Here's the keys tradutor Turco
112 parallel translation
In here, the number of pecans is the same as the number of black keys on a piano.
Bunun içinde piyanodaki siyah tuşların sayısı kadar ceviz var.
Here's the keys.
İşte anahtarlar.
Mr. Bush here are the keys to my dispatch box containing the Admiralty's orders.
bay Bush. deniz kuvvetlerinin emirlerini içeren evraklar ve anahtarlar burada.
Officer's locked cabinet is here and the keys to the narcotics and booze are in there.
Subayların kilitli dolabı burada ve narkotik ile alkolün anahtarları da burada.
He got the keys here, too.
Buradaki anahtarları da almış.
Now here's the keys.
Arabama doğru koş.
Here's the keys to the cuffs.
Bunlar kelepçenin anahtarları.
Here's the keys.
Iste anahtarlar.
Let's see, here are the keys for the carousel house.
Bunlar atlıkarınca ofisinin anahtarları.
Here's the keys to the address where you'll be staying.
Kalacağınız yerin anahtarı.
Here's the keys.
Anahtarları al.
Here are the keys to the apartment we rented across the street from where she lives.
Bunlar da evinin hemen karşısında tuttuğumuz dairenin anahtarları.
Ah, it's next door. Here are the keys.
Oda var.
After the report, we'll travel back, steal the keys, and leave them here.
Tabii. Sınavdan sonra zamanda geri gidip, anahtarları çalarız ve burada bırakırız.
H - here's the fuckin'keys.
İşte Allah'ın cezası anahtarlar.
- Here's the keys.
- İşte anahtarlar.
- Here's the keys!
- İşte anahtarlar!
Here's the keys to my place.
İşte evimin anahtarları.
- Elaine, here's the car keys.
- Elaine, arabanın anahtarları.
Here's the keys.
- Anahtarlar burada.
Here's the keys.
Anahtarlar burada.
- To Hajra and my brother-in-law's in Tuzla, so here are the keys.
- Tuzla'ya, Hajra ve kayınbiraderime. - Bunlar anahtarlar.
Here are the keys. lt " s in the lot.
İşte anahtarlar. Araba otoparkta.
Here's the keys to my apartment.
Tamamdır. İşte, dairemin anahtarları.
Here's the keys.
Al anahtarları.
- Here's the keys, see them?
- Anahtarlar burada, bak.
Here's the keys.
Bu arabanın anahtarları.
ALL RIGHT, HERE'S THE KEYS.
Tamam, al bakalım anahtarları da.
Here's the keys.
Anahtarlar burda.
- Aw, here's the keys.
- İşte anahtarlar.
Here's the keys to the Corvette.
İşte Corvette'in anahtarları..
Here's the address, the keys.
İşte adres, anahtarlar.
Here's the keys to your life, a brand-new life.
İşte hayatının anahtarları, yepyeni bir hayat.
Here's the keys.
İşte anahtarları.
Tapp, it's none of the keys here! Sick from the disease eating away at me inside.
İçten içe beni yiyen hastalıktan rahatsızım.
Here's keys to the gun safe.
Bunlar silah kasasının anahtarları.
- Let's get out of here. - Where are the goddamn keys?
- Haydi gidelim buradan.
Here's my dad's access card and the keys.
- İşte babamın giriş kartı ve anahtarları.
Look, here's the keys to my car and 20 bucks.
Arabamın anahtarıyla 20 $ veriyorum sizlere.
Hey, there. Okay, here's the thing. My sort of hopefully - he'll-become-my boyfriend, Henry, he's having a bit of a problem losing things, like a wallet, his keys, you know, stuff like that.
O şeyleri kaybetme bir sorun bir parça yaşıyor, bir cüzdan gibi, onun anahtarları, biliyorsun, Şeyler umarım - he'll-haline-arkadaşım, Henry, bir Benim çeşit böyle.
Lieutenant's looking for that refrigerated truck in every swamp, glade, and chop shop from here to the Keys.
Teğmen buradan Keys e kadar bütün batalıklarda, boş arazilerde buz kamyonları arıyor.
So, here the keys of the thing, here's about $ 13 in change that I liberated from the tampon machine in the ladies room.
Arabanın anahtarları bu. Bunlar da kadınlar tuvaletinden arakladığım, 13 dolarlık bozukluk.
Here's the keys.
işte anahtarlar.
- The way you drink, it's like giving Turtle here keys to a whorehouse.
- Senin içme tarzın, Turtle'a bir genelevin anahtarını vermek gibi birşey..
So here you go, samantha newly- - the keys to your brand-new car!
İşte burada, Samantha Newly ; Sıfır kilometre arabanın anahtarları..
Here are the keys to the garage and... the front gate and the flat.
Bunların garajın anahtarları. Bu dış kapının, bu da evin.
Here's the keys and I'll just... I have to talk to her and I'll be right behind you.
Anahtarlar burda ve ben... Onunla konuşmalıyım ve hemen arkanızda olacağım.
Let's help Roger find the keys so we can get out of here.
Bir an önce Roger'ın anahtarları bulmasına yardım edip buradan hemen gitmeliyiz.
- Here's the keys, okay?
İşte anahtarlar, tamam mı?
Except I've got keys to the building and permission to be here.
Bende binanın anahtarı ve giriş iznim olmasının dışında tabii.
Well, that's my car right t, here here are the keys.
Şu benim arabam, bu da anahtarları.
here's the thing 1106
here's the deal 647
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the best part 17
here's the situation 47
here's the question 18
here's the deal 647
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the best part 17
here's the situation 47
here's the question 18
here's the number 20
here's the problem 91
here's the truth 50
here's the key 62
here's the 78
the keys 142
keys 492
keyser 16
keys clacking 30
keys jingle 29
here's the problem 91
here's the truth 50
here's the key 62
here's the 78
the keys 142
keys 492
keyser 16
keys clacking 30
keys jingle 29
keys jangle 38
here's my number 71
here's my 20
here's your mail 22
here's your ticket 24
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's your change 33
here's your coffee 53
here's my number 71
here's my 20
here's your mail 22
here's your ticket 24
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's your change 33
here's your coffee 53