Her loss tradutor Turco
563 parallel translation
Well, her loss is my gain.
Bu işten ben kazançlı çıkacağım.
- If she doesn't work, it's her loss
- Çalışmazsa kendi bilir.
If Giulia won't go, it's her loss.
Giulia gitmek istemiyorsa, kendi kaybeder.
Her loss is a grievous one.
Onun kaybı acı veriyor.
It's her loss.
Kendi kaybı.
- So I guess it was her loss, huh?
- Kendi kaybetmiş, değil mi?
- Her loss is my gain.
Onun kaybı, benim kazancım oldu.
Her loss will be deeply felt by all who knew her.
Onu tanıyan herkes kaybını derinden hissedecektir.
Should this girl read our article, we offer her our deepest condolences for her loss, with our respects.
Bu kız eğer bu makaleyi okursa, ona, kaybı nedeniyle, en derin taziyelerimizi gönderiyoruz.
Never at a loss for a comeback.
Her zaman hazırcevap.
I am at a loss to know what to say to her.
Ona ne diyeceğimi bilemiyorum.
We are mourning because we think of our grief and loss, for truly there is no need to mourn on her behalf.
Yas tutuyoruz çünkü keder ve kaybımızı düşünüyoruz, fakat onun adına gerçekten yas tutmamıza gerek yok.
The loss of such a lord includes all harm.
Onu kaybetmek, her şeyi kaybetmek demek benim için.
The child who was taken from her whose loss drove Carlotta mad and to her death, was Madeleine's grandmother.
Carlotta'dan alınarak onu delirten ve ölümüne sebep olan çocuk, Madeleine'nin büyükannesiydi.
Anyway, it was just too great a loss for her.
Neyse, çok büyük bir kayıp oldu.
Everything involving the sphere of loss — that is, what I have lost of myself, the time that has gone ;
Kayıp alana giren her şey — yani, kendimden kaybettiğim, akıp geçen zaman ;
Her tenth nomination, her eighth loss.
Üçüncü Oscar'ı değil 10'uncu adaylığı.
"I searched high and Iow and all around me, " at a loss to know what happened to my army. "
"Her yere baktım, ordumu aradım, fakat onlara ne olduğunu bulamadım."
We continue to search, but I find it more difficult each moment to ward off a sense of utter futility and great loss.
Geçen her dakikayla beraber çaresizlik ve büyük bir kayıp duygusunu savuşturmakta zorlanıyorum.
" Friction loss of water in feet per hundred feet.
" Her yüz feet'te sudaki sürtünme kaybı.
Louise seems to feel the loss of her mother very deeply.
Annesini kaybetmek Louise'i derinden etkilemiş.
I was at a loss as to what to do!
İyileşirsin diye her gün dua ettim.
Although it's rotten luck I can still recover my loss You...
Her nekadar hapı yutsamda... gene de kazanma şansım hala var ne...
Which is why aggressiveness in her profession is always regarded as a loss of femininity.
Bu sebepten dolayıdır ki mesleğindeki kızgınlık her zaman kadınlığın yitirilişi olarak algılanmıştır.
For example, in previous wars, each injury has resulted in a very serious loss to the taxpayers, the loss of a most expensively trained soldier- - or fighting unit, as we call him now.
daha önceki savaşlarda her yaralanma... vergi mükelleflerine ciddi maliyetler getirmekteydi. Bu pahalı bir eğitimden geçirilmiş bir askerin kaybı demekti, şimdiki adıyla bir taaruz biriminin.
Any loss of life... resulting from your company's refusal to cooperate... will be your responsibility and yours alone.
Şirketinizin işbirliği yapmayı reddetmesi halinde meydana gelecek her bir can kaybı sadece ve sadece sizin sorumluluğunuza yazılacaktır.
But every corpse means the loss of two marks due to the cost of cremation.
Ama her ceset iki marka mal olur. Cesetleri yakma parası.
Earlier today I was down at Apollo Creed's palatial gym, and, as usual, the world champion was not at a loss for words about Rocky Balboa.
Bugün Apollo Creed'in saray gibi olan salonundaydım ve şampiyon her zamanki gibi Rocky Balboa için lafını esirgemiyordu.
The premature delivery was most likely caused by straining or overwork, and the sudden loss of blood has caused her to slip into a coma.
Erken doğum genellikle kendini zorlamaktan ve aşırı yorgunluktan olur ve ani kan kaybı onun komaya girmesine neden oldu.
