English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I've seen you

I've seen you tradutor Turco

8,440 parallel translation
You're the best fighter I've ever seen.
Gördüğüm en iyi savaşçısınız.
I have seen you lean on their experience when your own was lacking and weigh the choices they put before you.
Sizi eksik kaldığınız zaman onların tecrübelerine güvenirken ve önünüze koydukları seçenekleri tartarken gördüm.
I'm not the most beautiful woman you've ever seen?
Gördüğün en güzel kadın ben değil miyim yani?
- I'll tell you, Flashman... I've seen my share of weirdo crapola in this job.
Bak Flash sana söyleyeyim oğlum, bu işteki tuhaf saçmalıklardan payıma düşeni aldım.
Ruiz, the others have only heard his name, but you and I, we've seen his face.
Ruiz, diğerleri onun sadece adını işittiler sadece sen ve ben onun yüzünü gördük.
I've never seen you before.
Daha önce görmemiştim.
I've never seen you any other way.
Bana kalırsa sen böylesin.
But, you know, the things I've seen...
Ama sonuçta...
But from what I've seen so far, you two are natural outlaws.
Ancak şimdiye kadar gördüğüm kadarıyla ikiniz de doğuştan haydutsunuz.
You know, I seen you on a few things, I never really laugh,
Bazı işlerini izledim ve doğru düzgün gülmedim.
Boy, you have no idea what I've seen.
Evlat, gördüğüm şeyler hakkında hiçbir fikrin yok.
Please direct your attention to the center of the ring, where I will amaze you with a feat so extraordinary, it has never been seen before by you or anyone else in the history of mankind.
Dikkatinizi lütfen insanlık tarihinde daha önce sizin ve hiç kimsenin görmediği olağanüstü bir marifetle şaşırtacağım yere, odanın ortasına yöneltin.
I've never seen you be this girly.
Bu kadar kız gibi olduğunu hiç görmemiştim.
Come on, you've seen "Notting Hill."
Hadi ama, Notting Hill'i izlemişsindir.
I've seriously seen everything you've ever done.
Şu ana kadar yaptığın her şeyi gördüm.
I've never seen you before in my life.
Seni hayatımda görmedim.
So, I know all of you are sexually active, but what you are about to embark on needs to be treated and seen with the respect of a sport.
Biliyorum ki, hepiniz cinsel olarak sağlıklı bireylersiniz... Ama bunu kendimize zevk verecek ve gereksinimlerimizi ortaya çıkaracak bir aktivite gözüyle değerlendireceksiniz.
From what I've seen of these people, you need all the help you can get.
Bu insanların durumuna bakılırsa mümkün olan her yardıma ihtiyacınız var.
I've never once seen you make a sandwich.
- Bir kere bile senin sandviç hazırladığını görmedim.
I paid a visit to Mr. Speight's residence and I think you'll be interested to learn that his family and all of his belongings are nowhere to be seen.
Bay Speight'in evini ziyaret için ödedim ve belki bilmek istersiniz ailesinin tüm eşyaları kaybolmuş ve hiçbir yerde yokmuş.
You know, I don't think I've ever seen quite such a large handbag.
Biliyor musun, daha önce o kadar büyük el çantası gördüğümü sanmıyorum.
I've seen worse. You've saved worse!
Kötüsünden kurtuldun.
I've seen you fight ; hand to hand, close kills ;
Karşı karşıya, yakın dövüşler.
I mean, you should've seen the way he used to be around her.
- Eskiden nasıl asıldığını görmeliydin.
I know you two, now I've seen you in action.
İkinizi de tanıyordum ama şimdi iş başında görüyorum.
I haven't seen or heard from you in weeks.
Haftalardır seni göremedim ve senden haber alamadım.
I've seen how you look at her.
Ona nasıl baktığını gördüm.
Yeah, I know you've both seen too much for that to be possible much longer.
Siz de bunun uzun süre mümkün olabileceğini anlayacak kadar çok şey gördünüz.
- I've seen your strength... it's true... but now you waver. - You're telling me that?
Bunu bana mı diyorsun?
I've seen you here though, right?
- Ama seni burada gördüm, değil mi?
Yeah, I've seen you around up at the compound.
Seni yerleşkenin oralarda görmüştüm.
I've barely seen you. I just don't want you feel obligated to me, this marriage. I know.
Seni göremiyorum diyorum.
I've seen you wearing a red hoodie, shooting arrows.
Seni kırmızı kıyafet içinde ve insanlara ok atarken gördüm.
Or you gonna tell me that masked blond that I've seen on the news isn't you?
Yoksa haberlerde gördüğüm maskeli sarışının sen olmadığını mı söyleyeceksin?
I don't think I've ever actually seen you drink alone.
Seni daha önce yalnız içerken görmemiştim.
Even in a hospital bed, you're the most handsome man I've ever seen.
Hastane yatağında olsan bile dünya üzerindeki en yakışıklı adamsın.
You know, I have seen things in a new light. And I have made a decision.
Olaylara farklı bir açıdan baktım ve bir karar aldım.
Hey, I've never seen you like this.
Seni daha önce hiç böyle görmemiştim.
I know you've probably seen that in Toronto or Paris, but you haven't seen it here.
Toronto veya Paris'de muhtemelen çarşaflı gördünüz.. .. bunları onlarla karıştırmayın.
I don't suppose you've seen Father Brown?
Peder Brown'ı gördünüz mü acaba?
You don't know what I've seen, old man, or what I know.
Neler gördüğümü veya yaşadığımı bilmiyorsun, ihtiyar.
I've never seen you before, but I saw the whole thing.
Seni daha önce hiç görmedim ama olan her şeyi gördüm.
You have one of the largest auras I've ever seen.
Gördüğüm en büyük auralardan birine sahipsiniz.
You are the best of all that I've seen.
Siz gördüklerimin en iyisisiniz.
In my experience, from what I've seen, nothing you could have done.
Benim deneyim ın ne yapmam gerektiğinde sahneden, Eğer yapmış olabilir başka bir şey.
And I've seen you pump a shotgun.
Pompalıyı nasıl ateşlediğini de gördüm.
Yeah, I've seen you before.
Evet, sizi daha önce görmüştüm.
Also, I've seen you eat, so don't.
Nasıl yemek yediğini gördüm, yeme.
I'm just... I'm just asking because... there's no lights in the alley, so I don't know how you would've seen him otherwise.
Bunu soruyorum çünkü o sokakta aydınlatma yok.
Well, you're... the first car I've seen.
Gördüğüm ilk araç sizinki.
You are the first normal person I've seen here.
Sen burada gördüğüm ilk normal insansın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]