English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Here's the good news

Here's the good news tradutor Turco

137 parallel translation
I walked in here, full of the old Christmas spirit... ready to tell you the good news, and it's a disaster area.
Ben Noel ruhuyla müjde vermeye geliyorum karşımda afet bölgesi buluyorum.
Good morning, it's 6.01, and here is the news.
Günaydın, saat 6.01, şimdi haberler.
Well, here's the good news :
İşte sana müjde :
Now, here's the good news.
Sana iyi bir haberim var.
And here's the good news.
İşte sana iyi bir haber.
Here's the good news. You and Frank are in a bind.
Frank'la aranız kötü.
Well, folks, here's the good news.
Evet çocuklar, işte iyi haber.
Here's the good news.
Müjdemi isterim.
Well, here's the good news. You no longer have to worry about which college to go to'cause that cab ride was your college tuition.
Artık hangi üniversiteye gideceğini dert etmene gerek kalmadı, çünkü taksi parası üniversite paran kadardı.
Cheers. Here's the good news, however.
Şerefe.İşte iyi haberim.
But if you agree to take it easy... no traveling for a few days until... we're totally in the clear I see no reason why he can't check outta here. Well, that's good news, isn't it? Just sign right here.
Ama sâkin olmayı başarırsan biz gitmeni söyleyene dek birkaç gün burada kalırsan buradan taburcu olmaman için sebep görmüyorum.
Okay, here's the good news.
Tamam, işte iyi haber.
Here's the good news :
İyi haberler var :
You were played by somebody who understands the system better than you do and here's the other good news.
Sistemi senden iyi bilen biri tarafından kandırıldın. Ve sana iyi haberlerim var.
The good news is that she's here...
İyi haber o burada olmasıdır...
Here's the good news.
Ama müjde :
Here's the good news :
İyi haber.
My name's Peter. I'm a Jehovah's Witness, here to spread the good news of the story of Jesus.
Benim adım Peter.Ben bir Jehova şahidiyim, buraya size İsa'nın hayatındaki iyi haberleri anlatmaya geldim.
Here's the good news.
Şimdi de iyi haberler.
Look, here's the good news.
Bak, sana iyi bir haberim var.
But here's the good news.
Ama iyi haber şu :
Here's the good news.
İyi haberlerim var.
Well, the good news is that's just what I'm here for.
İyi haber şu ki, ben bunun için buradayım.
I don't know, sir. But the Earth is still here, that's good news.
Bilmiyorum efendim, ama Dünya orada.
Here's the good news :
İşte iyi haberler :
But here's the good news.
Ama sana iyi haber.
Well, here's the good news, baby- - everybody's scared.
O zaman sana iyi haber, bebegim- - herkes korkar.
Well the good news is he was here, all right.
İyi haber, adam buradaymış.
And here's the good news.
Ve iyi haber.
Here's the good news.
Müjde.
The good news is that it's gonna be you and me from here on out.
İşin güzel yanı, bu sayede birlikte vakit geçirebileceğiz.
Here's the good news.
İşte iyi bir haber.
- Well, here's the good news.
- İşte sana iyi haber.
But here's the good news, this neighborhood is rife with crime.
Ama iyi haber, bu mahalle suçla dolu.
It's all right.The good news is, you can hide in here until your cab comes.
Pekala, iyi haber. taksin gelene kadar burada saklanabilirsin.
But the good news is, it's on sale - here, right at this very store.
Ama iyi haberse ; bu mağazadan satın alabilecek olmanız.
But here's the good news.
Ama, alın size iyi haber.
And here's the good news.
işimde veya "bayan folklöründe"
Peter, someone has obviously stolen your credit card. Here's the good news.
Söylediğini duyuyorum Lois fakat kredi kartımın çok düşük bir faiz oranı var.
Yeah, we know. The only good news here is that humans Appear to be completely immune.
Tek iyi haber ise insanlar virüse karşı tamamen bağışıklık gösteriyor.
Here's the good news. We know Sophie's alive.
İyi haberse, Sophie'nin sağ olduğunu biliyoruz.
Well, here's the good news.
İyi tarafından bak.
Here's the good news.
Bak sana iyi haber.
But here's the good news - I think I have a way to stop her.
İyi haber şu ki onu durdurmanın bir yolu var.
Here's the good news.
Al sana iyi haber.
It's alright. we came here to give him the good news. you can tell him.
Sorun yok, güzel haberler için buradayız.
We sure as hell don't want it going on up here, which brings us to the good news.
Burada da aynı şeylerin olmasını kesinlikle istemiyoruz o yüzden şimdi sıra iyi haberde.
Here's the good news : your stolen laptop?
İyi bir haber var.
But here's the good news - - when I get called up to the nba, you can have your job back.
Ama iyi yanından bak, NBA'den çağrıldığımda işine geri dönebilirsin.
Well, here's the good news. You got your birth certificate on you.
İyi haber, doğum sertifikan sende.
Here's some good news, I just looked over your labs, and the chemo is doing what it's supposed to.
Sana iyi haberlerim var. Laboratuar sonuçlarını tekrar gözden geçirdim. Kemo yapması gerekeni yapıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]