
He's fine.
Durumu iyi.
He's fine, and so is Dr. Benedict, who he attempted to rape and kill.
İyi, tecavüz edip öldürmeye kalkıştığı Dr. Benedict de öyle.
Okay, he's fine, everyone back up, back up.
Tamam, durumu iyi. Geri çekilin.
But he's fine now.
Ama şimdi iyi.
I think he's gonna be fine.
Bence gayet iyi olacak.
He's fine.
İyi durumda.
He's fine.
O iyi.
It's Booth- - he's fine.
O Booth. Bir şeyi yok. Azimlidir.
He's fine.
İyi.
No, he's fine.
- O gayet iyi. Neden soruyorsunuz?
- Yeah, he's fine.
- İyiydi.
- He's gonna be fine.
- Ona bir şey olmayacak.
- He's fine. - Are you okay?
- Sen iyi misin?
- Where's Zack, Eph? - He's fine, He's with my colleagues.
O iyi, bir meslektaşımın yanında.
- I assume he's fine.
- İyi olduğunu farz ediyorum.
And if you ask me, Tyler's just hiding at Whitmore, pretending everything's fine as if he can outrun his werewolf gene or something.
Tyler da Whitmore'da saklanıp her şey yolundaymış ve kurt adam genlerinden kurtulmuş gibi davranıyor.
He's fine. He's being evaluated.
Değerlendiriliyor.
He's gonna be just fine.
Merak etmeyin, iyileşecek.
He's fine.
O gayet iyi.
He's fine.
- O iyi.
- He's gonna be fine, Con.
- Dedene bir şey olmayacak Con.
He's doing fine, Con.
Deden iyi durumda Con.
He's fine.
İyidir.
He's fine...
İyi o.
I'm sure he's fine.
İyi olduğuna eminim.
Oh, I'm sure he's fine.
- Eminim iyidir.
He's gonna be fine.
İçeri alalım.
He's gonna be just fine.
O daha iyi olacak.
I'm fine he's not here.
Burada olmamasından memnunum.
He's fine and once we're done questioning him, we'll send him home... with assigned bodyguards.
Soruşturması biter bitmez evine yollayacağız. Onu koruması için birilerini görevlendireceğim endişelenmene gerek yok.
Two days ago, he was fine, and now he's struggling to even breathe.
İki gün önce gayet iyiydi. Şimdi nefes alırken bile zorlanıyor.
Landlord came by, he said one month's rent would be fine.
Ev sahibi geldi. 1 aylık kira bir süre daha idare edermiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]