Imagines tradutor Turco
176 parallel translation
That's how the cheat imagines his gesture, faster than lightning.
İşte hilenin kendini ışıktan bile hızlı ifade şekli.
Doctor sometimes he imagines he's a schoolgirl running away from school.
Doktor bazen okuldan kaçan bir kız çocuğu olduğunu hayal ediyor.
If she ever thinks of me, she imagines I'm still dancing in the ballroom of the Amberson mansion.
Beni düşünüyorsa eğer, hâlâ Amberson malikânesi balo salonunda dans ettiğimi sanıyordur.
Of course one imagines a whole lot of things.
Elbette insan bir sürü şeyin hayalini kuruyor.
The fool imagines he's been instructing Montgomery of Lorraine... an artillery artisan.
Beni bir top ustası olan Lorraine'li Montgomery... olarak biliyor sadece.
Yet his own witness in answer to a question put by one of you, clearly stated that anyone without any special technical skill could have rigged that car in a few minutes, in the way the D.A. imagines it was rigged.
Oysa kendi tanığının sizlerden birinin sorusuna verdiği cevapta açıkça belirttiği gibi özel teknik becerisi bulunmayan herhangi birisi de birkaç dakika içinde arabayı kurcalayabilirmiş. D.A.'nın gerçekleştiğini varsaydığı kurcalama şeklinde.
Oh, Maurice, everybody imagines things, not only writers.
Maurice, yalnızca yazarlar değil herkes bir şeyler uydurabilir.
She was quite a heroine of the resistance movement... connected, one imagines, with the - [Whispers] British.
Direniş güçleri için tam bir esrardı... ve zannedersem, İngilizler'le bağlantılıydı.
Someone imagines that they see moving lights in the sky.
Bazıları gökte hareket eden ışıklar gördüğünü zannediyor.
If Sharon has told you some incredible schoolgirl story, I suppose it's even possible she imagines herself in love with...
Sharon size bir okul çocuğunun inanılmaz öykülerini anlattı ise, sanırım, kendisinin onun aşığı olduğunu düşünmesi bile olasıdır.
She, er, imagines things.
Sürekli hayali şeyler görüyor.
Our era accumulates powers, and imagines itself as rational.
Çağımız güçleri biriktirir... ve kendisini rasyonel sanır.
She invents things, imagines them.
Birşeyler uydurur, hayal eder.
She imagines that you don't love her anymore that her father is going to desert her.
Artık onu sevmediğinizi babasının onu terk edeceğini düşünüyor.
She imagines there's something between Cecily and me.
Cecily ile aramda bir şeyler olduğunu düşünüyor.
Anyway, however it was made some 3500 years ago, he imagines it made repeated close encounters with Mars with the Earth-moon system having as entertaining biblical consequences the parting of the Red Sea so that Moses and the Israelites could safely avoid the host of pharaoh and the stopping of the Earth's rotation when Joshua commanded the sun to stand still in Gibeon.
Her neyse, düşündü ki, 3500 yıl önce her nasıl üretildiyse bu kütlenin Mars ve Dünya-Ay sistemiyle yinelenen yakın temaslarının kutsal kitaplardaki eğlenceli tesadüfleri Kızıl Deniz'in ortadan ikiye ayrılıp Musa ve İsraillilerin firavundan sağ salim kurtulmasını ve Yuşa'nın Güneş'e, Gibeon'da beklemesini emrettiğinde Dünya'nın dönüşünün durmasını açıklıyordu.
Moreover Venus is a rocky and metallic hydrogen-poor world whereas Jupiter, where Velikovsky imagines it comes from is made of almost nothing but hydrogen.
Dahası Venüs kayalık ve metal barındıran hidrojen fakiri bir gezegendir oysaki Velikovsky geldiğini düşündüğü yer olan Jüpiter hidrojen dışında neredeyse hiçbir şey barındırmaz.
A mistake our murderer no doubt imagines he has not made.
Bizim katilimizin yapmadığını hayal ettiği bir hata.
Roberts imagines that he's being persecuted.
Roberts kendisine zulmedildiğini düşünüyor.
Imagines he was beaten up by one of the staff, does he?
