English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Fine then

Fine then tradutor Turco

2,632 parallel translation
Fine then, I phone me.
aldım anne iyi ozaman ara mutlaka
Fine then sit in your homes, and let more Sunnys and lqbals make fools out of you.
evınızde oturmaya devam edın ve Iqbal ve Sunny tarafından kandırılan aptallar olmaya devam edin.
Fine then
Cidden...
Everything is fine then.
Ben hallederim.
Fine then. That's that.
Öyle olsun.
Fine then.
Pekala o zaman.
If I can't handle it, if I screw up, if I'm an embarrassment to the fine Rezza name in any way, then I'm out of here, no complaints, and I won't be back until I have a diploma in hand,
Başaramazsam, elime yüzüme bulaştırırsam... Rezza'nın adını herhangi bir şekilde utandırırsam o zaman giderim. Şikâyet olmayacak diplomamı elime alana kadar işten çıkmayacağım söz veriyorum.
- He's fine. - So then why are you staying there?
Öyleyse neden orada kalıyorsun?
Fine, then I'll... I'll stay at Traci's.
İyi, o zaman ben de Traci'de kalırım.
Fine, then.
Peki o zaman.
Okay, then. Fine.
Peki madem.
- Fine, I don't care ; call a house meeting without house rules, and then it doesn't even matter.
Ev kuralları olmadan toplantı yapın, ve sonra önemi bile olmasın.
If you probably couldn't handle it, then we'll do it... that's fine.
Sorun değil.
Then, I, the factory worker who was perfectly fine and sick like this,
Ama işim yüzünden hastalandım!
Okay, fine, then sulk.
Tamam, iyi, o zaman somurt.
Fine, then you can spend the night in jail.
Peki, o zaman geceyi hapiste geçirebilirsin.
But you are in a relationship with Magnolia, which is fine, then be in that relationship, and stop trying to have it both ways.
Ama sen Magnolia ile berabersin. Tamam öyleyse ilişkine sahip çık ve her ikisiyle olmaya çalışmaktan vazgeç.
Fine. Then it's your responsibility to help them.
Tamam, o halde onlara yardım etmek senin sorumluluğun.
Fine, we'll do something else then.
Güzel, başka bir şey yaparız o halde.
Fine, then give me a team I don't have to put in quotation marks.
Tamam, öyleyse bana tırnak içine almam gerekmeyen bir ekip ver.
And then you're gonna come right back to us, and everything's gonna be fine.
Sonraysa yine bize döneceksin ve her şey yoluna girecek.
Fine, then I'll leave.
Pekâlâ. O zaman ben gidiyorum.
Okay, well, if that's the case then we're all gonna go home and everything's gonna be just fine.
Tamam, o zaman. Madem sorun yok gelip orayı kontrol eder ve geri döneriz.
I need you to rev up that fine-tuned Italian engine of yours, then.
O ince ayarlı İtalyan işi motorlarını ateşlemen gerekecek.
Fine, then you call my cousin Terry and tell him we're not going to be at his karate recital!
Tamam o halde, o zaman kuzenim Terry'i ara ve ona onun karete gösterisine gelemeyeceğimizi söyle.
If you weren't gonna tell him, then how were you gonna finish that sentence, hmm? Fine.
Peki.
- Fine then.
- İyi.
379 ) \ cH636966 \ be1 } Future Gadget Lab then fine.
Geleceğin Aletleri Laboratuvarı Madem bu kadarını biliyorsun devamını da anlatayım.
Then that's fine.
İyi öyleyse.
Fine, get in then.
İyi, hadi gel öyleyse.
Fine, then I'll use a sock instead.
- Tamam, onun yerine tokat atarım o zaman.
My hand started tremoring, and she was fine with that, but then the... But then the jerking started, and then I froze in front of her.
Elim titremeye başladı ama onun için sorun değildi ama ardından kasılmalar başladı ve onun önünde donakaldım.
Then, the basil will be fine.
O zaman fesleğen bana uyar.
You know what, if you ever want to talk to me about a problem in your life with a guy, then I would be fine with that.
Baksana, sen de biriyle ilişkinde herhangi bir sorun yaşarsan, ben de o zaman hiç sıkıntı çıkarmam.
I felt fine all morning, and then at school, my friends surprised me, and all of a sudden I couldn't move.
Bütün sabah gayet iyiydim, sonra okulda arkadaşlarım bana sürpriz yaptı ve aniden kıpırdayamadım.
Fine, then I'm getting in.
- O zaman ben giriyorum.
And the guy was super-small, so I'm fine. And then I did get away.
Ayrıca adamınki acayip küçüktü o yüzden bir şeyim yok.
I mean, as long as I don't start giggling then we're... we're fine.
Kıkır kıkır gülmeye başlamadığım sürece sorun yok demektir.
Then we'll add another charge for resisting! okay fine!
iyi tamam!
Fine, then help me down quickly.
İyi, o zaman hemen indir beni.
- Okay, then fine.
- Tamam, peki o zaman.
Then you know what? I'm fine.
O zaman ben iyiyim.
Of course you're fine, because you climbed on and went- - and then rolled off.
Sen iyisin tabi, üzerine çıktın ve- - Sonra da götünü döndün.
Fine, then.
Peki madem.
Fine. Fine, then!
İyi, öyle olsun!
One second I was fine, And then I guess it was the image of her little feet... on my feet!
Ben iyiydim ve sonra ayağının, ayağımda olduğu küçük bir resim aklıma geldi.
Want to say have everything is fine except for one small defect ; the fly in the ointment. Then, that is height have a bit of.
Kusursuz olan bir şey varsa, o da boyun biraz...
So then I restored Mr. Dunbar's breathing, and, uh... He was fine.
Sonra Bay Dunbar'ın nefes alışverişini düzelttim ve kendine geldi.
- Fine, then.
Peki o zaman.
Fine. get on with it then!
Tamam o zaman, işine bak! Öldür beni!
Fine. Listen to her eyes then.
Gözlerini dinlersin o zaman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]