English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I liked you

I liked you tradutor Turco

4,278 parallel translation
♪ lf I liked you at all ♪
# Seni biraz sevdiysem #
♪ Remember I liked you to fall on your knees ♪
# Dizlerinin üstüne düşmeni sevdiğimi hatırla #
I liked you.
Senden hoşlanıyorum.
Oh, my God, I liked you better as your usual annoying 12-year-old self.
Aman tanrım, 12 yaşındaki halini özledim.
But... I liked you when I was 12.
Ben seni 12 yaşımdan beri seviyorum.
I liked you better when I thought you were dead.
Ölmüş olduğunu düşündüğümde seni daha çok seviyordum.
All right, so I told you why I liked you.
Ben sana sende ne bulduğumu söyledim.
Did you really think I liked you?
Gerçekten senden hoşlandığımı mı düşündün?
That's why I liked you after seeing your character!
Senin kişiliğini gördükten sonra sevdim seni!
I thought you liked that about me.
Bende bunu seviyorsun diye düşünüyordum.
Yeah, and if I'd told you I liked David for the murder, what would you have said?
David'i cinayetle suçladığımızı sana anlatsaydım, ne cevap verirdin?
I thought you liked him.
Onu sevdiğini sanıyordum.
I assumed that was what you liked about him.
Senin de onun bu özelliğini beğendiğini sanıyordum.
I know you liked what you saw.
Gördüğün şeyden hoşlandığını biliyorum.
I still am. [Laughs] My wife would have liked you, Laurel.
hala öyleyim [gülüşmeler] eşim senden epey hoşlanırdı, Laurel.
- I thought that you liked that.
- Bunu sevdiğini sanırdım.
I know, in a surprise turn of events, that you liked that movie and I didn't.
Biliyorum şaşırtıcı bir şekilde filmi sen sevdin, ben sevmedim.
We can act like everything is fine for the family, but, you know, I have never liked you.
Ailemiz için her şey yolundaymış gibi davranabiliriz ama senden hiçbir zaman hoşlanmadım.
I thought you were being nice to me because you liked me.
Beni sevdiğin için bana nazik olduğunu düşünmüştüm.
I told you I liked old movies.
Dedim ya eski filmlerden hoşlanıyorum.
I would have liked to hear about your arrangement with Kellogg from you, instead of his highness.
Kellog'la yaptığınız anlaşmaları, onun yerine, senden duymak isterim.
I liked what you said about your father.
Baban hakkında söylediklerin çok hoşuma gitti.
I knew you liked me.
Benden hoşlandığını biliyordum.
I thought you liked it, I'm sorry. Thank you.
- Teşekkürler.
But I thought you liked my singing.
- Ama sesimi sevdiğini sanmıştım. - Seviyorum.
Together, we had two decades more experience, but you promoted Cary because you liked him.
Birlikte 20 yıl fazla tecrübemiz vardı,... ama siz Cary'i terfi ettirdiniz, çünkü onu seviyordunuz.
Oh. You know, I liked that, too, but it's like new roommate, new Wi-Fi network.
Evet, benim de hoşuma gidiyordu ama yeni oda arkadaşı olunca, yeni isim gerekiyor biraz.
You said you liked ï ¬ ‚ owers.
Çiçekleri sevdiğini söyledin.
Sonakshi, I really liked that you attended the party.
Sonakshi, partiye katılmana gerçekten de çok sevindim.
Because I know she hit on you and I know you liked it!
Çünkü sana yazdığını ve senin de hoşuna gittiğini biliyorum.
No, I did, actually. I liked the way you, uh, dotted the "i" on "kill" with a little heart.
Hayır, gördüm aslında. "İşini bitirmek" kelimesindeki i'lerin noktalarını kalpli yapman hoşuma gitti.
I liked knowing you were out there.
Dışarıda bir yerde olman hoşuma gidiyordu.
I never liked you, Louis.
Seni hiç sevmedim Louis.
And I just feel dumb all because I just liked spending time with you and I hoped you were my boyfriend.
Mal gibi hissediyorum çünkü seninle vakit geçirmek hoşuma gidiyordu ve seni erkek arkadaşım olarak düşündüm.
Oh, I didn't know you liked tortoises.
Kara kaplumbağalarını sevdiğini bilmiyordum.
I told them that you liked it here too much.
Onlara, burayı çok sevdiğini söyledim.
I hope you liked it.
Sevdin umarım.
I liked when you objected to McGreevy.
McGreevy'e karşı çıktğın kısım.
I mean, he didn't tell me about what you guys do or anything, but... he liked you.
Yani, yaptığınız işi falan söylemedi ama senden hoşlanmıştı.
And then you went and killed the one person that I actually liked.
Sonra da cidden sevdiğim tek insanı öldürdünüz.
And I really liked the way you clapped after it, Tessa.
Ayrıca çok güzel alkışladın, Tessa.
I thought you liked the attention.
Dikkatlerin üzerinde olmasını sevdiğini sanıyordum.
I never liked you anyway.
Zaten senden hiç hoşlanmamıştım.
- You never were lucky, Jimmy. You know, I never liked it when you called me that.
Biliyor musun, bana öyle demenden hiçbir zaman hoşlanmadım.
I don't think he ever liked you.
- Seni hiç sevmemişti ki.
I read some newspaper articles, said you liked a local burglary crew for the murder.
Birkaç gazete haberinde cinayeti bir ev hırsızı grubunun işlediğini düşündüğünü söylemişsin.
I never liked you, Tasarov.
Seni hiçbir zaman sevmedim Tasarov.
Suing because I liked being with you... wouldn't make sense.
Dava açıyordum çünkü seninle olmayı sevmek pek mantıklı olmazdı.
I liked watching you do that.
Onu yaparken seni izlemeyi seviyorum.
No, I just... well, I liked what you said about how you just liked it.
Hayır, Ben sadece... şey, resimden neden hoşlandığınla ilgili söylediklerin hoşuma gitmişti.
I thought you liked it when I played doctor.
Doktorculuk oynamamdan hoşlanırsın sanmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]