English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / He's got a job

He's got a job tradutor Turco

293 parallel translation
That guy thinks he'll get my job just because he's got a uniform on.
Üniforması var diye işimi alacağını sanıyor.
He's got a job on.
Şu an bir olay üzerinde.
If you really think that, Del you'd be a poor friend to go back on him when he just got home starting the biggest and hardest job he's ever had.
Del, gerçekten öyle düşünüyorsan eve yeni dönmüş, çok önemli bir göreve getirilmiş birine sırtını dönmen arkadaşlığa sığmaz.
He was a country boy who thought even a poor man can be governor... if his fellow citizens find he's got the stuff for the job.
Yurttaşları onu göreve uygun bulursa, fakir bir adamın bile vali olacağını düşünen bir köylüydü o.
He teaches at the high school, they have twins... and she just got a job writing for the radio.
George lisede öğretmenlik yapıyor, ikizleri var karısı da radyo oyunları yazmaya başladı.
He's got such a good job...
Burada iyi bir işi var.
- He's got a job.
- Çalışıyor.
- He's got a job.
- Onun bir işi var.
- He's got a job here.
- Burada çalışıyor.
He's got a job in the library.
Kütüphanede bir işi var.
Pop's been fired four times in the last year, and he hasn't got a job now.
Babam geçen yıl dört kez kovuldu. Şu anda da çalışmıyor.
Well, I don't know who the guy is that's gonna pull the job, but he's got a friend, and this friend uses a phone that I got staked out.
- Soygunu yapacak adam kimin nesidir bilmiyorum ama bir arkadaşı var ve bu arkadaşı gözetlediğim bir telefonu kullanıyor.
He's got a nice cushy job in a watch factory.
Saat fabrikasında güzel bir işi var.
- Now he's got rid of his noisy neighbour... or his brother-in-law who has got a better job or even his mother.
- Gürültücü komşusundan kurtulmaya çalışıyor ya da daha iyi bir işi olan üvey kardeşinden. Hatta annesinden.
He's got a big job for you.
- Sana büyük bir iş verecek.
Boss Yang sent me here to tell you he's got a job offer for you
Patron Yang beni sana bir iş teklif etmem için yolladı!
He's got a job offer
Ne dersin? İş teklif edeceklermiş!
He's from L.A. He's done a lot of little theater there but never had a hit so he came up here because he got a job with the Cosmic Workshop.
Orada küçük oyunlar yönetti ama ses getiren bir oyunu olmadı. Cosmic Workshop'ta iş bulduğu için buraya geldi.
He's got a job.
Bir iş buldu.
He actually had just got a job with the New York Times... when he went into the, uh, O.C.S.
Savaşa gittiği sırada New York Times'te daha yeni iş bulmuştu.
He's even got a steady job.
Sürekli bir işi de var.
Man, I don't know how he got his job cos he's a fucking racist.
Dostum, onun ne iş yaptığını bilmiyorum, çünkü lanet bir ırkçı.
He's got a job till you go back to school.
Sen okula geri dönene kadar bir iş buldu.
He wanted a job, now he's got one.
Bir iş istedi ve şimdi bir işi var.
- Maybe he's got a new job.
- Belki yeni bir işe girmiştir.
He's got you a job in his shop.
O, kendi dükkanında, sana bir iş ayarlayacak
From a poor family. Married Clark with all that money just before he got himself squashed in that Italian racing job. Quite a crash.
Tonla parası olan Clark'la evlendi tam da herif bir yarış sırasında pestil gibi ezilip ölmeden önce.
No, he got a job?
Hayır, çalışıyor mu o?
[Elmer] I'm tired of coming home to the house and finding he still hasn't got a job.
Eve döndüğüm zaman hâlâ çalışmadığını görmekten sıkıldım.
Fix this old radio, and he's got a job.
Bu eski radyoyu onarırsan, işe girersin.
MY COUSIN'S HUSBAND, ROLLIE, HE'S GOT A JOB IN BILLINGS,
Kuzenimin kocası, Rollie, Billings'de bir iş buldu.
He's got a good job.
En azından iyi bir işi var.
Ronald Reagan's older than him and he's got a job.
Ronald Reagan ondan daha yaşlı ama çalışıyor. - Doğru.
My brother's out off jail. He's got a new job.
Kardeşim hapisten çıktı ve yeni bir işi var.
Woody's the only one of us worth anything. He's got a decent job.
Aramızda yanlız Woody'nin işi makul.
Look, Bill, he's got a job, and he pays his bills.
Bak Billy, onun bir işi var ve faturalarını kendi ödüyor.
He's got a job in the zoo.
Hayvanat bahçesinde çalışıyormuş.
He's got a job, and it's about time for him to be coming back.
İşinden dolayı geri dönmeye mecbur.
The one who wasn't much to look at, but at least he's got a job?
Pek yakışıklı olmayan ama en azından bir işi olan.
Today, from heaven my poor wife will see that he's made her happy... because at least he's got a wife and a little job.
Bugün zavallı karım cennetten onu mutlu ettiğini görecek. Çünkü en azından bir karısı ve küçük bir işi var.
It's me and Vickie, but he got fired from his job... and so he needed a place to crash for a couple weeks.
Ben ve Vicki oturuyoruz ama o işinden kovuldu ve birkaç haftalığına kalacak yere ihtiyacı vardı.
He's got a really neat job.
Çok güzel bir işi var.
Just because a Nubian - excuse me, Lieutenant - got a wife, a job, kids, a dog and a bank account, he can't be a shooter?
Sırf bu Afrikalının köpeği, balıkları olduğu için mi katil olamaz?
He's got a good job and a beautiful wife, right, but that- -
.. iyi bir işi, güzel bir karısı var..
When my father migrated to Istanbul, he got a job as a waiter.
Kargadan başka kuş tanımam. Babam Adana'dan göçünce garsonluğa başlamış ya işte o zaman kaybetmiş rahmetli.
Has he got a job, this bloke?
- Bir işi var mıymış?
I only got Frank, and he's a full-time job.
Bende sadece Frank var. Tüm zamanımı alıyor.
My dad's got a plumbing job there and he heard there's an opening.
Babamın orda bir tesisat işi var ve açık bir yer olduğunu duymuş.
He comes back to find the plant he used to work at... got exported to the country he got back from, and the guy who put the shrapnel in his ass got his old job...'cause he'll work for 15 cents a day and no bathroom breaks.
Geri geldiğinde, emek verdiği çiçeğin gönderildiği ülkeye ihraç edildiğini görecek. Kıçına kurşun sıkan adamın işini çaldığını görecek. Çünkü o günde 15 sente mola vermeden çalışmaya razı.
You see he's got a job. It's you and me, buddy.
Onun bir işi olduğunu kendin söyledin, bu ikimiz için dostum.
- Not to fault Sheridan, because he's got a rough job, no question.
- Sheridan'ı suçlamıyorum, çünkü onun şüphesiz çok zor bir görevi var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]