English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I recall

I recall tradutor Turco

3,558 parallel translation
Because as I recall, it was actually you who was the instigator of our one kiss.
Hatırladığım kadarıyla, o öpücüğün kışkırtıcısı sendin.
Not that I recall.
Tekrar söylemiş olmayayım.
Now if I recall, Miss is partial to a small sherry of an evening?
Şimdi, yanlış hatırlamıyorsam Bayanın tercihi küçük bir viskiydi.
I recall a time when you and Sabinus were but children, playing at war with wooden sticks.
Sabinus'la daha çocuk olduğunuz zamanları hatırlıyorum. - Tahta sopalarla savaşırdınız birbirinizle.
A hastily made-up title to cover red faces when a high-born Lancastrian lady bedded a grubby commoner, as I recall!
Utangaç, pasaklı ve avam bir adama yataklık eden soylu bir Lancashire'lı tarafından acele bir şekilde uydurulmuş bir isim, hatırladığım kadarıyla!
I recall our wonderful camaraderie during that hiking trip.
Kusursuz arkadaşlarımızla yaptığımız doğa yürüyüşünü hatırlıyorum.
We were at that "best friends" phase as I recall.
Hatırladığım kadarıyla seninle en iyi arkadaş aşamasındaydık.
As I recall we hardly ever said a word to each other.
Birbirimizle pek konuşmadığımızı hatırlıyorum.
As I recall, you wrote to me several times about an undercover operative.
Hatırladığım kadarıyla, gizli bir yardımcın hakkında bir kaç kelam etmiştin.
As I recall, you're the one who was cowardly.
Hatırladığım kadarıyla korkak olan sendin. Şimdi ne diyeceksin, koca ağız?
As I recall, Miss Legoff came in already knowing what she had, which was unusual for someone of her age, but I felt confident she'd do the right thing.
Hatırladığım kadarıyla Bayan Legoff geldiğinde hasta olduğunu biliyordu. O yaşta biri için biraz sıra dışı bir durum ama doğru olanı yaptığına inancım tam.
I recall my father's grim visage when first you delivered me to encampment.
Babamın beni kampa getirdiğin anki o acımasız çehresini hatırlıyorum.
Falernian. A taste I recall you favor.
Hatırladığım kadarıyla çok seviyordun.
Dipped, as I recall, in the venom of a South African boomslang snake.
Hatırladığım kadarıyla Güney Afrika ağaç yılanının zehrine batırılmıştı.
I recall that you loved oolong tea.
Oolong çayını sevdiğini hatırlıyorum.
He's lucky not to be back on segregation, which I recall formed part of our original agreement.
Tecride gitmediği için şanslı sayılır. Orijinal anlaşmamıza göre bunu yapabileceğimi hatırlıyorum.
Not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla hayır.
You wanted him something fierce, as I recall.
Hatırladığım kadarıyla, azgın bir şey arzuluyordun.
This, if I recall, was a window out to a fire escape.
Burada yanlış hatırlamıyorsam yangın merdivenine açılan bir pencere var.
But, uh, I'm sure you'll recall that a few years ago, I found your dog, in the woods, behind my house and at the risk of my own personal safety,
Ama hatırlarsın ki birkaç yıl önce evimin arkasındaki ağaçlıkta köpeğini bulmuştum.
Steven, and countless other scum-fucks whose names I don't even recall.
Steven, ve isimlerini bile hatırlamadığım sayısız diğer lânet pislikler.
- I have no recall.
- Hiç hatırlamıyorum.
I don't recall anyone releasing the autopsy results.
Kimsenin otopsi sonuçlarını yayınladığını anımsamıyorum.
I can't recall you ever once, during this time in any way acknowledging my existence.
O zamanlar size varlığımı bir kez bile olsa kabul ettirebildiğimi hatırlamıyorum.
I can't recall you ever once, during this time in any way acknowledging my existence.
Varlığımı hiçbir şekilde, bir kez olsun kabul etmediğinizi hatırlıyorum ben.
