His job tradutor Turco
5,141 parallel translation
He did his job, you did yours, and we are grateful for that.
O işini yaptı, sende öyle, ve biz bunun için minnettarız.
Dad lost his job, and I lost my friends.
Babam işini kaybetti, bense arkadaşlarımı.
When he dies, I get all his stuff and his job.
Öldüğünde büyün eşyaları ve işi benim olacak.
If working his theories, if his job was his idea of himself, fine.
Eğer teorileriyle uğraşmak ve işi, kendini nasıl tamamladığıysa, tamam.
But what good would that knowledge do for any man on this crew trying to focus on doing his job?
Peki bu bilgi, işine odaklanmaya çalışan tayfadaki herhangi bir adamın ne işine yarar?
How is his job?
Onun işleri nasıl?
Let the sheriff do his job.
Bırakalım da şerif işini yapsın.
And her husband lost his job because they closed the paper mill.
Kağıt fabrikasını kapattıklarından kocası da işsiz kaldı.
- What was his job?
Ne iş yapıyordu?
My brother lost his job as a grip on a movie set because of piracy.
Kardeşim setteki figüranlık işini Korsan indirenler yüzünden kaybetti.
So, for Mayday to keep his job and get Propwash reopened, we just need to find a second firefighter.
Şimdi tek yapmamız gereken, Mayday'in işini kaybetmemesi ve Pervane'nin yeniden açılması için ikinci bir itfaiye aracı bulmak.
Sprinkler saved the lodge, but not his job.
Püskürtücü kır evini kurtardı ama Cad işini kaybetti.
The sergeant at arms is very good at his job.
Meclisin güvenlik güçleri işlerinde çok iyidirler.
But Inspector Langley didn't believe so, and those doubts cost him his job.
Ama müfettiş Langley öyle yapmadı. Ve bu şüpheleri mesleğine maloldu.
He's only doing his job.
İşini yapıyor sadece.
We wouldn't be having this conversation if Connor had done his job.
Connor işini yapsaydı bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
It's like his biggest pet peeve, doing his job.
Sanki hayatındaki en çok nefret ettiği şey işini yapmak.
I'm guessing you're about to gun for his job.
Onun koltuğu için açığını kolladığını tahmin ediyorum.
- He's been struggling with his job.
- İşiyle uğraşıyor.
What if he wanted to feel he was in control of things again, like he used to be - before his little sister took his job?
Yeniden işleri kontrol ettiğini düşünmek istiyorsa önceden olduğu gibi, küçük kardeşi işini elinden almadan önceki gibi?
And he was headed for his job at a clown car wash. As far as I know, there are no clown car washes in Boston.
Bildiğim kadarıyla, Boston'da sirk temalı bir yer yok.
What if Brent Miller left his job at the car wash, and on his way home put the clown mask on to dump Nick Hamilton's body?
Ya Brent Miller araba yıkamacıdan çıkmış eve giderken Nick Hamilton'ı gömmek için maskesini geri takmışsa?
At his job, so...
... yapardı, yani...
Yeah, so he lost his job, became a stay-at-home dad, and got into light drugs.
Evet, işini kaybetti ve evde çocuk bakıyor hafif uyuşturuculara bulaştı.
His job had been to appraise the fossils that had been seized in the case, and his evaluations would be incredibly important because they determined whether a given count was a misdemeanor or a felony.
Görevi, dava için el konulmuş fosillere fiyat saptamaktı ve tespitleri oldukça önemliydi çünkü bunun bir kabahat mı yoksa ağır suç mu olduğuna karar vereceklerdi.
He lost his job and family at that age.
Herşeyini kaybetmiş 41 00 : 04 : 44,001 - - 00 : 04 : 45,753 Kullanılan bıçak bu
Well, he can't just swan back into the store and expect his job back.
Öylece geri dönüp, işini geri bekleyemez.
And when they return victorious, every man will have his job waiting for him at Selfridges.
Ve muzaffer olarak döndüklerinde her biri Selfridge'de kendisini bekleyen işinin başına geçecek.
All right, he can have his job back, but I have one condition.
Tamam, işini geri alabilir ama bir şartım var.
Now he will lose his job.
Şimdi işini bitirdim.
I decided to make him lose his job and stole his jeep.
Ben onun işinde kaybetmesine karar verdim ve onun jeepini çaldım.
It's clear the president sees you as a friend, I've never been that to him, but his job is bigger than friendship.
cok bariz ki, baskan sizi bir arkadas olarak goruyor. ben buna erisememistim, fakat yaptigi is arkadasliktan daha buyuk.
- No. But he clearly works in mysterious ways, and maybe that's just his job.
Ama işine akıl sır ermediği kesin.
And day before yesterday... our servant left the job to complete his degree.
Dünden önceki gün, hizmetçimiz derecesini tamamlamak için işten ayrıldı.
It's more or less his day job.
Günlük işi olduğunu söyleyebiliriz.
Job resigned himself to his fate and lived to be 140.
Job her şeyi bırakıp inancına sarıldı ve 140'ına kadar yaşadı.
I suppose I was doing a job I loved and now it's been taken away.
Sevdiğim bir işi yaptığımı sanıyordum ama şimdi o his de gitti.
Your job was to prep him for his speech before Parliament.
- İşin, onu parlamentoda yapacağı konuşmasına hazırlamaktı.
According to his business card, he worked a dead-end job as a sales rep at some place called California Coast Insurance.
İş kartına göre, California Coast Sigorta adında bir yerde satış temsilcisi olarak çalışıyormuş.
His day job is me working my day job.
Onun düzenli işi de benim düzenli işimde çalışmak.
It's not my job to heal his wounds.
Onun yarasını iyileştirmek benim işim değil.
He worked at his father's car wash while he got his teaching credential, left Boston in August of'88 to take a teaching job in Philadelphia.
Öğretmen olana kadar, babasının araba yıkamasında çalışmış. Philadelphia'daki öğretmenlik işi için Ağustos, 88'de taşınmış.
[scoffs] Put him on indefinite paid leave at his last job.
Son işinde süresiz ücretli izne çıkarılmış.
You can't just take a man's job and then steal his family.
Bir adamın elinden öylece alıp ailesini çalamazsın.
Evyatar started his new job.
Evyatar, yeni bir işe başladı.
All I know is it's our job to collect the infant and his mother and take them back to Paris.
Tek bildiğim görevimizin anneyle çocuğunu alıp Paris'e götürmek olduğu.
For example, in my old job, a long-term client was about to take his business to a competitor.
Örneğin, eski işimde uzun süreli bir müşterim işi bir rakibimize götürmek üzereydi.
They said that he gave mauricio his first job.
Mauricio'ya ilk işi onun verdiğini söylüyorlar.
So I... went to his house and asked for a job.
Evine gittim ve bir iş istedim.
Ms. Liu says the victim moved in to her building last year. He was saving money from a factory job and sending it home to his family in Shanghai, but he just... he lost it all gambling.
Bayan Liu kurbanın apartmana geçen yıl taşındığını Şanghay'daki ailesine göndermek için bir fabrikada çalışarak para biriktirdiğini söylüyor.
Yeah, well, that's the story since Tommy died, and his oldest son Luke went to prison for the Dean Street job.
Evet, öyleydi, tommy ölmeden önceki hikaye, ve onun en büyük oğlu Luke Dean caddesi işi için hapse girdi..