Hiding in plain sight tradutor Turco
137 parallel translation
He's probably hiding in plain sight.
Muhtemel kolay bulunur bir yerde saklanıyordur.
Evil hiding in plain sight I use this spell with all my might
Göz önünde saklanan iblis Bütün gücümle kullanıyorum bu tılsımı
You know, Aaron, some might call this hiding in plain sight.
Bazıları buna, herkesin gözünün önündeyken saklanmak da der.
Can I help it if there's a perfect gentleman... hiding in plain sight of my single daughter?
Tek kızımın burnunun ucunda olup da görmediği mükemmel bir beyefendiyi görmesine yardımcı oluyorum.
Someone was inside the armor, hiding in plain sight?
Biri zırhın içine girerek mi saklanmıştı?
He'd been hiding in plain sight, right under our noses, all this time.
Bunca zamandır ortalıkta, burnumuzun dibinde saklanıyormuş.
Just may be hiding in plain sight.
Belki de o kadar derinde değildir.
Hiding in plain sight.
Göz önünde saklıyormuş.
You were hiding in plain sight.
Açıkça orada değildin ama etrafta genziniyordun.
Hiding in plain sight.
Gözümüzün önünde saklanıyor.
He's infiltrated our government, and now he's here hiding in plain sight.
O hükümetimize sızdı ve şimdi de burada sade görünüşüyle saklanıyor.
Son of a bitch was hiding in plain sight.
O... çocuğu, basit görünerek saklanıyordu.
Like he's hiding in plain sight.
Tamamen açık değil gibiydi, bir şeyler saklıyor gibi.
I figured there were more of you, living among us, hiding in plain sight.
Aramızda yaşayıp gözlerden uzak duran sizin gibi pek çok kişi olduğunu tahmin etmiştim.
Had to be someone hiding in plain sight.
Biri görüş alanı içinde saklanabilmiş olmalı.
The signs, hiding in plain sight.
Bütün belirtiler ortada.
Hiding in plain sight.
Düzgün bir görüş alanına sakladın.
We live among its people now, hiding in plain sight, but watching over them in secret, waiting, protecting.
Şimdi dünyadaki insanlarla birlikte yaşıyor, sade görünüşte saklanıyor, ama onları gizlice seyrediyor, bekliyor, koruyoruz.
Look, all right, then that means he's hiding in plain sight.
Bak, öyleyse, ortalıkta bir yerde olmalı.
And hiding in plain sight, using this telepathic power to conceal itself.
- Ve gözümüzün önünde gizleniyor, telepatik güçlerini kendini gizlemek için kullanıyor.
Hiding in plain sight.
Gözümüzün önünde saklanıyormuş.
THAT DON'T APPEAR ENCIPHERED. THE REAL MESSAGE WOULD BE HIDING IN PLAIN SIGHT.
Asıl mesaj içinde saklı olmalı.
They were here, hiding in plain sight.
İşte her şey bu kelimelerin arkasında gizleniyordu.
He's hiding in plain sight. His door's open like he's no more on the lam than I am.
Ayrıca kapılar açıkken ne yapmamı bekliyorsun ki?
You're here, hiding in plain sight.
Burada, ulu orta saklanıyorsunuz.
He's hiding in plain sight, right in the center of his family.
Ailesinin gözü önünde, buradayım diye bağırıyor aslında.
Hiding in plain sight is one thing, but this is your weak spot.
Ortalık yerde saklanmak ayrı bir beceri ama bu senin hassas noktan.
He's hiding in plain sight right in the center of his family.
Ailesinin gözü önünde, buradayım diye bağırıyor aslında.
Hiding in plain sight.
Açıkta saklanıyorsunuz.
You're hiding in plain sight.
Halkın arasına saklanıyorsun.
Hiding in plain sight.
Saklı kent orası.
There wasn't a powerful organization they didn't penetrate,... including the Vatican, by hiding in plain sight.
Dünya üzerinde sızmadıkları bir tane bile güçlü kurum yok, Vatikan da dahil. Gözlerden uzak dururlardı.
The undead are out there, hiding in plain sight.
Yürüyen ölüler dışarıda, gözünüzün önünde saklanıyor.
So, like, hiding in plain sight kind of thing.
Yani, bir ovada saklanmak gibi diyorsun.
You have the perfect spot. It's just hiding in plain sight.
Harika bir konumdasın ama bunu kullanmayı istersen tabi.
He's either parked at his own house Or he's hiding in plain sight.
Ya evine park ediyor ya da göz önünde saklanıyor.
Hiding in plain sight in los angeles.
Los Angeles'ta halk içinde saklanıyormuş.
Money's hiding in plain sight.
Para gözümüzün önündeymiş.
Hiding in plain sight.
Gözlerden saklanıyorum.
Guy's been hiding in plain sight, in a room directly across from Courtney's.
Aslında göz önünde saklanıyormuş. Courtney'in tam karşısındaki odada.
You took a pretty big risk, Philby, hiding the body in plain sight.
Oldukça büyük bir risk aldın, Philby, cesedi görünür bir yere koyarak.
You think he's hiding the truck in plain sight, wanting it to be found?
Yani senin görüşüne göre aracı sakladı, ve bulunmasını mı istiyor?
Hiding something in plain sight.
Bir şeyi görünür bir yerde saklamak.
Masquerading is an act hiding behind a few 50 dollar tricks hiding in a plain sight.
Tüm olanlar sadece bir numaraymış gibi davranmak 50 dolarlık birkaç ucuz hilenin arkasına saklanmak sadeliğin arkasına sığınmak.
Hiding them in plain sight. - It's run by 2 brothers
Açık alanda saklıyorlar.
About hiding things in plain sight.
Sade bakışta nesneleri saklamakla ilgili.
You need a solid alibi hiding in plain sight. Meanwhile, when you're in the theatre, start texting your friends.
Olay anında başka yerde olduğunuzu kanıtlamanız için.
Maybe they're hiding out in plain sight.
Belki de başka bir sakladıkları vardır.
The real killer has been hiding In plain sight all along.
Gerçek katil en baştan beri gözümüzün önündeydi.
Renner was hiding his information in plain sight, in all the ones and zeros that make up the code to the photographs.
Kişisel bilgilerini, tüm "sıfır" ve "bir" lerde saklıyor ki bunlar da bir fotoğraf koduna dönüşüyor.
They've been hiding among us in plain sight.
Uzun zamandır gözümün önünde saklanıyorlardı.