English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'll let it go

I'll let it go tradutor Turco

323 parallel translation
I'll just drain the water out of the pool and wait it out instead. Let's just forget it and go.
Suyu boşalttırırım, birkaç güne de tamamen kurur.
You let me in on that game... and I'll bet you I go for it.
Dinle ahbap... Beni de bu oyuna al. Göreceksin kazanacağım.
If I swear on the Bible I'll never do it again, maybe they'll let me go.
Bir daha yapmayacağıma İncil üstüne yemin edeceğim. Belki o zaman beni bırakırlar.
If I let this chance go by, there'll never be another for me so I don't think anyone will mind if I just have a go at it, will they, Julia?
Bu fırsatı kaçırırsam başka bir şansım olmayabilir. Sanırım bunu denememin kimse için bir mahzuru olmaz, değil mi Julia?
But you trust that too because it's part of you... just as I'm part of you, and we'll never let you go.
Ama ona da güvenirsin, çünkü o da senin bir parçan tıpkı benim olduğum gibi, ve asla gitmene izin vermeyeceğim.
I'll let you go, but it's a pity!
Haline acıdığımdan bırakıyorum seni.
Well I guess we'll let it go at that, George.
Şey sanırım bu konuşma bitti o zaman George.
I suppose we'll have to let it go at that.
Sanırım biz de bu adetlere uymalıyız.
I'll take the money and go off by myself before I let you give it away.
Onu ele vermene mahal vermeden önce parayı bürodan alıp çekip giderim.
- l mean that though I don't know... how you managed to seduce a naive girl, it's clear why you played this trick I want to know what price you'll take to let her go
- Ne demek istiyorsunuz? - Yani, saf bir kızı nasıl baştan çıkardığını bilmesem de, bu oyunu neden oynadığın gayet açık. Onu bırakmak için ne kadar istediğini öğrenmek istiyorum.
Let's wait till it gets a little darker, and I'll go over there and dig them up.
Biraz daha hava kararınca oraya gidip kazar ve onları çıkarırım.
I'll let it go.
Boşver.
Alright, I'll go and move it, but let me rest a moment.
Şimdi çekerim başka yere. Bırak da iki dakika dinleneyim.
I'll let it go for today.
Bugün buna burada bir son veriyorum.
I suppose I'll let it go for today.
Bugünlük müsade edeceğim.
Abigail... But if you'll just let me say it, then I'll go away and won't bother you any more.
Abigail... ama eğer söylememe izin verirsen,
All right, then. I'll let it go if you turn around three times and bark like a dog.
Peki, o zaman,... etrafında üç kere dönüp ve bir köpek gibi havlarsan gitmene izin vereceğim.
I'm not sure it's wise to let her go off like that.
- Gitmesine izin vermemiz akıllıca mı?
I'll not let it fall into others'hands I'd prefer not to go by the rules I'll let the best fighter of you... get the Sword
kılıç kötülerin eline asla geçmez ama ben gelenekleri uygulamayacağım kılıcı en kıdemliye değil... en iyi savaşçıya vereceğim
I'll let it go cheap...
Ucuza gitmesine razı olacağım...
They told me it might be a mistake, that I should be patient. No doubt, they'll let you go.
Pek çok defa farklı subaylara hapishaneye neden atıldığımı bilip bilmediklerini sordum.
Let's not bother the teacher yet I'll go and check it out with you
Telaşa gerek yok onları bana göster.
- I should report you for this, but we'll let it go.
- Aslında seni rapor etmeliyim, ama bu seferlik görmezden geliyorum.
Let's go, I'll tell you all about it
hadi, ayrıntıları sonra açıklarım
I'll not let it go ; on the other hand...
İcabına zaten bakarım ;
Listen, why don't you let me park the car, and then you endorse the cheque and I'll go in and cash it.
Dinle, ben arabayı park edeyim, sonra sen çeki imzala, bana ver ben gidip bozdurayım.
So we'll have to let it go at that for the time being since we don't have any alternative, and I really can now get on with my game.
Bu durumda herhangi bir seçeneğimiz olmadığına göre, şimdilik her şeyi oluruna bırakacağız, ve şimdi gerçekten ben kendi oyunuma devam edebilirim.
Let him do it I'll go look for Yuan Li
Sen bize bırak Yuan Li'yi ben bulurum
My factory, it's mine and I'll never let it go.
Fabrikam, o benim ve asla ondan vazgeçmem.
But I'll not let it go where it wants, but where it deserves, instead.
Ama kendi istediği yere doğru gitmesini değil, hak ettiği yere gitmesini sağlayacağım.
I've the ring. Let this man and Fujiko go or I'll throw it into the lake.
Bırakın bu adam ve Fujiko gitsinler yoksa yüzüğü göle atarım.
- Let her go and I'll throw it to you.
- Gitmesine izin ver ben de anahtarı atayım. - Hayır.
Fine, I'll be delighted to let it go.
Tamam Gloria, bırakayım böyle kalsın.
# # I'll let it go # # [Rings] Yeah! # # I'm so excited # #
Ha öyle!
Let him go, goddamn it, or I'll cut you in half.
Bırak onu, allahın belası, yoksa seni ikiye bölerim!
Actually, I am not a specialist on these Gravitsapa. Let's go and show it to my Chatlanian, he'll check in.
Genel olarak Gravitsapa üzerine bir uzmanlığım yok, o nedenle Chatlanlı arkadaşıma bir göstereyim.
If you don't drop it, I'll let you go on the escape.
Eğer düşürmezsen kaçmana izin vereceğim.
Toss it over here and I'll let the lady go. Sam, what are you talking about?
Ayaklarını buraya getir.Bırakmam ona göre.
life is just totally unfair... if it hadn't been for pinky... he's really sweet, and he lives out here in siberia where I'll probably never got to see him again... dad won't even let me go outside,
Hayat hiç adil değil. Pinky olmasaydı... Çok tatlı bir çocuk ama artık onu bir daha asla göremem.
Ok, why don't you let us go, then I'll give you half of it
Tamam, neden şimdi bizi bırakmıyorsun, sonra sana yarısını veririm
I won't let you go until it's dark. He'll have to wait.
Artık beklesin biraz sizi.
When it stops, I'll let her go.
Müzik bittiği zaman, Seninle dans edebilir.
I promise you I'll let her go if you'll just give it to me.
Söz veriyorum, çeki verirsen onu bırakacağım.
I'll try it. I'm ready. Let's go to the desert.
Ben denerim ; hazırım haydi çöle gidelim.
Let's go. It'll be fun, I promise.
Eğlenceli olacak, söz veriyorum.
In fact, I'll go around it three times and then let down!
Aslında, etrafında üç kez dolaşıp ardından bırakıcam kendimi!
You let the boy go, you and I'll talk about it.
Çocuğu bırak, konuşalım.
I'll let you go this time but don't do it again.
Bu defa gitmene izin veriyorum ama bir daha yapma.
If something happens, I'll let it go.
Birşey olsa bile, oluruna bırakacağım.
I think we'll let it go... this time.
Bence boş verelim gitsin bu seferlik.
Well, since you turned yourself in, I think I'll let it go at $ 100.
Kendinizi ihbar ettiğiniz için, sanırım size 100 Dolar'a olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]