Hit me with it tradutor Turco
159 parallel translation
Hit me with it and keep it here.
Işık bana doğru gelsin ve öyle kalsın.
Hit me with it?
Silahla dövecek misin?
Hit me with it!
Vur bana!
And then, he hit me with it.
O zaman haberi verdi.
Hit me with it.
Vur bana onunla.
Come on. Hit me with it.
Hadi, anlat bana.
- Hit me with it again. - How much?
- [Adam] Tekrar vur, tekrar.
Yeah, he took the other one off and hit me with it.
Evet, tekini çıkarıp bana vurmaya başladı.
Hit me with it.
Söyle hadi.
Just hit me with it, baby.
Vur gitsin, bebeğim.
You must have a metaphor you want to use ; hit me with it!
beni etkilemek için, mecazi bir benzetme felan kullanmak istemez misin.
Are you going to hit me? What is it with you?
- Ağzımı burnumu kırmayacak mısın?
I asked him about it and he hit me with a chicken.
Onu sorguladığımda bana bir tavukla vurdu.
I'm glad you hit me over the head with it. I can take it there.
Onunla kafama vurduğuna memnunum diyebilirim.
She picked up a poker, tried to hit me over the head with it.
Bir ocak demiri kaptı, onunla kafama vurmaya çalıştı.
If you want to hit him, it's all right with me.
Ona vurmak istersen, bence uygundur.
I thought it was a disturbed patient, and I was dealing with it when this shorter, rounder one hit me.
Sorunlu bir hastam sandım ve halletmeye çalışıyordum ki bu kısa boylu, toplu olan bana vurdu.
It's that nigger that hit me on the head with the shovel!
Kafama kürekle vuran zenci bu!
Well, it hit rock bottom with me.
Bu isim bana mutluluk getirmedi.
Let me deal with it while you watch the Array for me Wait till you have solved it then we can hit it
Bırak Önce ben gideyim, sende de... zayıf noktasını bulmaya çalış sonra birlikte işlerini bitiririz!
When I was a kid my father told me, "Never hit anyone in anger... unless you're absolutely sure you can get away with it."
Çocukken babam bana "Kimseye asla öfkeyle vurma. Paçanı kurtaracağına kesin emin değilsen." derdi.
It only became serious when he hit me with that belt later...
Sonra bana kemeriyle vurmaya başladı...
- Don't hit me with the fuckin'ball. - It was a mistake.
Ne yapıyorsun?
Now with me. Miss Music, hit it.
Marcy, biraz daha açık konuşur musun?
That was when it really hit me. There was something terribly wrong in Derry with Derry.
Derry'de bir şeylerin son derece ters gittiğini o zaman anladım.
You hit me with a little, I buy it.
Kandırırsın, yutarım.
You hit me one more time with your elbow, I'm gonna rip it off and wave it at you.
Bana bir kere daha dirsek atarsan yerinden söker sana onunla el sallarım.
The woman who got hit with it found my name, called me, and we met.
Kadın beni buldu ismimden, aradı, ve buluştuk.
When I saw how he was with you, how well you two complemented each other... it finally hit me that T.S. is a great catch.
Seninle nasıl olduğunu görünce,... ve ikinizin nasıl birbirinizi tamamladığınızı görünce sonunda dank etti ; TS iyi bir kısmetti.
But I pressed on with what I was doing and one day years later, it hit me.
Yine de yapmakta olduğum şeye devam ettim ve yıllar sonra bir gün anladım.
It's stupid, but when I saw you with the coffee cup, it hit me what it was like to make love to you.
Kulağa aptalca geldiğini biliyorum. Seni kahve fincanıyla gördüğüm zaman seninle sevişmenin kendisi gibi beni çarptı.
It's his fault. He hit me with that stuff.
Bu onun suçu.
This is the second time. I've been hit with a severed head, and it upsets me!
İkinci defa bir kafaya çarpınca biraz sinirlerim bozuldu!
- I don't know why - - but it just hit me this wasn't somebody else's child, he was meant to be with me.
Başka birinin çocuğu değildi.
But sometimes when you playfully punch me like that it feels like I'm being hit with a very tiny but a very real bat!
Fakat bazen beni neşeyle az önceki gibi yumrukladığında sanki biri beni minicik ama çok gerçekçi bir sopayla dövüyormuş gibi hissediyorum.
You can hit me in the head with a rock if it'll make you feel better.
Sana iyi gelecekse taşla kafama vurabilirsin.
It hit me that I'd transformed my relationship with my wife.
O anda karımla olan ilişkimi, ebediyen değiştirdiğimi anlamıştım.
I like getting hit with hot dogs. It don't bother me.
Sosisli sandviç atılması hoşuma gider.
Well, I just got back from my bike ride, quick 5 miles up round the coast, and... would you believe it? Someone tried to hit me with a bottle!
Sahil boyunca bisikletle 5 mil kadar yapmış dönüyordum ki, inanır mısınız, biri bana bir şişe fırlattı!
If you hit me with that, it's attempted murder!
Onu kullanırsan eğer, cinayete teşebbüse girer!
Yo, she's hit me with a frying pan, and it ain't like in cartoons, man.
Bana tavayla vurur. Ve çizgi filmlerdeki gibi olmaz.
- You hit me because I'm going out with Hutch. Don't deny it.
Hutch'la çıkıyorum diye bana vurdun.
I doubt her last entry was, "he's reaching for the ashtray and is gonna hit me over the head with it." We do not need a diary to tell us it was handy for Orrie if she died.
Hayır, Saul'un bakış açısını her yönden gözden geçirdim ve mantıklı bir şüphe içeriyor.
On the flight back from Seattle, this guy hit me with his carry-on, pulling it from the overhead.
Seattle'dan dönerken, adamın teki yukarıdaki çantasını alırken koluma vurdu.
Now, hit me with a stun blast so it'll look like I tried to stop you.
Şimdi silahınla beni vur, böylece seni durdurmaya çalıştığımı sanacaklar.
Though it'd be difficult to hit me with that.
Ama onunla beni vurman çok zor olacak.
Gob was just teaching me how to hit it with a hammer.
Gob bana bir çekicin nasıl kullanıldığını gösterirken oldu.
You ain't gettin'that hit off me tonight! Deal with it!
Bu sayıyı benden alamayacaksın!
Or don't you considersending me to go hit on some guy at a bartaking advantage? It has nothing to with what I consider.
Yoksa beni bir bara adamın birine asılmam için göndermeyi kullanılmak olarak düşünmüyor musun?
Man, it's killing me. I don't know what the hell they hit me with, but my knees was the first to go.
Bana neyle vurdular bilmiyorum ama dizlerimin bağı çözüldü.
If it was up to me, I'd rather take the hit than talk with you.
Bana kalsa, olacaklara katlanır ve bu konuşmayı seninle yapmak zorunda kalmazdım.