English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I shot you

I shot you tradutor Turco

4,130 parallel translation
- Bang! I shot you again.
Gene vurdum.
You led the police to believe I shot you on a yacht then threw your body overboard.
Polisin seni yatta vurup cesedini denize attigima inanmasini sagladin.
After I got shot, I faked my death - to teach you all a lesson.
Vurulduktan sonra size ders vermek için ölü taklidi yaptım
If you hadn't shot me, I'd have killed Jens.
Beni vurmasaydın Jens'i köprüde öldürecektim.
And I-I do get shot at a lot. And--and now that you mention it, They--they do keep calling me expendable.
Ve şimdi belirtmek istediğiniz beni önemsiz biri gibi gördükleri mi?
Look, if you were coming to me saying that she had been shot in the head by the Taliban, then maybe I could justify dropping the charges, but...
Eğer bana gelip Taliban tarafından vuruldu deseydin, belki suçlamaları düşürmeye çalışabilirdim, ama..
Well, do you really think I have a shot?
Gerçekten şansım olduğunu mu düşünüyorsun?
You're damn right I shot him.
Tabii ki de vurdum onu.
I could tell he kind of freaked you out at the party and then I saw that comment he made on the shot of the tree.
Partiden gidince korktuğunu anladım ve sonra ağaç fotoğrafına yaptığı yorumu gördüm.
So you saying it's my fault Stef got shot, because I had a few drinks the night before?
Yani sana göre dün gece birkaç içki içtiğimden Stef'in vurulması benim suçum?
And with your record, everything in your file... I mean, I told you when we first arrested him, that this was a long shot.
Kayıtların dahil dosyandaki her şey yani, onu ilk tutukladığımızda da sana bunun zor bir durum olduğunu söylemiştim.
Yesterday, a few hours before he shot and killed Justin Ripley, you spoke for some time to Mr Marwood.
Dün, Justin Ripley'i öldürmeden birkaç saat önce Bay Marwood ile biraz konuşmuşsun.
But now that you're up, I'd like to have another shot at that left pinky.
Ama uyandığına göre şu sol serçe parmağınla biraz daha uğraşayım bakalım.
Yes, I did, and then she shot me, so I'm a little bit angry, and I'm a little bit hungry, but luckily, you can help me out with one of those things.
Evet buldum ve sonra o beni vurdu. O yüzden biraz kızgınım, biraz da açım. Ama şansıma bunlardan biri için bana yardımcı olabilirsin.
So how you like I come around your house all hours when she gets shot dead?
Kızın vurulurak ölseydi her saat başı evine gelmemi ister miydin?
He was as close to you as I am and you shot him.
Sana olduğum kadar yakın duruyordu ve onu vurdun.
Hey, can I get a quick shot of you for CandidGram?
Hızlıca bir fotoğraf çeksem Candidgram için?
I got fucking drunk... and I shot him. You what?
Sarhoş olup pederi vurdum.
'Cause I can't help but think, if you'd been a little more clearheaded, you might not have shot Tanya Dove.
Çünkü düşünüyorum da, eğer zihnin biraz daha açık olsaydı, Tanya Dove'u vurmayabilirdin.
Mac, you're gonna welcome the customer in, and then I'm gonna execute with a quip. Let's give it a shot.
Mac, sen müşteriyi karşılayacaksın ben de espiriyle son noktayı koyacağım.
Well, yeah, that's-that's pretty awesome, but I feel like he would've shot you from a mile away.
- Tamam harikaydı da bence seni bir kilometre uzaktan vurabilirdi.
The only reason I haven't yet shot you is because
Ben değil tek nedeni henüz vurdu çünkü bir
You know, I've shot before in my days, but, uh, I'm no expert by any means, but...
- Eskileri yay çekmişliğim var ancak hiç de uzman sayılmam ama...
I think you got a real good shot at winning that trophy.
Bence bu kupayı kazanma şansın yüksek.
You took a shot to the head, and I came in and saved your ass, like usual.
Kafana darbe aldın ben de her zamanki gibi gelip seni kurtardım.
I understand he shot you in the face that same night.
Aynı gece seni yüzünden vurduğunu duydum.
I'm going to give you a shot.
