English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I remind you

I remind you tradutor Turco

3,583 parallel translation
May I remind you these Fae are infected.
Sana bu Fae'lerin hastalıklı olduğunu hatırlatayım.
Should I remind you what he did to my brother?
Kardeşime neler yaptığını tekrar hatırlatmama gerek var mı?
Gentlemen, I remind you, this is my job.
Beyler, hatırlatırım size bu benim işim.
I remind you, Mr. Berenson, that you are under oath.
Size yemin ettiğinizi hatırlatırım Bay Berenson.
May I remind you, detectives, my client is here to be questioned, not insulted.
Size tekrar hatırlatırım dedektifler,... müvekkilim buraya sorgulanmak için geldi, hakarete uğramak için değil.
Need I remind you we are at war with these rebels?
Sana bu asilerle savasta oldugumuzu hatirlatmam gerekir mi?
I remind you, you're under oath, Mr. Mayor.
Yeminli olduğunuzu hatırlatırım.
Need I remind you got your PhD from a curse?
Doktoranı bir lanet sayesinde almış olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
Need I remind you that you are an officer of the peace?
Huzuru sağlamakla görevli olduğunuzu hatırlatmama gerek var mı?
I remind you there are young children involved.
İşin içinde küçük çocukların olduğunu hatırlatırım.
Need I remind you that Daniel is having his coffee in your former office right now.
Daniel'ın kahvesini şu an senin eski ofisinde içtiğini sana hatırlatmama gerek var mı?
May I remind you, today is a family day, not a political rally.
Bugünün politik bir gün değil bir aile günü olduğunu size hatırlatmak isterim.
May I remind you that of the many things I'm equipped to do, pursuit would not be chief among them.
Birilerini koşar adım takip etmenin yapabileceğim şeylerin başında gelmediğini hatırlatmış olayım.
May I remind you that you work for me?
- Sana benim için çalıştığını hatırlatırım.
If this is supposed to be like that part in that movie that's like this, I would like to remind you that I don't watch scary movies, and therefore cannot appreciate the homage!
Eğer bu sahne, o filmlerdeki bu sahneye benzeyen sahneler gibi olacaksa hatırlatmak isterim ki, ben korku filmi izlemiyorum bu yüzden yaptığın göndermeyi anlayamayacağım.
I'd like to remind you about the elevator maintenance fee.
Asansöz bakım ücretini... hatırlatmak isterim. Lütfen.
I just came by to remind you that the decathlon's only a week away.
Sadece dekatlona sadece bir hafta kaldığını... hatırlatmak için gelmiştim.
Yeah. And I kept it to remind me that I did not treat you right.
Sana iyi davranmadığımı hatırlatması için sakladım.
You remind me of Earl or Marquis.
Bana Earl or Marquis'i hatırlatıyorsunuz.
♪ I just want to be the one ♪ ♪ To remind you ♪
* Ben olmak istiyorum *
Young Burt Reynolds, may I gently remind you that on Wednesday, December 5, you joined the Cheerios!
Genç Burt Reynolds, sana hatırlatabilir miyim 5 Aralık Çarşamba Cheerios'a katıldın!
Do I have to remind you guys how lucky we are to even be at regionals?
Size, bölgesellerde bulunarak bile ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatmak zorunda mıyım?
You didn't want to remind me that I never got to play the role, and now it's too late?
- Benim bu rolü oynayamadığımı ve artık çok geç olduğunu, bana hatırlatmak istemedin?
Then, as your best friend, I need to remind you that just a few weeks ago, you were totally confused.
O zaman, en iyi dostun olarak, hatırlatayım ki, haftalar önce kafan karışıktı.
I've come hereto remind you.
Buraya sana hatırlatmak için geldim.
I have come to remind you.
Sana hatırlatmak için geldim.
Well, daddy said I remind him of you.
Babam, ona seni hatırlattığımı söylüyor.
I don't need you to remind me of that.
Bunu bana hatırlatmana gerek yok.
- You're welcome. Seeing as how you were under the weather... I just wanted to remind you about Jules and Terry from Sheraton later.
