Hod tradutor Turco
29 parallel translation
All right, Hod.
Tamam, Hod.
Yoo-hod.!
Yaşasın!
I can't, the gypsies stole my horse away. HOD - hop!
Yapamam, çingeneler atımı çaldı!
- This is Mr. Wilson, Pete Verrill.
- Bay Wilson, Pete Verrill. - Bana Hod deyin.
- Call me Hod. If you don't mind, we better get going.
Sakıncası yoksa yola çıkalım.
Hod, I understand you have never flown in the Congo before.
Hod, anladığım kadarıyla Kongo'ya hiç uçmamışsın.
This is really your first time over the Congo, Hod?
Kongo üstünde gerçekten ilk uçuşun, öyle mi Hod?
They're part of a world that no longer exists, Hod.
Onlar artık var olmayan bir dünyanın parçası, Hod.
I'm just not used to all this hod-rodding business.
Böyle hızlı araba kullanmaya alışık değilim.
Hod-de-de-de-de.
Hod-de-de-de-de.
"Whisk you into the hod-de-de-de."
"Hod-de-de-de'nin içine süpürmeye."
I'm just a hod-de-de-de. "
Ben sadece bir hod-de-de-de'yim. "
"We were just cleaning up." Hod-de-de-de-de.
"Biz de tam temizlik yapıyorduk." Hod-de-de-de-de.
Are you Ms Celia "Hod-es"?
Siz Bayan Celia Hodes musunuz?
I must ask you once more, Ms "Hod-es", do I have permission to enter the premises?
- Tekrar soruyorum Bayan Hodes. Mülkünüze girebilir miyiz?
That's why you never see a superhero with a hod.
Bu yüzden elinde duvarcı teknesiyle dolaşan bir süper kahraman göremezsin.
Hod you get in here?
Buraya nasıl girdin sen?
No, darling, you are gluten intolerant, because you were diagnosed by that wonderful shaman we met on kibbutz in hod hasharon.
Hayır, hayatım. Senin glutene toleransın yok. Çünkü, Hod Haşaron'daki kibbutzda tanıştığımız şaman o teşhisi koydu.
She s just the hod carrier.
Alt tarafı ırgattı.
Jurk-whoo?
Höd-ne?
- Whoo-hoo-hod.! - Gentlemen, Anders Holmvik.
Beyler, adım Anders Holmvick.
It says "DOUCHEBA"...
Höd yazdım bile.