English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'll have a look

I'll have a look tradutor Turco

578 parallel translation
I'll go have a look at the other rooms, shall I?
Öteki odalara da göz atayım, olur mu?
I think I'll look him up, have a little talk with him.
Kendisiyle küçük bir sohbet için sanırım onu ziyaret edeceğim.
Well, I'll have a look at it.
Bir bakayım.
I'll just have a last look around with Rawlins.
Rawlins'le son bir kez çevreye bakacağım.
We'll have a full hold and be tied up in Gloucester by the 1st of August, and he'll still be out here floundering around, trying to catch fish or I'll look more like a halibut than he does.
Ambarımızı doldurup, ağustosun birinde... Gloucester'a demir atacağız, o hâlâ burada... balık tutmak için cebelleşecek. Haksız çıkarsam halibut balığına ondan daha beter benzeyeyim.
I'll go have a look.
Gidip bir bakayım.
Look, If we design it like this, on the principle of a diving suit with flexible joints here, yet capable of holding oxygen inside I think we'll have something.
Bak, böyle tasarlarsak, dalïs elbisesi ilkesine göre buralarda esnek eklemlerle, ama oksijen tutabilecek sekilde sanïrïm ise yarayabilir.
I'll have a look at him.
Ona bir bakayım.
- Don't know. I'll go have a look.
- Bilmiyorum.Gidip bakacağım
I'll have a look at it.
Bir bakayım.
I'll just have a look at Professor Cronstaetter.
Şimdi sadece Profesör Cronstaetter'ı bulmalıyım.
- Okay, I'll have a look.
- Pekala, gidip bir bakacağım.
I'll go down and have a look-see.
Ben inip bakınacağım.
I'll have a look at this.
Buna bakmam gerek.
I'm sorry but I'm afraid I'll have to look a bit further.
Üzgünüm, maalesef biraz daha bakmam gerekecek.
Uh-huh. Think I'll have a look at the body.
Sanırım cesede bakacağım.
- I'll have a look if you don't mind.
- Sakıncası yoksa bir bakayım.
I think I'll have a look around.
- Galiba etrafa bir göz atacağım.
I'll have a look at that satchel.
O çantaya bir göz atacağım. Yok hayır!
I think I'll go have a look-see.
Sanırım gidip bakacağım.
I'll go have a look at the boy.
Gidip çocuğa bakacağım.
I think I'll have a look at the weather.
Havanın durumuna bir bakacağım.
I'II look in later, and if you're still awake, we'll have a little game.
Daha sonra uğrayacağım, ve hâlâ uyanık olursan küçük bir oyun çevireceğiz.
I'll nip out and have a look round.
Ben dışarı çıkıp etrafı kolaçan ederim.
I'll go and have a look.
Ben gidip bakacağım.
I'll slip into it. You have a look.
Hemen giyerim, sende bir bak.
- I'll have a look at the dinner table.
- Yemek masasını bir kontrol edeyim.
Think I'll go have a look.
Gidip bir göz atmayı düşünüyorum.
I'll have a look.
Gelip bir bakayım.
I'll go have a look at him presently, make sure he stays in bed.
Ben yinede gidip görmek istiyorum, yatakta olduğundan emin olmalıyım.
Look, I'll have you understand I'd built a television transmitter in'38 before you even knew what television was.
Şimdi dinle bakalım, ben 1938'de bir televizyon vericisi yapmış adamım, televizyonun daha ne olduğunu sen bilmeden çok önce.
I'll go down and have a look.
Aşağı tarafa bir bakacağım.
I'll ride up and have a look.
Çıkıp bakacağım.
I'll have a look for four hundred. And the house bumps ya, three hundred more.
400'ü görüyor ve 300 daha artırıyoruz.
I'll have a look. And the house bumps ya, five hundred more.
Görüyorum ve 500 daha artırıyoruz.
Look, Tommy... Tommy, I love you and I know you feel lousy right now, but we'll never be happy unless we have a chance to work out our own lives.
Bak, Tommy... seni seviyorum ve ne kadar kötü hissettiğini biliyorum, ama kendi hayatımızı planlayamazsak asla mutlu olamayız.
I'll just go and have a look at the sow.
Gidip domuza bir bakacağım.
I'll have a look at the patient and then we'll be off.
Hastaya bir bakayım ondan sonra gideriz.
I'll have a look at that wagon, H.C.
Şu arabaya bir göz atacağım, H.C.
I'll go have a look.
Gidip bir bakacağım.
I'll go have a look.
Gidip bakacağım. Burada kalın.
Look, Dad, tomorrow I'll do whatever you want, but tonight I've got to have a couple of quid.
Bak, baba, yarın ne istersen yapacağım, fakat bu gece birkaç dolar almam gerek.
I'll have a look for you.
Senin için bir bakayım.
I'll have a look at it before dinner.
Akşam yemeğinden önce bir bakayım.
I'll just run up and have a look,
Yukarı bir koşu çıkıp, bakayım.
Okay, I'll have a look.
Pekala, bir bakacağım.
I'll go down and have a look.
Aşağıya inip bakacağım.
- I'll have a look.
- Sizin için bakacağım.
I would look out if I were you Jack, I think you'll find you have a rival, for Susan's lovely hand.
Yerinde olsam dikkatli olurdum Jack, Susan için bir rakibin var.
Look, we each have a bedroom. I'll fix this up real fancy.
Bak, burayı kullanabiliriz çok güzel olur.
- Okay, I'll have a look.
- Tamam. Bakarım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]