Dünkü haline bakarak, bugün Sheraton'dan gelecek olan Jules ve Terry'yi bir hatırlatayım dedim.
However, if I could remind you that the, er, Protection Act not only protects the Partially Deceased, er, Syndrome sufferer, but also...
Fakat koruma yasasının sadece Yarı Ölü Sendromu hastalarını korumadığını hatırlatırım. Ayrıca...
I have never been to Tatooine, but if this place reminds you of it, Artoo, remind me never to go there.
Tatoine'de hiç bulunmadım, fakat eğer burası sana onu hatırlatıyorsa R2, bana da oraya asla gitmemem gerektiğini hatırlatıyor.
And if you're too far gone to remember my name, then I'll remind you.
Eğer adımı hatırlamayacak duruma gelirsen, hatırlatırım ama sevilmeyi hak ediyorsun.
I'd like to remind you all that under no circumstance are you to mention the incident this morning.
Her ne koşulla olursa olsun bu sabahki vakayı dile getirmeyeceğinizi de hatırlatmak isterim.
I would remind you that I knew this young girl's mother, which you never did.
Bu küçük hanımefendinin annesini tanıdığımı hatırlatırım size. Oysa siz tanımıyordunuz.
And I would thank you not to remind me of a time in my life I prefer to forget.
Hayatımın unutmak istediğim bir evresini bana hatırlattığın için de çok teşekkür ederim.
I'll remind you, detective, that the kind of language you may be comfortable with at the precinct will get you a contempt charge in my court.
Size hatırlatayım, detektif, böyle bir dil kullanımı polislik ortamlarında size rahat ve hoş gelebilir ancak benim duruşmamda size mahkemeye itaatsizlik cezası getirir.
How am I supposed to prove to people I've changed when you're there to chirp in their ears and remind them of my past?
Sen cırlayarak insanlara geçmişimden bahsederken değiştiğimi onlara nasıl kanıtlayabilirim?
Why is Doug Feehan after you? I remind him of his mom.
Annesini çağrıştırıyormuşum.
I did that to remind you
Onu ne kadar harika şeyler yapabileceğini hatırlatmak için yaptım.
I just want to remind you that I need your help tonight.
Bu akşam yardımınıza ihtiyacım olduğunu hatırlatayım dedim.
Do I need to remind you about this cloud drive, John Ross?
Bulut sürücüsü hakkında hatırlatmama gerek var mı John Ross?
I'll remind you of that later.
Daha sonra bunu sana hatırlatırım.
Joan, I don't want to put myself in the same camp as Harry, but I might remind you and everyone the Commission on Human Rights is continuing to investigate our industry regarding the employment of Negroes.
Joan, Harry ile aynı tarafta olmak istemem, ama sana ve herkese hatırlatmak isterim ki İnsan Hakları Komisyonu hala bizim şirketi Zenci işçiler konusunda soruşturmaya devam ediyor.
Fond as I am of you, John, don't make me remind you just how expendable you are.
Seni severim bilirsin John ama ne kadar gözden çıkarılabilir olduğunu da unutma.
You remind me of myself, when I was your age.
Bana senin yaşlarındaki halimi hatırlatıyorsun.
Do I have to remind you he's already had you beaten up?
Sana zaten dayak attığını hatırlatmak zorunda mıyım?
I really remind you of your sister, huh?
Gerçekten sana kız kardeşini hatırlatıyorum, değil mi?
And I don't need you to remind me about what happened here.
Burada olanları bana hatırlatmana ihtiyacım olmadığına da köpek gibi eminim.
Obviously I don't have to remind you about what what happened to the last person who tried to screw me over.
Elbette sana beni kazıklamaya çalışan son adama ne olduğunu hatırlatmamam gerek yoktur.
If you're here to remind me of our last place status, I'm very well aware.
Eğer buraya yarıştaki son konumumuzu hatırlatmaya geldiysen ben gayet de farkındayım.
You remind me of someone I used to know before.
Bana daha önce tanıdığım birini hatırlatıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]