His address tradutor Turco
1,518 parallel translation
Can you get me his address?
Onun adresini verebilir misin?
I have no idea what his address his.
Adresini hiç bilmiyorum.
He was claiming unemployment benefit at that time and his address was the Mission of St Dominic De Guzman, in Bloomsbury.
O zamanda işsizlik maaşı talep ediyormuş ve adresi Bloomsbury'deki Aziz Dominik Misyonuymuş. O nedir? Bir evsizler sığınağı mı?
His address is on West 78th Street.
Batı 78. caddede oturuyor.
Have a parole officer meet us at his address. Got one on speed dial.
Tamam, şartlı tahliye memuruyla Roger'in adresinde buluşalım.
- Can you send me his address?
Adresini gönderebilir misin?
The manager at valley foods who gave me his address said ray's shift ends at 5 : 00.
Valley Foods'taki müdür Ray'in adresini verdi ve dedi ki mesaisi saat 5 : 00'te bitecekmiş.
Get his address.
Adresini bul.
I'm gonna look up his address for you right now.
Sana onun adresini hemen bulayım.
This is his address.
Burası da onun verdiği adres.
I have his address.
Adresi tespit ettim.
I found his address and went there to see what's going on.
Adresini buldum ve neler olduğunu öğrenmek için oraya gittim.
We're going to need his address, and with your permission, we'd like to look around, maybe take a few fingerprints, DNA samples.
Adresini öğrenmemiz gerekiyor ve izin verirseniz etrafa biraz bakınacağız. Birkaç parmak izi veya DNA örneği bulabiliriz.
Check his address.
- Fırsatlar ülkesi.
Look, he changed his address often.
Adresini sık sık değiştirirdi.
Get me his address and I'll go.
Adresini ver, ben giderim.
If he's not at his address, where could he be?
Evde değilse nerede olabilir?
- Admire me for the presence of mind I displayed in getting his address.
- Soğukkanlılığımı koruyup, adresini istediğim için beni taktir ediniz.
- So, your friend, what's his address?
- Ee, arkadaşının adresi ne peki?
There's his address book, and look up a Jerry Sunborne.
Adres defteri şurada. Jerry Sunborne'u bul.
The sooner I can verify his address, the sooner I can leave him alone.
Adresini ne kadar erken doğrularsam onu o kadar erken rahat bırakacağım.
Text me his address to Dekker's phone.
Onun adresini Dekker'ın telefonuna mesaj at.
Frank Littleton. That's his address.
Frank Littleton.
Her name torn out of his address book.
Kadının ismi adres defterinden yırtılmıştı.
What's his address again?
Ev adresi ne demiştiniz?
But it's not his address, is it?
Ama bu adres onun değil ki, değil mi?
How about his e-mail address?
Elektronik posta adresinden bir şey çıkar mı?
And we have the address he listed on his customs form.
Elimizde gümrük formunda belirttiği adres var.
No, I blocked your address after the fourth time you sent me the video of the monkey sniffing his own butt.
Hayır, e-mail adresini, kendi kıçını koklayan maymun videosunu dördüncü kez gönderdikten sonra engelledim.
And his name? Address?
İsmini ve adresini almam lazım.
I have his home address right here.
Çünkü ev adresi bende kayıtlı.
Date of birth, his mother's name, Last known address.
Doğum tarihi, annesinin adı, en son adresi.
His name, address, all bogus.
-... adı ve adresi uydurma.
Now I don't have an address or anything, but colleen told her mother that his band plays in all those joints down on the lower east side, so...
Adres falan yok. Ama Colleen annesine grubun aşağı doğu yakasındaki tüm mekânlarda çaldığını söylemiş.
His cell phone was linked to a bogus address, so no luck there.
Telefon numarası sahte adrese bağlı,... yani oradan ekmek çıkmaz.
His father's new address was the place that he sought, a home to come home to.
Aradığı o yer babasının yeni eviydi.
I know his old address, but he changed his phone.
Eski numarasını biliyordum ; ama telefonunu değiştirdi.
I mean, that was his legal address? Now he's the victim of a homicide.
Resmi adresi orasıydı Şu anda da o bir cinayet kurbanı.
- But I have his address.
Fakat adresini aldım.
We have his home address.
Ev adresini bulduk.
If we can match his prints to DMV records, we can get his current alias and an address.
Trafikteki kayıtlarda parmak izi bulursak kullandığı ismi ve adresi buluruz.
His last know address was Park Gate road.
Bilinen son adresi Park Gate yolu.
- I gave his parents your address.
- Ebeveynlerine senin adresini verdim.
He wrote his previous address on the lease.
Kira kontratının üstüne, önceki adresini yazmıştı.
There's someone from Corleone we've known everything about for 20 years, he's not a fugitive, we have his name, surname and address.
Corleone'da birisi var zaten 20 yılımız var. Adımıza, ad ve adrese sahibiz.
Did he know his new address?
- Yeni adresini bıraktı mı?
Only they said he wasn't married, but he left everything in his will to Ethel Roberts. And they had an address.
.. herşeyini Ethel Roberts'a bırakmış ve bana bir adres verdiler
When he gave his statement he gave one address, the building where the murder happened.
Kendi ifadesinde bir adres verdi. Olayın olduğu binanın adresiydi.
But in court he gave a different address, his daughter's.
Fakat mahkemede başka bir adres verdi, kızının evinin adresini.
But the murder and his change of address were in November?
Fakat cinayet... Adres değişikliği Kasım'daydı, öyle değil mi?
While at the same time, I address his physical ailments.
Aynı zamanda da psikolojik durumunu ona tekrar bildirmemi..