Hit the button tradutor Turco
400 parallel translation
Second button. For six bits, if you hit the button.
Düğmeye isabet edersen, yarım Dolar veririm.
I just set the pressure and hit the button?
Sadece basıncı ayarlayıp tuşa mı basacağım?
Once she gets inside, hit the button and bring the door down.
İçeri girer girmez düğmeye bas ve kapıyı indir.
When you hear me start this thing up, you reach out and hit the button.
Bunu çalıştırdığımı duyunca, uzanıp düğmeye basarsın.
Just hit the button.
Bas düğmeye.
Hit the button on the magnet!
- Mıknatıstaki düğmeye bas!
Hit the button.
Düğmeye bas!
Hit the button!
Düğmeye bas!
Hit the button!
Düğmeye bas! Düğmeye bas!
Peg hit the button.
Peg düğmeye bas.
All right, Peg, hit the button.
Tamam Peg, düğmeye bas.
Hit the button. Hit the "down" button.
"Aşağı" düğmesine bas.
My stepmother is violently ill so I hit the button for Poison Control and I get you.
Üvey annem çok şiddetli hasta ben de Zehirlenme Servisini tuşladım ve sen çıktın.
Anybody hit the button?
Düğmeye bastınız mı?
Hey, some guy hit a great big lug out there right on the button.
Hey, adamın teki şurada, tam düğmenin üstüne büyük bir şeyle vurdu.
- Who hit the collision button?
- Çarpışma alarmını kim verdi?
That's when you hit the magic button.
O zaman düğmeye basarsın.
If Mitchell gets out... At your discretion, Lee, if sitting here, you think you're the last chance I want you to hit that button.
Mitchell dışarı çıkarsa, bundan başka şansımız olmadığını düşünürsen, o düğmeye basmanı istiyorum.
For six bits, I'll hit the second button on both men.
Bu yüzden erkeklerde bile ikinci düğmeye isabet ederim.
Now we don't want to hit the panic button, Chris, but we have reports of symptoms.
Şu anda panik yapmaya gerek yok, Chris, ama semptomları tam tespit ettik.
Hit the red button.
Kırmızı düğmeye bas.
Could you hit the input button until we find a blue screen?
Mavi ekran buluncaya kadar tuşlara basar mısın?
You hit the stop button.
Stop düğmesine basmışsın.
I hit the back of the Arab's car, push a button, presto.
Arabın otosunun arkasına vuruyorum bir düğmeye basınca, presto.
He hit the wrong button.
- Yanlış şalteri indirdi.
Hit the button on the left!
- Soldaki tuşa bas!
- Hit the lift button! - Get outta there!
- Asansör düğmesine bas!
You Hit The Second Button.
İkinci tuşa basacaksın.
If you'd hit that button, we'd go all over the map by now.
O düğmeye dokunursan hepimiz havaya uçarız.
When the monkey hit a button, it sent a signal to the electrode, in effect exciting the monkey sexually.
Maymun bir dügmeye bastiginda elektroda sinyal gönderiliyordu. Bu da maymunu cinsel açidan heyecanlandiriyordu.
But I was also told that it was silly to do this if all I was going to ask them to do was to come out and hit the return button on a computer.
Ama aynı zamanda sadece bilgisayarın Return tuşuna basmak için birinin buraya gelmesinin anlamsız olacağı da söylendi.
Hit the "change of venue" button.
Hemen! Olamaz.
If I'd hit the "remorse" button one more time, I would have made it.
Pişmanlık düğmesine bir kez daha bassaydım başarabilirdim. Bart, gitmeliyim.
I'll just hit the "record" button, and you can start.
Kayıt butonuna bastığım an başlayabilirsin.
- Hit the kill button.
- "Kapat" düğmesine basarak.
Men definitely hit the remote button more than women.
Erkekler, uzaktan kumandayı kesinlikle kadınlardan çok kullanıyor.
Men definitely hit the remote button more than women.
Erkekler, uzaktan kumandayi kesinlikle kadinlardan çok kullaniyor.
You hit your "run" and "up" button on the panel.
Panodaki "çalıştır" ve "yukarı" tuşlarına bas.
Well, anyway, maybe Eliza hit the wrong button... but Rob was hitting all the right ones... and Eliza is a screamer.
- Aptal telefon. Eliza yanlış tuşa basmış olabilir ama Rob hep doğru tuşlara basıyordur ve Eliza bir çığlıkçıdır.
If you don't know how to use a seat belt, ring your call button and Tommy will come hit you on the head with a tack hammer'cause you're a retard.
Kemeri kullanmasını bilmiyorsan, düğmeye bas... Tommy arkaya gelip kafana vuracak... çünkü geri zekalısın demektir.
But just as I got close he must have hit the wrong button because the air doors slammed shut.
Ben yaklaşınca yanlış bir düğmeye basmış olmalı çünkü hava geçirmez kapılar kapandı.
And I hit the max button, and the next thing you know...
Tetiğe basar basmaz bir de ne göreyim- -
I've had many patients that share your affliction, although only you can hit the emergency button of an elevator with a stiletto heel.
Seninle aynı dertten muzdarip birçok hastam oldu, yinede sivri topuğuyla asansörün acil durum düğmesini tutturabilen sadece sen oldun.
If I'm a crazy white man in the government and want to kill a million black men, just hit one button, and boom?
Eğer ben hükümetteki deli bir beyaz olsaydım bir milyon zenciyi pat diye öldürmek isteseydim...
- You hit the wrong button, Rastahead!
- Yanlış düğmeye bastın, Rastahead!
Did I hit the right button?
Doğru düğmeye bastım mı?
You hit the right button. I'm sorry? I've got a lot on my mind.
Üzgünüm Kafam çok dolu
- Just hit the record button...
- Kayıt tuşuna bas...
- I hit the bitchy button.
Şirretlik noktasına dokunmuş olmalıyım.
"Sorry, I hit the wrong button on my speed dial."
"Hızlı aramada yanlış tuşa basmışım."
Hit the record button.
"Kayıt" düğmesine bas.