How dare they tradutor Turco
158 parallel translation
How dare they..
Ne cüret...
How dare they mess with my Reapers!
Ne cüretle ölüm meleklerime kafa tutar?
How dare they call us murderers?
Bize ne cüretle katil derler?
How dare they develop such a thing on their own?
Böyle bir şeyi ne cüretle tek başlarına yaparlar?
How dare they! Poor devils.
Zavallı küçük şeytanlar.
How dare they allow him to lecture in a public school!
Ne cür'etle ona, bir devlet okulunda ders vermesine izin verirler!
How dare they not kneel to us?
Ne cüretle önümde diz çökmüyorlar!
How dare they show us those films?
Bize bu filmleri izletmeye nasıl cürret ederler?
How dare they?
Ne hakla?
Since it would have come to this anyway, how dare they cause all that fuss!
Madem bu şekilde sonuçlanacaktı, neden bu kadar sorun çıkardılar?
How dare they? If they were certain I was a wicked woman, they wouldn't set foot in the shop.
Emin olsalar, asla bir daha gelmezlerdi.
How dare they!
Bu ne cüret!
How dare they rob people in my place
Pis haydutlar! müşterileri kaçıracaklar!
How dare they try To end this beauty
Ne yüzle ağlarlar, bu güzelliği bitirmek için.
How dare they?
Buna nasıl cüret ederler?
How dare they make trouble so far from their turf?
Evlerinden uzakta başlarını belaya sokmaya nasıl cesaret ederler?
How dare they keep a person waiting like this!
Bir insanı nasıl böyle bekletirler?
- How dare they!
- Nasıl cürret edebilirler?
How dare they make trouble so far from their turf?
Kendi bölgelerinden bu kadar uzakta olay çıkarmaya nasıI cesaret ediyorlar?
How dare they insult our tradition and culture like this!
Geleneğimiz ve kültürümüze hakaret etmeye nasıl cüret ederler!
How dare they expect us to pay for five-year-old items.
Beş yıllık ürünler için ödeme yapmamızı nasıl beklerler?
How dare they try to match wits with me?
Benle nasıl başetmeye çalışırlar
How dare they do this to me?
Bunu bana nasıl yapabilirsiniz?
How dare they sack me?
Beni kovmaya nasıl cüret edersiniz?
How dare they?
Nasıl cüret ederler?
How dare they say I'm putting on a show?
- Ne hakla, gösteri yaptığımı söylerler?
How dare they?
Ne yüzle yaparlar?
How dare they?
Bu ne cüret?
How dare they.
Nasıl cüret edebilirler.
How dare they call themselves Kiss.
Hangi cesaretle kendilerine Öpücük derler?
How dare they flaunt their wealth at us. Ugh!
Ne cüretle servetlerini gözümüze sokarlar?
How dare they?
NasıI cüret ederler?
- How dare they?
- Nasıl cesaret ederler?
How dare they?
Buna nasıl cüret edebilirler?
I mean, how dare they?
Demek istediğim, nasıl cüret edebilirler ki?
How dare they!
çok çok fazla!
How dare they interfere in our affairs!
Ne cüretle işlerimize karışıyorlar?
- Thank you. - How dare they?
Buna nasıI kalkışırlar?
- How dare they!
! - Ne cüretle!
If they'd know at the start how long they will have to work here and what difficulties awaited them would they have dare to begin?
En başında, burada ne kadar çalışmak zorunda kalacaklarını ve onları bekleyen zorlukları bilselerdi başlamaya cesaret edebilirler miydi?
They plan to hand it into minister Yuan... when he passes through here How dare these bumpkins!
Bakan Yuan'a sizi şikayet edecekler... dikkatli olmalıyız ne cüretle!
How dare they not kneel to us! Sire, they are kings.
Ne cüretle önümde diz çökmüyorlar!
Putting them through their paces, bloody horse shows. How do they dare?
Lanet şovlarda yürüyüşlerini sınıyorlar, Buna nasıl cüret edebiliyorlar?
How dare you ask them to go out there and risk the little bit of Iife they have left in them?
Nasıl olur da, onlardan, dışarı çıkıp kendilerinde kalan... hayatın bir parçasını olsun riske atmalarını istersin?
- How dare we even have this debate after they killed Mark and Ruby and they killed your wife, and your son.
- Bu tartışmayı nasıl yaparız? Mark'ı ve Ruby'yi öldürdüler. Senin karını, senin oğlunu öldürdüler.
How dare they!
Nasıl yaptılar?
How did they dare to act like revolutionaries in my home?
Evimde devrimciler gibi davranmaya nasıl cüret ederler?
How do they dare?
Bu ne cüret! ?
Then you know how important my work is. How vital it is to the future of this country that these rats, these vermin, who dare call themselves Americans, be exposed as the traitors they are.
O zaman işimin ne kadar önemli olduğunu kendine Amerikan deme cesaretini gösteren bu sıçanların bu haşaratların vatan haini olduklarının ortaya çıkarılmasının bu ülkenin geleceği için ne kadar hayati önem taşıdığını biliyorsunuzdur.
They have stolen the money from the taxes. What? How dare you?
- Vergi paraları çalınmış.
- How dare you sing this song... while they're pulling down our churches?
- Bu şarkıyı nasıl söylersin... onlar kiliselerimizi yıkarken?
how dare you 1408
how dare you touch me 16
how dare 17
how dare i 16
how dare you speak to me like that 21
how dare you talk to me like that 21
how dare you say that 24
how dare he 43
how dare she 26
how dare you come here 16
how dare you touch me 16
how dare 17
how dare i 16
how dare you speak to me like that 21
how dare you talk to me like that 21
how dare you say that 24
how dare he 43
how dare she 26
how dare you come here 16
they 3238
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they did 777
they are good 26
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they did 777
they are good 26