I don't really recall either.
Cidden hatırlamıyorum da.
I seem to recall a rumour about a certain cheerleading coach at this school who once took horse estrogen and posed for "Penthouse", back in the day.
Vakti zamanında at hormonu alıp, Penthouse'a poz veren bu okuldaki bir amigolar koçu hakkında bir dedikodu hatırlar gibiyim.
I even recall a book...
Hatta kitabı da vardı.
I recall your Juliet fondly. Oh, please, I was just an amateur.
Jüliet'ini çok iyi hatırlıyorum.
You know, I seem to recall when Sarah died, you hit the books pretty hard.
Hatırladığım kadarıyla, Sarah öldüğünde, araştırmaya kendini fena kaptırmıştın.
Well, we typically don't refer to it as my walrus. And I don't recall banning George from my home.
Aslında ona parlatmak demiyoruz Ve George'un eve girmesini yasakladığımı hatırlamıyorum.
Yes, you do seem rather green. Although I don't recall the submarine bringing in a phalanx of new troops lately.
evet daha çok, yeşil görünüyorsun yine de son zamanlarda adaya uğrayan bir deniz altının yeni falanj kuvvetleri getirdiğini hatırlamıyorum.
I feel lousy that when I'm old, I'm just gonna be alone sitting in a rest home desperately trying to recall some happy memory from my childhood. Yeah.
Yaşlanınca berbat hissedeceğim bir huzurevinde çaresizce çocukluğumun mutlu anılarını anımsamaya çalışarak tek başıma oturacağım.
Jason, you're a really wonderful guy from what I can recall, and I know this is gonna sound crazy, but... I feel like I already am home.
Jason, Sen gerçektende harika bir çocuksun, hatırladığım kadarıyla... ve biliyorum bu kulağa delice gelecek ama ben çoktan evdeymiş gibi hissediyorum.
I seem to recall, Ken, last time I saw yer wife, she were in a casket.
Hatırlar gibiyim Ken karını en son gördüğümde tabutun içindeydi.
Well, I certainly hope the blood work shows that, because if it doesn't, your lack of recall could prove extremely damning.
Tost mu? Kahvaltının içinde yok muydu? Dün gece ne yaptığımı biliyor musun Miller?
I don't recall who the punch bag was.
Yumruk torbası kimdi hatırlamıyorum.
Nothing I can recall.
- Hiç diyebilirim.
I don't recall giving you my key.
Sana anahtarımı verdiğimi hatırlamıyorum.
I don't recall authorizing you to negotiate behind Deron Williams'back.
Ben de Deron Williams'ın arkasından pazarlık yap dediğimi hatırlamıyorum.
I don't recall.
Hatırlamıyorum.
I would linger, and recall joyous times with trusted friend.
Ben kalıp güvenilir dostumla neşeli günleri yâd edeceğim.
I do not recall commanding your presence.
- Seni emrettigimi hatirlamiyorum.
Recall when head pounds upon morning but I but follow command.
Sabah kalktiginda basin agrirken sadece emrini yerine getirdigimi hatirla.
Not that I can recall.
- Hatırladığım kadarıyla, hayır.
I'm trying to recall the John Paul Jones quote on the qualities of an officer.
John Paul Jones bir askerin vasıfları için söylediği alıntıyı anımsamaya çalışıyorum.
I seem to recall giving you a job.
Sana bir iş verdiğimi hatırlıyorum.
Oh... gosh, I actually- - it is hard to recall.
Tanrım... aslında- - hatırlaması zor.
I seem to recall you saying you were not afraid to die.
Ölmekten korkmadığını söylememiş miydin?
As you may recall, I'm a published author.
Anımsıyacağınız gibi ben kitabı yayınlanmış bir yazarım.
I don't recall patients incorrectly, Dr. Jordan, especially when I'm staring at their file.
Ben hastayı yanlış hatırlamıyorum Dr. Jordan özellikle hastanın kayıtlarına bakarken.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]