Her sense of loss, her rage at what she thought happened, her love for him?
Kendini kaybetmesi, olan şeye duyduğu kin ona duyduğu sevgi?
I never walk down Baker Street where we shared rooms for so many eventful years without it reminding me only too keenly of the past and the loss of one I shall ever regard as the best and wisest man I have ever known.
Geçmişte çok badireler atlattığımız, Baker caddesindeki yaşadığımız yerden her geçişimde, sadece geçmişi hatırlamakla kalmaz aynı zamanda, tanıdığım en iyi ve en akıllı adamı ve onun acı kaybını daima ve saygıyla hatırlarım.
But wonder you who survived the death of her husband, two sons and the loss of their home crash soon.
Fakat gariptir ki, kocanızı, iki oğlunuzu ve evinizi kaybeden siz, bir anda yıkıldınız.
What caused this hearing loss, we'll never know for sure, but whatever it was, it's certainly not anything serious.
Bu işitme kaybına ise neyin sebep olduğunu asla bilemeyeceğiz. Ama sebebi her neyse, ciddi bir şey olmadığına eminiz.
And every year, when we'd leave I'd feel this sense of loss, I suppose.
Ve her yıl ayrılırken içimde sanırım bir kayıp duygusu olur.
She experienced a little hearing loss in her left ear from the gunshot.
Silah sesinden sonra sol kulağında hafif bir işitme kaybı yaşadı.
Death and loss are an integral part of life everywhere.
Ölümler ve kayıplar her yerde hayatın bir parçasıdır.
Maybe if we felt any loss as keenly as for one close to us, human history would be less bloody.
Her kaybı en yakınımızın kaybı kadar derin hissetseydik, insanlık tarihi çok daha az kanlı olurdu.
She just couldn't face the loss of her youth.
Sadece gençliğini yitirmeyi kabullenememiş.
Someone with a good head on their shoulders... Someone who's a working knowledge of profit and loss statements... Someone who knows her way around a computer.
Ağır yükü kaldırabilecek, kazanç ve kayıptan anlayan, bilgisayarla arası iyi olan biri.
What a loss that'll be for her!
Ona ne çok acı vereceğinizi düşünün.
What killed her is loss of blood.
Kan kaybından ölmüş.
She was perhaps despondent over the loss of her beloved Mr. Raban.
Belki de sevgilisi, Bay Raban'ın... ölümüne çok üzülmüştü.
Life on the ruins of my childhood continued as if everything was eternal, but I felt the inevitability of loss.
Sanki her şey ebediymiş gibi... hayat, çocukluğumun harabeleri üzerinden devam ediyor. Ama ben, kaybedilenlerin çaresizliğini hissettim.
"If you can make one heap of all your winnings and risk it on one turn and lose, and start again at your beginnings and never breathe a word about your loss yours is the earth and everything that's in it and, which is more, you'll be a man, my son."
"eğer tüm birikimlerini alır ve onları bir seferde riske atarsan ve kaybedersen, ve tek en baştan tekrar başlarsan ve hiç bir söz söylemezsen yenilginle ilgili tüm dünya senin olur ve içindeki her şey ve çok daha fazlası. sonunda bir erkek olacaksın, oğlum"
You almost always feel a sense of loss.
Her zaman bir kayıp hissedersin.
In four days, Alison will commemorate the loss of her George in a North Atlantic convoy 23 years ago... his name carved for ever onto the village war memorial.
Dört gün içinde, Alison 23 yıl önce Kuzey Atlantik konvoyunda George'unu kaybedişini anacak. Adı köydeki savaş anıtına sonsuza dek kazılı.
I can only attribute her weight loss to her... mental disorder.
Onun böyle kilo kaybetmesini sadece akıI hastalığına yorabilirim.
But I fear the loss of her parents has given her a certain fragility
Ama korkarım, ailesini kaybetmek onu kırılgan biri yapmış.
Allow me to express my heartfelt sympathies over your loss.
Lütfen kayıbın için elimden gelen her ne olursa yapmama izin ver.
None of us had experienced a loss like Roberta's and we didn't understand her jokes
Ama ölümü komik yapmaya çalışıp duruyordu.
I'm sure your wife is greatly dismayed... at the loss of her favorite bird.
Eminim karınız çok sevdiği kuşun... ölümünden dolayı dehşete düşmüştür.