Job well done tradutor Turco
506 parallel translation
- Especially after a job well done, huh?
- Özellikle iyi yapılmış bir işten sonra?
I want to congratulate the both of you on a job well done.
İkinizi de iyi tamamlanmış bir işte tebrik etmek istiyorum.
To a job well done. Mr. Murphy?
İyi yapılan işe.
- I guess I'm to be congratulated... -... on a job well done, huh?
- Sanırım bu işi iyi kıvırdığım için tebriği hak ettim, değil mi?
Alright. That's a job well done.
Gerçekten güzel işçilik.
- it was a vital task and a job well done.
- Çok önemli bir görevdi ve başarıyla yerine getirildi.
And so it's come time for us to pay the debt we all owe to this courageous man and to show our appreciation for a job well done.
Ve sonunda bu cesur adama vefa borcumuzu ödeme ve verdiği özverili hizmetler için minnettarlığımızı gösterme zamanı geldi.
It was a job well done
İyi iş çıkardınız!
So I don't forget a job well done.
İyi yapılan işi unutmam.
A job well done should not be casually rewarded, hmm?
İyi yapılan bir iş gelişigüzel ödüllendirilmemeli, hımm?
Your reward for a job well done, gentlemen.
Bu yaptığınız iş için birer ödül beyler.
'We wanna give you some congratulations, especially the Rubber Duck,'for a job well done, don't you know?
Özellikle de bu başarılı çalışma için Rubber Duck'ı. Anlamışısınızdır.
To a job well done.
Başarılmış bir işe.
Congratulations on a job well done.
Başardığınız işten dolayı, sizi tebrik ederim. Taşların yarısı bende.
"It is their pleasure to open for you " and their satisfaction to close again "with the knowledge of a job well done."
Sizin için açılmak onlar için bir zevk, ve kapanmak da iyi yapılmış bir işin verdiği tatmindir.
Congratulations, Devon, on a job well done.
Tebrikler Devon, iş başarıyla tamamlandı.
Job well done, buddy.
İşlem tamam, ahbap.
Listen, guys, for a job well done, I'd like to buy you a drink.
Dinleyin, beyler... Bu görevi hallettiğiniz için size içki ısmarlamak istiyorum.
What I like is a job well done.
- Hakkı verilen işleri severim.
Job well done!
İyi iş başardık!
So, we get a pat on the back... job well done, next case.
Bizim de sırtımızı sıvazladılar. Aferin. Sıradaki dava gelsin.
I came up to congratulate you on a job well done.
Bu başarınızdan ötürü sizi kutlamaya geldim.
- To a job well done.
- İyi yapılmış işe.
Her Majesty wishes to offer you her sincerest appreciation for a job well done.
Majesteleri size iyi yapılmış bu işten dolayı en içten takdirlerini sunuyor.
Job well done.
İyi işti.
Now let's pat ourselves on the back for a job well done!
Şimdi iyi iş çıkardık anlamında hepimiz birbirimizin sırtına vuralım.
Job well done.
İyi iş çıkardın.
And may I say, a job well done, sir?
- İşler iyi gitti diyebilir miyim efendim?
From now on shore will be paid to the party Per cubic meter of wood descent and used Based on the amount needed for a job well done.
Payandalamaya ayrı yövmiye. Kullanılan direklerin metre küpüne göre ödeme. İyi işçilik için kullanılan tahta miktarına göre.
Believe me, I'll receive no pleasure from this, other than a job well done.
İnanın bana, işi iyi yapmak dışında bundan hiç zevk almayacağım.
Job well done, Tony...
İyi işti Tony... Anthony.
I must congratulate you on a job well done.
İyi bir iş çıkardığın için seni tebrik etmeliyim.
- A job well done.
- Harika bir iş çıkardın.
I'm willing to pay $ 5,000 if the job is well done.
Bu işi halledebilirsen sana 5000 dolar vermeye hazırım.
Well, no man likes to be shot at. But, still, there's a job to be done.
Kimse kendisine ateş edilmesini istemez ama yapılacak bir iş var.
Well, you've done a thorough job.
İşlerini kusursuz yaparsın.
Well, frankly, whoever pulled this job shouldn't have done it while I was in town.
Doğrusu, bu işi yapan her kimse ben buradayken yapmamalıydı.
Well, she's done a pretty good job of destroying you.
O seni mahvetmekte oldukça başarılı oldu ama.
The police haven't done their job very well.
Polis işini iyi yapamamış.
for a job well done.
... o gün anıldığında... ve sizler...
There's no reason why the town council... he's too old. He's done his job well.
İşini iyi yaptı.
You've done your job well, and Mommy is pleased.
İşini iyi yaptın, annen memnun oldu.
Uh, well, you know, as you know, I've been working here for some time, Mr. Farlan, and I think I've done a pretty good job of making this operation look legit.
Şey... bildiğiniz gibi, bir süredir burada çalışıyorum Bay Farlan, ve bu işletmenin yasal görünmesi adına iyi bir iş çıkarttığımı düşünüyorum
Well, the navy sent me down here to do a job, and, uh, she's done.
Donanma, beni buraya bir iş yapmaya gönderdi ve iş yapıldı.
ln spite of this latest piece of foolishness, you've done your job well.
En son deliliğe rağmen, işini iyi yaptın.
Well, I'd say you done a damn poor job of it!
Beş para etmez bir iş yapmış!
Well, it wasn't a walk in the park, but the job's done.
Evet. Parkta bir yürüyüş yapmak gibi değildi ama işi hallettik.
Well, my job's done.
İşlerimi bitirdim.
ZORDON : Congratulations on a job well-done.
Tebrikler, iyi iş başardınız.
Well, we've done a fine job looking after the school.
Neyse, okula bakmakla iyi etmişiz.
Well, if we're making exceptions for a job well-done... how about a kiss, like in the movies?
Eğer iyi yapılmış bir iş için istisnalar yapabiliyorsak... bir öpücüğe ne dersin, tıpkı filmlerdeki gibi?
well done 4465
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44