Sana bir şans vereceğim.
Come on, dude. I'm giving you a shot to get that fucking mega payday that you and I never got, man.
Sana daha önce hiç almadığımız büyüklükte bir maaş fırsatı veriyorum.
I'll give you one more shot.
Sana bir şans daha vereceğim.
This last month, I've been shot at, you've been captured, and we've had more run-in's with Ultra than we've had in the past two years.
Bu ay bana ateş edildi, seni yakaladılar ve son iki yılda gelmediğimiz kadar Ultra'yla burun buruna geldik.
And I will open those tanks and flood the street before you fire a shot.
Sen bir el ateş edemeden o tankları açar sokakları dereye çeviririm.
If I make this shot, I get to stay with you instead of my dad.
Eger bu attigim girerse, babam yerine seninle kalacagim.
I shot that straight into your bloodstream, Maziq, so it's gonna hit you a lot harder and faster than it did Hamed.
Direkt kan dolaşımı sistemine vurdum Maziq, Hamed'i vurduğundan daha hızlı vuracak seni.
All right. I want you to give me my shot.
Bana aşı yapmanı istiyorum.
If I recall, the last time Vic went hunting with you, Omar, she got shot.
Hatırladığım kadarı ile seninle en son ava gittiğinde, Omar, Vic vurulmuştu.
He's kind of his big shot casting director so I thought if you two met...
Kendisi gayet ünlü bir Aktör direktörü. O yüzden tanışmanız iyi olur diye...
And... you shot Julian Reese so that you could have all the money to yourself.
Ve tüm parayı kendine almak için Julian Reese'i vurdun.
i hope you take the shot.
Umarım atışı yaparsın.
I will admit, though, I take great pleasure knowing that you wasted your one shot at a human life on me.
İtiraf etmeliyim, insan hayatını elde edebileceğin tek fırsatını, benim üzerimde harcadığını bilmekten keyif alıyorum
You think I shot these guys?
Sırf Tanya beni terk etti diye adam öldürdüğümü mü düşünüyorsunuz?
You don't know who shot Peter, but you blamed Sanderson and so you strangle an innocent woman and set Sanderson up with her murder, gouging his arm to match your own injuries and locking the door to prevent anyone from saving him.
Peter'i vuranı bilmiyorsun ama onu suçluyorsun. Masum bir kadını boğdun ve Sanderson'a katil süsü verdin. Yaranın aynısını ona yaptın ve kurtulamasın diye kapıyı kilitledin.
I was worried you might take a shot at me.
Beni vuracağından korktum.
I'm the only shot you have at saving your friend.
Arkadaşını kurtarmak için tek şansın benim.
I'm just trying to figure out if this is intentional sabotage or just sheer incompetence on your part, but either way, you have ruined the best piece of supernatural footage we have ever shot.
Bu kasıtlı bir sabotaj mı yoksa tamamen senin beceriksizliğinden kaynaklanan bir şey mi onu çözmeye çalışıyorum. Ama her iki şekilde de hayatımızda çektiğimiz en iyi doğaüstü yaratık görüntüsünü berbat ettin.
- Dave... he shot me. I'll shoot you, Vince, I swear.
Yemin ederim seni vururum Vince.
I don't know how to shear sheep, but I know what you need for infections. A shot.
Bir koyun nasıl kırpılır bilmem ama enfeksiyon için ne gerekir bilirim, bir iğne.
I'm the guy you shot in the back, and I'm hereto return the favor.
Ben sırtından vurduğun adamım ve iyiliğinin karşılığını vermeye geldim.
I'll give you another shot every four hours, but eventually, it won't be effective.
Her 4 saatte bir sana yenisini yapacağım ama sonuç olarak etkili olmayacak.
I didn't make it. I know what you saw when that guy shot himself.
O herif kendini vurunca ne gördüğünü biliyorum.
Look, we have a real good shot at winning with you on the team, and I promised Lavon victory.
Sen takımdayken kazanma şansımız yüksek ve Lavon'a galibiyet sözü verdim.
I don't get it, he took a shot at you, he tried to kill me, and you still jump to when he calls?
Anlamıyorum sana ateş etti beni öldürmeye çalıştı, sen hâlâ çağırdığında gidiyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]