Çavuşlardan birinin onu dövdüğünü düşünüyor, değil mi?
It reminds one of the upper reaches of the Nile, as one imagines the Nile.
Nil'i hayal eden biri olarak bana Nil'in kuzeyini hatırlattı.
Oh, I know I promised, darling, but all this imagines a meeting at a moment's instant, and Mummy's simply got to go.
Fakat o anda öylece söylemiştim. Annen şimdi gitmek zorunda.
Now, she imagines you.
Şimdi, seni hayal ediyor.
The walls were hung with what the Emperor imagines is erotic art.
Duvarlara İmparator'un erotik sanat diye düşündüğü şeyler asılmıştı.
She still imagines we'll get back together?
Bunca zamandan sonra bir araya geleceğimizi düşünmesine şaşıyorum.
Of course she imagines it, because everyone except me leads her on.
Neden düşünmesin? Çünkü herkes onu benim yönlendirmemi bekliyor.
Vincent is nice when his aunt comes to see him, but imagines dipping her in wax, for his wax museum.
Vincent sevimli olur onu görmeye geldiğinde teyzesi, ama müzesine koymak için onu balmumuna daldırmaktır hevesi.
He imagines everyone thinks like him.
Herkesin onu sevdiğini sanıyor.
And he imagines that she...
Ve onu şey olarak hayal ediyor...
They show sex the way your brain imagines it.
Onlar, sizin beyninizde seksi canlandırmaya çalışırlar.
He imagines me hanging around the place, you know?
Evde dolaştığımı hayal ediyor.
Yes, one imagines things...
Evet, akla her şey geliyor...
Because, my dear Will, if this pilgrim imagines he has a relationship with the moon, he might go outside to look at it.
Çünkü : Ay'la bir bağlantı olduğunu düşünüyorsa, ona bakmak ister.
He... imagines that God is watching his every move.
Tanrı'nın, her hareketini izlediğini düşünür.
- It is not what it imagines.
- Söylüyorum ya, sandığın gibi değil.
" To reflect that each one who enters imagines himself to be the first to enter?
"İçeri giren her bir kişinin kendisini ilk giren olarak gördüğü ifade etmek için"
Beauty queen Lemon, imagines a history.
Bayan Lemon, kendinizi başka birinin yerine koymanızı istiyorum.
He imagines things.
Kafasında hayaller kuruyor.
She takes the overdose of pills, lays on the bed and imagines how beautiful she'll look on tomorrow's front page.
Bir sürü hap aldı. Yatağa uzandı. Ve ertesi günkü gazetede çıkan resmin ne kadar güzel olacağını hayal etti.
And then he's - While he's in the middle of coming... he imagines her severed head... and then her face condemning him.
Tam boşalacakken kopmuş başın kendisini lanetlediğini hayal eder.
Yes, the writer imagines himself the hero.
Evet, yazar kendisini kahraman olarak hayal etmiş.
Often, a person of this, uh- - a person of this type imagines himself... the subject of a- - of a detailed biography.
Genelde bu tip bir şahıs kendisini ayrıntılı bir biyografinin konusu sanır.
A man imagines a woman ready for anyone who asks her! Nonsense!
Bir erkek ona evlenme teklif eden erkek için hazır olan bir kadın hayal eder!
A man imagines no such thing.
Saçmalık! . Erkek bunu hayal etmez.
Imagines a banknote laying on the ground, anybody could have taken it.
Yerde duran bir parayı herkes alırdı.
Man faces woman, closes his eyes imagines he's with someone else, just like sex.
Adam kadına bakar, gözlerini kapatır başka birini hayal eder, seks gibi.
Or so one imagines.
Sadece tahmin ediyorum.
A child imagines that what it's imagining happens.
Çocuklar hayallerinin gerçek olduğunu hayal eder.
I think of the desert. The life-forms which inhabit it are countless, contrary to what one imagines.
Çölü düşünüyorum da herkesin bildiğinin aksine çölde binbir türlü canlı yaşar.
She imagines you love me
Beraber geçirdiğiniz zamanlar!
Gustav sometimes imagines things.
Bir de konuşabilse, nasıl uçuk bir kafası var daha iyi anlayacağız!