English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Hear what

Hear what tradutor Turco

11,951 parallel translation
Paula Norwood called and invited us to dinner Friday night, and I could barely hear what she said.
Paula Norwood arayıp bizi Cuma gecesi yemeğine davet etti ve ne dediğini zar zor duyabildim.
Does that mean you want to hear what I got?
Elinde ne olduğunu duymak istiyorum mu demek?
Did you hear what I just said?
Az evvel dediğimi duymadın mı?
I wish I could hear what they're saying.
Keşke ne dediklerini duyabilsem.
She was there! I want to hear what happened.
Olanları duymak istiyorum.
English, please, so they can all hear what an ass you are!
Onların dilini konuş lütfen. Böylece herkes ne kadar aptal olduğunu anlayabilir.
I hear what you're saying, but remember, this is a rescue mission, first and foremost.
Ne dediğini anlıyorum fakat bunun her şeyden önce bir kurtarma görevi olduğunu unutma.
But I didn't want to hear what he had to say...
Fakat söylemek istediklerini duymak istemedim...
Do you want to hear what we're doing today? Yes, tell me. "Hai Lai," tell me.
Evet, söyle bakalım. "Hai Lai," anlat.
Honey, did you hear what I just said?
Balım, az önce dediğimi, duydun mu?
They hear what they want to hear.
Ve onlar ne duymak isterlerse onu duyarlar.
I can't hear what you're saying.
Dediğini duyamıyorum.
- Did you hear what I said? - I heard you.
- Ne dediğimi duydun mu?
Did you not hear what I said?
Beni duymadın mı?
Did you not hear what they just said?
Dediğini duymadın mı?
- Did you hear what he said?
- Ne dediğini duymadın mı?
You don't even wanna hear what they did to Mr. Grits over here.
Bay Grits'e yaptıklarını duymak bile istemezsin emin ol.
You hear what I'm saying to you?
Sana ne dediğimi duyuyor musun?
Hear what?
Duymadın mı? Neyi?
Did you hear anything last night? What?
Dün gece bir şey duydunuz mu?
What you hear next is a consequence of your misplaced loyalty.
Birazdan duyacakların, yanlış yere olan sadakatinin sonuçları.
Tell you what, I... if I hear something, maybe I'll let you know.
Ne diyeceğim... Bir şey duyarsam belki sana da haber veririm.
Just what a guy wants to hear on a date.
Bir erkeğin, buluşmada tam da duymak istediği şey.
You hear that? What?
- Duyuyor musun?
That's not what I hear.
Ben öyle duymadım.
What do you hear?
Ne duydunuz?
That's exactly what I wanted to hear.
Duymak istediğim tam da buydu.
Hey, man, just give me a minute, all right, you don't like what you hear, I'll leave.
Dostum bana bir dakika ver, tamam mı? Duyacakların hoşuna gitmezse gideceğim.
What did you hear?
Ne duydunuz?
And I will hear on what legal precedents to mention.
Ben de açıklanması gereken içtihatları dinleyeceğim.
And until we hear otherwise, that's what we're gonna believe, that's what we're gonna pray.
Aksini duyana kadar da hayatta olduğuna inanmaya devam edeceğiz. Bunun için dua edeceğiz.
And that they interrogated him and made him say what they wanted to hear.
Ve onu sorguladılar ve ne duymak istiyorlarsa onu söylettiler.
Until you tell us what we want to hear. "
"Duymak istediklerimizi söyleyene kadar gelmeyeceğiz."
- What? Where did you hear that?
Bunu nerden duydun?
It's what she was hoping to hear.
İşte duymayı beklediği buydu.
I can imagine what that must be like, as a fan, to see these familiar faces and the familiar cross beams of light coming out of the darkness, and to hear that soundtrack.
Nasıl bir şey olması gerektiğini gözümde canlandırabiliyorum. Bir hayran olarak, bu aşina simaları görmek karanlıktan çıkagelen o aşina ışık hüzmelerini görmek, o dizi müziğini işitmek.
I don't even know what that means, but, I hear people saying it all the time.
Anlamını bile bilmiyorum ama insanların söylediğini duyarım hep.
I know, just what you want to hear from your waiter, right?
Garsonundan ne duymak istersin ki, değil mi? Hayır, sorun değil.
It means he's faking it, because he knows that's what you want to hear.
Seni kandırıyor anlamına gelir çünkü ne duymak istediğini biliyordur.
The moral of this sad-ass story is don't believe what you hear.
Bu acıklı hikâyenin ana fikri her duyduğunuza inanmayın.
That's just what my people like to hear.
İşte bu tam da adamlarımın duymak istediği şey.
That's what I wanna hear because my clients are businessmen, too, like yourselves, only their business is selling cocaine.
Duymak istediğim şey de bu çünkü tıpkı sizinkiler gibi benim müşterilerim de iş adamları yalnızca onların işi kokain satmak.
What is up with me is, I don't want to hear you bitch and moan that your employer makes you act in a professional manner.
Sorun, patronunla arandaki saçmalıkları ve amatör tavırlarını duymak istememem.
To hear the neighbors tell it, it was a speakeasy, a brothel, a drug house, and who knows what else.
Komşuların anlattığını duymak bir konuşma yeri, genelev, bir uyuşturucu evi, Ve başka kim bilir daha neler.
I wish I could tell you what you want to hear.
Keşke sana duymak istediğin şeyi söyleyebilseydim.
That's what I like to hear.
- Ben de bunu duymak istiyorum.
What you're about to hear, you'll want some.
Söyleyeceklerimi duymadan önce biraz alman gerekiyor.
Well, what did you hear when you fell in love?
Konu bu mu? Pekala, sen aşık olurken ne duydun?
What did you hear?
Ne duydun?
That's not what I hear.
Benim duyduğum bu değil.
I would love to hear exactly what piece of mission critical equipment are down.
Tam olarak ne parça duymak isterim Görev kritik ekipmanların aşağı olduğunu söyledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]